~Kim Seokjin~
Bunu Hoseok ya da Yoongi'nin duyması, hayatımın son saniyelerini bana bahşetmeleri için yeterdi de artardı bile.
"Kendini topla, Min Merigi. Deden olacak yaştayım ben artık." Elime geçen ilk kitabı kucağıma yerleştirdim ve sayfalarını öylesine karıştırmaya başladım. Okuyacağımdan değildi, bu kıza bir saniye daha fazla bakmanın beni ne derece yıkacağını bildiğim içindi.
Kitabı kibarca ellerim arasından aldı. Yavaşça başımı kaldırarak gözlerimi onun simsiyah irisleriyle buluştururken yüzündeki kendinden emin ifadeyle ürperdim. Yoongi'nin yüzüne sahip olduğu için miydi bu, yoksa hep böyle birisi mi olmuştu da fark edememiştim?
"Oppa..." dişlerimi sıktım, resmen bana yıllardır işkence ediyordu ama ilk defa bu kadar açık bir dille ifade ediyordu. "Özür dilerim."
Kaşlarım çatıldı, böyle bir şeyi beklemiyordum bile. "Ne?" Diyiverdim. "Neden özür diliyorsun? Duygularını gömüp de hayatına adam akıllı devam edemediğin için mi?"
"Hayır." üste çıkmaya çalışan tavrı yoktu şimdi. Çok uzlaşmacı bir ses tonu vardı sadece. "Genç ve duyguları konusunda cahil bir kızı anlayamayacağını göremediğim için özür diliyorum. Senden dilemiyorum, kendimden diliyorum." Kapıyı çarparak odadan çıktığında ben de çoktan ayağa kalkmıştım. Bu halde dışarı çıkarsa polisler onu içeri atmaktan çekinmezlerdi.
Zira gelene kadar öldürmediği adam kalmamıştı, üzerindeki kan lekelerinden belliydi.
Peşinden hızlı adımlarla çıktığımda beklediğimden daha farklı bir manzara vardı karşımda. "Merigi, bir delilik yapayım deme sakın."
"Neden? Babam seni öldürür mü?" Omzu üzerinden buruk bir gülümsemeyle bana döndüğünde ilk defa birisi için bu denli üzüldüğümü fark ettim. Ayaklarını sarkıttığı pencere pervazımın öteki tarafında sallıyor, elleriyle tutunarak destek alıyordu.
"Canımın derdinde değilim, canının derdindeyim. Sırf yaşlı bir bunak seni sevmiyor diye 30 kat aşağı atlamanı istemiyorum, tamam mı?"
Yavaşça pencereden aşağı indi, küçük evimde yanıma kadar ağır adımlarla gelirken kollarını havaya kaldırdı. "Kirliyim." Dedi düz bir sesle. "Beni yıka."
"Saçmalama istersen." Göz devirdim, az önceki şoktan sonra bu kadar kelimeyi dile getirebilmiş olmam bile benim için büyük bir başarıydı. Kollarımı ona sımsıkı sardım ve gözlerimi kapattım. Gözlerim önünde büyüyen bu kız, resmen benim de çocuğum gibi olmuştu. Biliyordum ki bana hep farklı bakıyordu fakat yine de kaçamıyordum ondan. "Bir daha böyle bir şey yapma, çok korktum."
"Neden korktun ki? Seni ilgilendiren bir kısmı mı vardı, benim göremediğim?" Yine de bana sarılmış, hep yaptığı gibi derin nefesler alarak kokumu içine çekmişti.
"Sana farklı gözle bakmıyorum diye sevmiyor mu oluyorum yani?"
"Ah..." gözlerini kaçırarak kollarını benden çektiğinde ben de artık geri çekilmem gerektiğini anlamıştım. "Haklısın sanırım, ne diyebilirim ki..."
"Pekala..." derin bir nefes aldım, ellerimi belime yerleştirdim. Uzun zamandır birisine karşı hiç bu kadar hazırlıksız yakalanmamıştım. Gri pijama takımımın üzerine giydiğim beyaz tişört, çıplak olsam daha az bedenimin ortaya serileceğine beni ikna eder gibiydi. Merigi gibi takıntılı birisinin karşısında daha fazla böyle durmak istemiyordum. "Baştan alalım, tamam mı?"
Ağır adımlarla L koltuğuma geçip beyaz kırlentlerden birisini kucağına çekti. Karnına bastırırken yorgun gözlerini benden bir saniye olsun ayırmıyordu. "Alalım, oppa."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tweet [Taegi Fanfiction]
Fiksi PenggemarBasit bir tweet, hayatınızı ne kadar değiştirebilir ki? Kim Taehyung, eşcinsel hakları için kurmuş olduğu derneğin başkanı olarak korede, iyi ve kötü anlamda büyük nam salmıştır. Bir gün, dehşet derecede alkollü olduğu anında, kişisel hesabında yayı...