Bölüm 73

67 13 55
                                    

~Kim Taehyung~

Sandalyemle bir o tarafa bir bu tarafa giderken kulağımı dolduran ama beynimin anlam vermeyi çoktan bıraktığı sert sese rağmen gülümseyerek tavanı izliyordum. Odanın bir köşesinden diğer köşesine giderken sandalyemde dönüyor ve midem bulandığında gözlerimi kapatarak birkaç saniyeliğine kendime gelmeyi bekliyordum. Sonunda hoparlöre alınmış telefondan gelen o gürültülü ses kesildiğinde bir anda yerimde durup dikkat kesildim. "... beni hoparlöre aldın ve söylediklerimin tek kelimesini bile dinlemedin, değil mi, Taehyung-ah?" Sesi kırgın ve bir bakıma kızgın geldiğinde iç geçirerek masama geri döndüm.

"Alakası yok! Her kelimeni dinledim!" Telefonu tekrar kulağıma yerleştirirken arkama yaslanmış ve gözlerimi kapatmıştım.

"Öyle mi?" Sert ve bilmiş ses tonu hakimiyet kurduğunda yutkundum. "O halde çocuklarımız neden hala evde değiller?"

İç geçirdim. "Asıl sen beni dinlememişsin. Babamız ayağıma kadar geldi, yatıya davet etti. Çocukları görmesinde bir sakınca mı var ki?"

"TANRIM, TAEHYUNG! SORUN ZATEN TAM DA BURADA BAŞLIYOR!" Yine onu hoparlöre alıp etrafta gezinmeye başladığımda bu sefer kısa sürmüştü. "Bak... babamı tanımıyorsun. Onun, çocuklarımıza ne yapacağı hiç belli olmaz. En başta bana sorman gerektiğini söyleyerek savuşturmalıydın onu."

"Olan oldu, bana bitmiş bir şey için kızıp durmayı kes." Sesim ister istemez kırgın çıkmıştı. "Ben kocaman bir aile olmak istiyorum, Yoon! Ne suçu var bunun?"

"Sana suçlusun dediğimi hatırlamıyorum." İç geçirdi, bıkkın nefesi benim de ruhumu sıkmayı başarmıştı. "Oraya geleceğim. Bensiz sakın babamın yanına gitme, Taehyung-ah."

"Beni sınırlaman hoşuma gitmiyor." Başımı masaya yavaşça bıraktım ve gözlerimi kapattım. Kimeydi bu kini, bu öfkesi? Sadece çocuklarımın dedeleriyle bir gece geçirme fikrine neden bu kadar soğuktu? Bir şey yapmak istese çoktan yapmış olmaz mıydı?

"Seni sınırlamıyorum. Jin bana birkaç bilgi verdi. Beraber bunları birleştirir ve ortak bir karar alırız, diyorum. Telefonda yapılacak iş değil. Babamın yanında da öyle. Çocuklarımız olmadan da eve gitmem. O yüzden derneğe gelene kadar beklemen en mantıklı olanı." Nefesi tükenmiş gibi iç geçirdi bu sefer de. "Çok yoruyorsun, bebeğim! Bir kerecik olsa sorgulamadan onaylayamaz mısın beni?"

Lanet herif, bebeğim diye hitap etmese ölür müydü? "Sorun o değil! Bana böyle açık olman 43 dakika sürdü! En başında böyle açıklamış olsaydın ne sen yorulurdun ne de ben gerilirdim!"

Sessizlik... ona sert çıkışmamın cezasını veriyor gibi uzun uzun sustu. "Olan oldu." Kelimeler arasında bekleyerek, sanki duyurduğundan emin olmaya çalışıyor gibi delirtici bir sakinlikle sarf etmişti bu kelimeleri. İç geçirdim, tükürdüğümü yalatmayı iyi biliyordu.

"Seni bekliyorum. Çok geç kalma yoksa giderim!"

"İyi!" Telefon yüzüme kapandığında kendimi geriye attım ve yine tavanı bıkkın gözlerle izlemeye koyuldum. Ne zaman bu hale gelmiştik? Çocuklarımız konusunda ne zaman bu kadar fikir ayrılığına düşer olmuştuk? Belki de zaten hep böyleydi ama ben fark edemeyecek kadar kör olmuştum.

Derin bir iç geçirdim ve sekreterimi aramak için tekefona uzandım tekrar. İlk çalışta açması sıradandı. "Evet?"

"Dernekte kimse kalmasın. Gerisini kendim halledebilirim."

"Ama-"

"Kimse kalmasın, dedim."

Sessizlik bir süre daha bize hükmettiğinde "tamam." Diyiverdi ve telefonu kapattık.

Tweet [Taegi Fanfiction]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin