~Kim Taehyung~
Yorgundu. Onun için ifade edebileceğim tek kelime buydu. "Yoongi-ah..." yanına gidip beline sarıldığımda dışarıya üflediği son ve tatlı sigarasını küllüğüne bastırırken gözlerini göz kapakları arkasına sakladı. Son kez içebilmek için izin istediğinde ona hayır demek, tanrı katında günahlarımı itiraf etmek kadar zor gelmişti fakat bu şansını buralarda heba edebileceğini düşünmemiştim hiç.
"Uyumadın mı, bebeğim?" Ses tonu kırgın gibi geliyordu. Etrafında dolaşıp karşısına geçtim ve duvara yaslanarak güzel çehresinin her bir santimine dokundum.
"Yarın için gergindim ama belli ki bu konuda yalnız değilim. Sen neden uyumadın? Sigara içmene izin vermiyorum diye yalana mı başvuruyorsun yoksa?"
Yoongi derin bir nefes aldı ve ilk defa başını farklı bir yöne çevirmeyi tercih edecek kadar kaçtı benden. Kaşlarım çatılmış, bu denli neyi sakladığını merak ederek yanına gitmek istemiştim fakat o, inatla kaçmaya devam etti, ta ki enerjisi kalmayana dek.
Yatağımıza tekrar oturup üzerindekileri çıkarmaya başladığında merakla ona baktım. Ne yapacağını ne söyleyeceğini bilemesem de yanında olduğumu hissetmesini istiyordum. Bu illetten kurtulacağını, sonunda ışığa kavuşacağını söylemek istiyordum fakat o, karanlığın biricik varisi olarka büyümüştü, nasıl ona hiç görmediği ışığı anlatabilirdim?
"Taehyung... sana karşı hep dürüst oldum, izin ver son kez daha olayım..."
Endişeyle yanına oturduğumda başını omzuma yaslamış, elimi elleri arasına almış ve gözlerini göz kapakları arkasına gizlemişti. Onun kırgın yönüne çok ama çok nadiren rastlamıştım. O kadar nadirdi ki çoğu zamanı ben bile tam anlamıyla hatırlayamıyordum. "Ol. Lütfen bana bu yalan dünyadaki her anında dürüst ol."
"Ameliyata yalnız giremeyeceğimi söylediler." Yutkundum. Benim de mi girmem gerekiyordu? Gecelerini uykusuz bırakacak şey buysa gerçekten aptallık ediyordu. Onun her anında yanında olmaya yemin etmiştim, elbette bu anlarda da olacaktım. "Çocuklarımızın da benimle beraber girmesi gerekiyor."
Elimin ayağımın boşaldığını hissediyordum. Buz tutmuş nehire bir anda düşsem ancak bu kadar şoka uğrardı bedenim. Resmen bu halimi anlamış gibi ellerimi daha sıkı tutmuş, boynumda hızla atan damara bastırmıştı dudaklarını. "Nolursun kızma bana, Taehyung-ah... böyle olmasını istemiyordum... birçok kez bunu istemediğimi ve beni kaderime terk etmeleri gerektiğini söyleyip durdum."
"Saçmalama..." boğazım, sahra çölü kadar kuruydu şimdi. Kelimeler çıkmaya yeltendikçe bu çölü yarıp geçiyor, acıma acı katıyordu. Kendimi Yoongi'yle ilgili her ihtimale hazırlamıştım ama aklımda hiç çocuklarımız olmamıştı. Zorlukla yutkunurken Yoongi bana sehpanın üzerine kendisinin özenle bıraktığı suyu uzattı.
Titreyen ellerimle zorlukla kavradığım bardağa hala destek olurken bir yudum almayı başararak geri ittim. "Peki neden girmeleri gerekiyormuş? Onlarda da olup olmadığına mı bakacaklarmış?"
"Hayır, bebeğim. Sadece DNA'mın tamamen tuttuğu çocuklarımın ciğerlerini incelemeleri gerekiyormuş. Buna göre bana verecekleri ciğerin gerçekten bana uyum sağlayıp sağlamadıklarına bakacaklar. Doktorlarımız mühendislerimizle birlikte çalışıyor. Sanırım ülkedeki ilk suni ciğeri ben taşıyacağım."
"Böyle bir hakları ya da çalışmaları falan olduğunu bilmiyordum..." elimi saçlarıma atıp titrek bir nefes aldım. "Beni korkuttun.. onlara da bir şeyler yapmak zorunda kalacaklar sanmıştım."
"Hayır, bebeğim. Sadece kontrol amaçlı alacaklar. Onlara çoktan haber verdim ama sana bunu baş başayken söylemek istedim." Dorğulup da dudsklarımı dudakalrıyla okşadığında buruk bir gülümseme takındım. Kollarım arasındaki bu varlığının yarına yok olabilme ihtimaline bir türlü katlanamıyordum. Ciğerlerimi sıkan bu acı, göğüs kafesimi paramparça ediyor gibiydi. Birisi eline balyozu alıp üzerime üzerime vursa belki ancak bu acıyı tadabilirdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tweet [Taegi Fanfiction]
FanfictionBasit bir tweet, hayatınızı ne kadar değiştirebilir ki? Kim Taehyung, eşcinsel hakları için kurmuş olduğu derneğin başkanı olarak korede, iyi ve kötü anlamda büyük nam salmıştır. Bir gün, dehşet derecede alkollü olduğu anında, kişisel hesabında yayı...