Adam kaşlarını çatmıştı. "Üzgünüm hanımefendi. Seksen taneyi bugün hazır etmemiz imkansız." diye cevap verdi. Bir yandan kazanın yanındaki iki adam erimiş parafini kalıplara dolduruyorlardı. Zanaatkarların elleri oldukça hızlıydı. Her gün bu işi defalarca kez yaptıkları belli oluyordu.
Maria mumlar konusunda uzman sayılmazdı ama bir mum yapmanın o kadar da uzun sürmediğini biliyordu. "Peki ne kadar hazır edebilirsiniz?" diye sorarken adam hiç düşünmeden cevap verdi.
"Kırk."
"Stoklarda da yirmi tane olduğuna göre bugün altmış mum mu verebilirsiniz?"
"Stoklarla birlikte kırk."
Maria, bu dükkanın neden zarar ettiğini görebiliyordu. Bu adamlar mumları elleri yerine ayaklarıyla yapsalar bile günde en az iki yüz hazır ürün elde ederlerdi. Üstelik iki işçi işlerini gayet hızlı ve düzgün yapıyorlardı. Buna rağmen karşısındaki adam günde yirmi tane verebileceğini söylüyordu. Köşedeki taburede oturan çocuk bile buna inanmazdı.
"Bayım, bir ihtimal başka bir sipariş yetiştirmeye çalışıyor olabilir misiniz?" diye sordu. Maria bu sorunun onu sinirlendireceğinin farkındaydı.
"Nereden çıktı bu? Sizin gibi bir hanımefendi bu zanaatkar dükkanın işlerine neden karışıyor? Stoğun yeterli olmadığını söyledim. Kırk taneyi alacaksanız alın, almıyorsanız başka bir atölyeye gidin."
En başından beri böyle olacağını biliyordu. Oldukça can sıkıcıydı. Yine de bir şey söylemeden dışarı çıktı ve onu dışarıda bekleyen hizmetçilerine işaret etti. Ashia işareti gördüğünde belgelerle birlikte koşar adımlarla yanına geldi.
"Efendim, geçen söylediğiniz gibi mi yapacağız?" diye soran Ashia, ziyaret edecekleri tüm işletmelere hakimdi. Hepsini efendisi Maria'yla ikisi düzenlemişlerdi. Bu yüzden içerdeki adamların başına neler geleceğini çoktan biliyordu.
Maria "Evet." diye cevap verdi ve yeniden dükkana girdi.
Kasadaki adam aradan bir dakika bile geçmeden onu tekrardan karşısında gördüğünde kızmıştı. Üstelik bu defa yanında başka bir kadın daha getirmişti. Zaten sinirlenmek için bahane arıyor olacak ki onları gördüğünde adam hemen terslemeye başladı.
"Neden geldiniz? Kırk mumu alacak mısınız?" diye sinir bozucu şekilde konuştu. Bu otuzlu yaşlarındaki adam dükkanın sahibi gibi hareket ediyordu. Ashia, gerçek dükkan sahibinin karşısında olduğunu öğrendiğinde adamın nasıl tepki vereceğini merak etti.
Maria sakin bir şekilde "Yanlış anlamadım değil mi? Bu atölye günde yirmi adet mum üretiyor." diye sordu.
Adam bu defa sesini yükseltti. "Öyleyse ne olacak?"
"Bu dükkanın sahibi atölyesinin bütün gün yalnızda yirmi mum ürettiğinden haberdar mı peki? Müşterilerinize karşı kaba tavrınızı ve berbat çalışma performansınızı yer sahibine bildirmeli miyim?"
"Yer sahibine ulaşabilirsen bildirirsin. Bu yerin sahibi senin gibi küçük bir kızın kolayca ulaşıp şikayet bildirebileceği biri değil."
O an kimliğini gizleyerek gezmenin oldukça can sıkıcı olabileceğini fark etti. Maria bu hırsızın onu küçümsemesine katlanamadı. Ashia'nın elindeki tapuyu ve mal sahibi olduğunu beyan eden kopya belgeyi çekip aldı. Belgeleri adamın geniş geniş yayıldığı masaya sertçe koyarken yüz ifadesi oldukça sakindi. Hatta o kadar ifadesizdi ki adam ne yapmaya çalıştığını bile algılayamamıştı. Ta ki belgelere göz gezdirene kadar...
"Ben Firansoa bölgesinin Kontes'i Maria Firansoa. Bu işletmenin mal sahibiyim. Tanıştığımıza memnun olmadım. Lütfen şurada gördüğün yere 'Tazminatımı elden teslim aldım.' yaz ve imzala. Derhal."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bıçağın Ucundaki Kontes
Historical FictionTAMAMLANDI. ✩。:*•.───── ❁ ❁ ─────.•*:。✩ #01.08.24 Tarihi Kurgu kategorisinde 1. #12.11.23 Aşk kategorisinde 6. #12.11.23 Romantik kategorisinde 10. #13.11.23 Romantik kategorisinde 20. #06.12.23 Kurgu kategorisinde 39. #14.01.24 Savaş kategorisind...