133. Bölüm

184 29 10
                                    

  *

  Lusaus, Vekil Lelgiel'in birliği, Firansoa Şövalyeleri ve Helnoraten Takipçileri'yle birlikte saraya ilerliyordu. Dala Lale Loncası'yla beraber sarayda pusuya yatmıştı. Nate ve Maria ise şu anda İmparator'la birlikteydi. Her detay kusursuz ilerliyordu. Bu akşam Lusaus, tüm hayatı boyunca hedeflediği taht hakkına ve intikamına kavuşmayı hedefliyordu. Sonunda koskoca bir on beş yılın öcünü alacaktı. Sonunda, arkasındaki tüm gücü Dustaen'i devirmek için kullanacaktı. Senelerdir planladıkları bu anın geldiğine kendi bile inanamıyordu.

  "İmparator'u kendi sarayında sıkıştırmayı mı hedefliyorsunuz?"

  Lelgiel'in sorusunu bütün Boham birliği merak ediyordu. Bu plan ilk başta fazla düşünülmemiş gibi görünmüştü. Karışıklık çıkar, panik yarat, köşeye sıkıştır ve öldür. Fakat biraz Lusaus'u izlediklerinde hiç de öyle olmadığını fark etmişlerdi. Bu yüzden merak ediyorlardı, hizmet etmeyi seçtikleri Prens Lusaus'un bir sonraki hamlesini.

  Lusaus at üstünde Başkent'in taş sokaklarını geçerken onaylar şekilde başını salladı. "Kont Firansoa bunu benim için yapacak. Biz sarayın etrafını saracağız. İçten ve dıştan aynı anda tüm saflara baskı kuracağız."

  Sayıları oldukça fazla olmalıydı. Sarayın arazisi çok büyüktü. Aynı anda hem içten hem dıştan baskı kurmak... "İçeride de mi adamlarınız var?" diyen Lelgiel, merakla sordu.

  "Maria Firansoa'yı tanıyor musun?"

  Lelgiel o kadını nasıl unutabilirdi? Kardeşi Leydi Grasiel sürekli mektuplarında onu soruyordu. Annesi Düşes Boham bile Kontes'in kızı Grasiel'le yaptığı başarılı ticaretten bahsediyordu. Mahkeme gününde kadının asaletiyse herkesin aklına kazınmıştı. "Evet?" dedi meselenin Kontes ile nasıl bir bağlantısı olduğunu anlamayarak.

  "Onun suikastçi birliği sarayın içinden baskı kuracak. Planımız bu."

  Kısa bir sessizlik olduğunda Başkent'in sokaklarında sadece atların nal sesleri duyuldu. Vekil Lelgiel ne diyeceğini bilemeyerek Lusaus'a baktı. Ağzından çıkan kelimeleri duyan Boham birliğinin de ondan pek farkı yoktu.

  "Kontes Maria Firansoa'dan mı bahsediyorsunuz?" diye soran Lelgiel, yanlış duyduğunu düşünmüştü.

  Lusaus önemsiz bir şeymiş gibi "Evet. Kendisi çok güçlü bir müttefiğimizdir. Tüm loncasını bünyemize kattı ve isyana destek oldu." dedi.

  Bir kadın... Gerçekten söylediklerinde ciddiydi. İsyanın önemli kısmını bir kadın yönetiyordu. Boham'in eski komutanları bu kadını hiç olmadığı kadar merak etmişlerdi. Suikastçi birliğinin başı olması hayal gibi geliyordu. Son zamanlarda Kontes Firansoa'nın ünü dört bir yana yayılmıştı. Komutan Nate Firansoa ile evliliğinden sonra yüksek sosyetede çok konuşulmuştu. Ticari zekası, Prenses'le olan yakınlığı, Azize Lily'nin hayatını kahramanca kurtarışı takdir edilesiydi. Ange işareti alması sürpriz değildi. Fakat bir suikastçi loncasının lideri olmak...

  Gülerek "Aklıma mukayyet olmakta zorlanıyorum sanırım. Bir kadın savaşmaktan ne anlar?" diyen Lelgiel, bu akşam daha ne kadar şaşıracağını merak ediyordu.

  Lusaus, Maria'nın yeteneklerini birebir tecrübe etmişti. Korkunç bir savaşçıydı. En büyük silahı tereddüt etmemesiydi. Tereddüt etmeden ölümcül darbeler vuruyordu. Tereddüt etmeden hayatını riske atıyordu. Savaşın kritik anında durmaması onun en ürkütücü özelliklerinden biriydi. Durumu analiz edip saldırmıyordu, saldırırken durumu analiz ediyordu. Nate ile savaşsalar kimin kazanacağını söylemezdi. "Maria'yı hiç müsabaka esnasında görmediğin için böyle düşünüyorsun. Nate Firansoa bile ondan korkuyor."

Bıçağın Ucundaki KontesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin