8. Bölüm

1.6K 229 320
                                    

  Tartışma biter bitmez ortam eski haline döndü ve çok geçmeden ortaya farklı bir konu atıldı. Konu hızlıca değişmişti çünkü Prensesin lafının üstüne kimse laf söyleyemezdi. Sonuç olarak Maria, hedef menzilinden kolaylıkla çıktı. Muhtemelen buradan ayrıldığında herkes arkasından dedikodu yapacaktı ama kimse yüzüne söyleyecek cesarete sahip olmayacaktı.

  "Doğu'dan yeni kumaşlar getirttim ama kalifiyeli terzim yok. Terziler bilmedikleri kumaşa dokunmaya yeltenmiyor. Bu gidişle Leydi Grasiel'in yeni yaş partisi için o kumaşlardan kıyafet diktiremeyeceğim."

  "Dükalığın terzilerini kovmuştunuz sanırım en son. Onlar anlardı bu işten aslında. Neden kovdun?"

  "Şimdi şöyle ki..."

  Yine de rahatlayamıyordu çünkü Leydiler kendi aralarında konuşurlarken Prenses durup durup Maria'ya bakıyordu. O kadar rahatsızdı ki eğer rahatsızlığını yüzüne yansıtıyor olsa "Ne olur şu bakışları atıp durma bana artık!" diye bağırırdı.

  İmparatorluğun tek yasal Prensesi Azteria, kaderi bir süs oyuncağı olmaktı. Şimdilik sarayın güzel vitrinlerinde sergileniyordu üstünde pahalı giysiler ve mücevherlerle. Kardeşi Veliaht Prens İmparator olduğunda ise satılacaktı bu güzel oyuncak. En yüksek miktarı veren ona sahip olacaktı. Gittiği yer her neresi olursa olsun hiçbir şeye itiraz edemeyecekti. İster dövülsün, ister kocasının başka eşleriyle birlikte yaşasın, ister istismar edilsin. Başına ne gelirse gelsin ifadesiz yüzünü değiştirmeyecekti. Ölene dek İmparator olan kardeşine fayda sağlamak için süs oyuncağı olmaya devam edecekti. Kaderi buydu.

  Böyle birinin Maria gibi bir Kontes'ten çıkarı olamazdı. Ona verebileceği hiçbir şey yoktu. Peki ya neden bu kadar huzursuz hissediyordu? Hisleri onu neden bu kadar kuvvetli bir şekilde uyarıyordu?

  "Geçenki partide yaptığım küpeler de oradan alındı. Yine de ben başkentteki kuyumcuları daha çok beğeniyorum."

  "Gerçekten de haklısın, her zaman en kaliteli ürünleri başkent meydanında satıyorlar. Avamları almamaları da diğer güzel tarafı."

  "Leydi Stradia, bu tasarım sizin geçen giydiğiniz kıyafetin yakasındaki işlemelere benzemiyor mu?"

  "Ah evet, birebir aynısı."

  "Ne kadar utanç verici..."

  "Utanmadan özgün tasarım diye bahsetmişti üstelik, ne yazık."

  Konu sürekli değişirken Maria bir süre sütlü çayını içerek sessizliğini bozmadan düşündü. Kesinlikle astlarını uyarmalıydı, daha fazla araştırma yapmaları gerekiyordu. Prenses'in Anglian kilisesiyle arasında bir bağ olması mümkündü. Aksi takdirde Ange temsilcisi olan kutsal silah sahibi Firansoa hanesine alenen yardım etmezdi. İmparatorluk ailesi ile kilise, anlaşma ilişkisiyle birbirlerine bağlılardı. Aralarındaki ilişki dostane bir ilişkiden çok çıkar ilişkisiydi. Yalnızca anlaşma üzerineydi. Hatta bu sebeple ilişki pekiştirmek için Veliaht Prens ile Azize'nin evliliği planlanıyordu. Peki Prenses bunun neresindeydi?

  "Peki Leydi Grasiel'in bahsettiği konu hakkındaki sizin fikriniz nedir Kontes Firansoa?"

  Maria, sarı saçlı genç bir leydinin adını telaffuz etmesiyle düşüncelerinden sıyrıldı. Birkaç göz ona dönmüş, cevap bekliyordu. Ne yazık ki konunun ne olduğu hakkında hiçbir fikri yoktu.

  Onlara koz verdiğini bile bile "Üzgünüm, aklıma farklı bir konu takıldığından ne dediğinizi duyamadım. Tekrar edebilir misiniz?" dedi. Yapabileceği başka bir şey yoktu, onların saçma konuşmalarını dinleyemeyecek kadar kafası doluydu. Dinlemediği bir konuda dinlemiş gibi yapması kendini küçük düşürmesine sebep olabilirdi.

Bıçağın Ucundaki KontesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin