Bölüm 84

55 12 77
                                    

~Min Yoongi~

Kucağımda oturan kızıma ve oğluma bakarken onların da bana aynı ilgiyle baktıklarını görmek, yüzüme koca bir tebessüm yayılmasına sebep oluyordu. Kızım, ellerini çırparak zıplamaya başladığında oğlumuz elini onun omzuna koymuş ve yatıştırmaya çalışır gibi sesler çıkarmıştı. İkisinin de artık kendi arasında iletişime geçmeye çalışıyor oluşuna gülmeden edemiyordum.

Kızımız omuzlarıma tutunarak ayağa kalkmaya çalıştığında oğlumuz endişeyle bağırdı. "Ot-tur!" Gözlerim ardına kadar açıldı. Ben mi hayal etmiştim az önce olanları? Neler oluyordu, konuşmuş muydu o? İlk kelimesi bu muydu gerçekten? Kaçırmış mıydım yoksa, bu hep olan bir şeydi de?

Kızım da en az benim kadar şaşkın bir bakış attığında tekrar poposu üzerine oturmuş ve erkek kardeşine merakla bakmıştı. Oğlum uzanarak kızın elini tuttu ve neşeyle güldü. Kızımızın gönlünü mü almaya çalışıyordu? Ne zamandır bu kadar konuşur olmuşlardı? Ne zamandır birbirlerine böylesine bağlanmışlardı?

"Taehyung-ah!" Çimenlerin ortasında deli gibi ağlıyor olmama rağmen seslenmiştim işte. Ne zamandır bu gözyaşlarını döküyordum? Bir tek kelime mi ağlatmıştı beni?

Taehyung endişeyle dışarı çıktığında hemen yanımıza geldi ve dizleri üzerine çöktü. "Ne oldu? İyi misin? Bir şey canını mı yaktı?" Gözyaşlarımı silmek için hareket ettiğinde oğlumuz yine sert bir sesle bağırarak ikimizi kaskatı kesmişti.

Oğlumuz yanımızdaki boşluğu gösterdiğinde kaşlarım havaya kalktı. "Ot-tur!" Yine bağırdığında gözyaşlarım hızlandı. Neden bu kadar hızlı büyüyorlardı?

Taehyung şaşkınlıkla aralanmış ağzını eliyle örttü ve benim gibi gözyaşlarını dökmeye başladı. Oğlumuzun gösterdiği boşluğa oturduktan sonra kucağına çekti onu. "Baba otursun mu, Jeogsu?"

Oğlumuz ellerini çırptı, neşeyle ayaklarını hareket ettirirken tekrar bağırdı. "Ot-tur, bab-ba!"

Kızımız şaşkınlıkla bakmaya devam ederken ben de en az onun kadar şaşkındım. Heceleri döküyordu, hep duyuyordum ama ilk kez kelimelere dökmesi, derdini anlatmaya çalışması çok özel geliyordu bana. Benim gibi 10'a yakın dil bilen bir adamı tek kelimesiyle etkilemişti.

Oğlumuz söylemeyi öğrendiği kelimeyi sürekli tekrar ederken kızımız huzursuzca dudağını büzdü, ilginin ondan uzaklaşması karşısında sinirlenmiş gibiydi. "YAP-MAĞ!" Hıçkırık kaynayan kelimesi kulaklarımızı doldurduğunda üçümüz de kaskatı kesildik bu sefer "OP-PAĞ! YAP-MAĞ!"

İkisi çığlıkla karışık kavgaya girdiğinde kızımızı kucağıma aldım ve omzuma yatırıp boynunu öptüm. Aldığı ilgiyle neşeyle sarılan kızımıza sımsıkı sarıldım. "Oppa mı? Nereden öğreniyorsun sen oppa demeyi?"

Taehyung gülerek bana döndü, onun da kucağında oğlumuz vardı ve huzurla izliyordu babasını. "Derneğe gelenlerden... bazıları sevgililerine oppa diyor. Erkekler yani. Kızlar da diyor tabi ama sanırım onlar unnie demeyi daha çok tercih ediyor."

"Yani derneğe sürekli erkekler mi geliyor?" Tek kaşımı kaldırdım, ona yaklaşırken sırıtmadan edemiyordum. "Sana oppa mı diyorlar?"

"Ne!?" Bir anda yüzü şaşkınlıkla yıkandı. "Saçmalama! Sadece kadınlar bana oppa diyor. Erkeklerin demesine izin bile vermem. Yüzüğüm var benim, görmüyor musun?" Elini kaldırıp ona taktığım yüzüğü gösterdiğinde hafifçe gülümsedim.

Benim için dünyanın en özel varlığı sıralamasında ilk sıradaydı.

"Sen bana 'hyung' diyene kadar ne kadar çok vakit geçtiğini hala hatırlıyorum ama Namjoon'a demen saniyelerini almıştı." Dudağımı dudağına sürttüğümde küçük elini göğsüme koyarak beni itmeye çalışan oğlumuzun elini tuttum. "Ve onu öpmen de öyle."

Tweet [Taegi Fanfiction]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin