~Oh Yunjung~
Dehşet derecede etkileyici gözleri vardı. Öylesine sert ve kararlı görünüyordu ki izne ayrılmış rütbeli bir asker olabileceğini düşünebilirdim. Yanında geldiği genç adamla konuşurken bu ciddi aurasından neredeyse hiç ödün vermemişti. Grup arkadaşlarımın öfke kaynayan bakışlarını üzerimde hissettiğimde aniden silkelendim. "Dalmışım, kusura bakmayın."
Baterideki en büyüğümüz göz devirerek gruba geri döndü. "En kötü çalan içkileri alır." O yakışıklı adama bakarken nasıl güzel çalabilirdim ki?
Eunhye'ye yaklaştım, kalçamı kalçasına hafifçe vurup dikkatini üzerime toplamayı başarmış, elindeki elektrogitarına akor yapmaya öylesine dalmıştı ki bu ufak hamlemle bile yerinden sıçramıştı. "Yunjung-ah! Ne yaptığını sanıyorsun!?"
"Baksana... şuradaki çocuk sence de fazla yakışıklı değil mi?" İçten içe dudağımı ısırıyor, iyi bir yorumda bulunması için yalvarıyordu ruhum ona.
"Hangisi? Şu sarışını mı diyorsun?" Gözlerini kenetlendiği yere bakmaya devam ederken sarışın diyebileceğim tek kişinin de gerçekten o olduğunu fark ettim. Baştan aşağı siyah giyinmesine rağmen açık kahve saçları neşeyle dalgalanıyordu.
"Hı-hm.."
"Yanındaki siyah saçlı olan çok daha havalı görünüyor. Onlar gibisini buralarda daha önce hiç görmemiştim."
"Asker gibi görünüyorlar."
"Belki de öylelerdir" omuz silkerken birkaç akor çalmış, parmaklarını alıştırmaya başlamıştı. Henüz hoparlörlere bağlanmadığı için rahattı elbette. Bense çoktan tüm işimi bitirmiş, öylece dikiliyordum.
"Sence şansımı denesem benden hoşlanır mı?"
"Bilmem. Belki müzik ilgisini çeker de gözgöze gelirseniz şansını denemek için bir bahanen olabilir fakat diğer türlü bir gayse seni elinin tersiyle itmemesi için hiçbir sebebi olmaz."
Omuzlarımı düşürdüm, neden bu kadar negatifti? "Ruhumu sömürdün, gerçekten!"
"Ben bir rockçıyım, ne olacağını sanıyordun? Senin gibi aşk şarkıları yazmamı mı?" Romantiktim ama henüz hiç sevgilim olmamıştı. Bu yüzden tüm hissettiğim yoğun duyguları, kendimi bildim bileli yanı başımda duran müziğe vermeyi seviyordum.
"Ondan hoşlandım." Saçımı parmağıma dolarken göz ucuyla ona baktım. O da arkadaşıyla konuşurken gözlerini nihayet kaçırmış, bir anlığına da bana bakabilmişti. İkimiz, bana yıllar gibi gelen bir süre birbirimizden gözlerimizi ayırmadığımızda karnımda kelebeklerin uçuştuğunu düşünüyordum.
Yanındaki genç, siyah saçlı oğlan, parmaklarını tam onun göz hizasında şıklattığında bu büyülü an da son bulmuştu. Gayse ve beraberlerse elden gelecek bir şey yoktu gerçekten de. Oysa ona çekildiğimi, vücudumu dolaşan elektrik akımının yerdeki tahta zemine rağmen ondan bana doğru aktığını hissetmiş gibiydim.
Bir şeyi başaramadığınızda artık daha fazla çabalamanın anlamsız olduğunu kendinize mahçup mahçup açıklamak için birkaç saniyeliğine de olsa gülümseye çalıştığınız o büyülü an vardır ya... dudağınızın sol kenarı yukarı kıvrılırken diğeri tamamen hareketsizdir, sanki tüm çıplak gerçekliği ortaya sermek ister gibi. Bu birkaç saniyelik kasılmanın ardından iç geçirir ve sırtınızı dönersiniz zira yapacak başka hiçbir şey kalmamıştır. Bateriden sesler yükselmeden yalnızca bir dakika önce yaptığım şey tam olarak buydu.
Şarkılarımızı her zamanki gibi çalarken gözlerimi ondan alamıyordum. Çoğu zaman etkilenmiş açık kahve irislerini üzerimde hissetsem de yanındaki çocuk her şeyi mahvediyordu. Onu etkilemenin bir yolunu bulmaya kalksam bile hemen yolumu bozuyor, tıkıyor ya da yalnızca ters yön tabelasıyla püskürtüyordu beni. Yavaş yavaş da olsa bu çocuğu kendime bağlamak istiyordum. Öyle büyük bir şevkle doluyordu ki içim, elimdeki gitarın varlığını bile unutabiliyordum ara ara.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tweet [Taegi Fanfiction]
FanfictionBasit bir tweet, hayatınızı ne kadar değiştirebilir ki? Kim Taehyung, eşcinsel hakları için kurmuş olduğu derneğin başkanı olarak korede, iyi ve kötü anlamda büyük nam salmıştır. Bir gün, dehşet derecede alkollü olduğu anında, kişisel hesabında yayı...