14. Bölüm

1.3K 175 236
                                    

  Azize Hasizaf'a dışarıda beklemesini emretmişti. Konuşulacak konunun mühim olduğunu anlamıştı. Anlaşılan o ki işbirlikçi davranacaktı. Bu iyi bir haberdi.

  Uzun bacaklarını üst üste attı ve karşısındaki ikiliye baktı. Hiç lafı dolandırmayı düşünmüyordu. Direkt olarak "Teklifinizi sunun." dedi. Hükmedici aurası kendini hiç olmadığı kadar belli ediyordu.

  Böyle oynamak istiyorsa daha fazla rol yapmalarına gerek yoktu. Maria Nate'in gözlerinin içine baktı. Ona belgeleri getirmesini işaret ediyordu. Nate başıyla onaylayarak ayağa kalktı ve kitaplığın arasından kasayı çıkardı. Kimse ne yaptığını görmesin diye bedenini siper etmişti. İçinden birkaç dosya çıkardı ve kasayı geri kilitledi.

  Dosyaları masanın üstüne koyarken Azize'ye bakıyordu. "İnceleyebilirsiniz." dedi sakin bir sesle. İşler bu aşamaya gelmişti ama hâlâ gerginliğini belli etmiyordu.

  Azize dosyayı eline aldı ve yavaşça kapağı açıp incelemeye başladı. Maria'nın elleri terden sırılsıklam olmuştu. Bir şey söylememek için kendini zor tutuyordu. Azize'nin gerilen yüzü neredeyse kalbine indirecekti. Derin bir nefes alan Azize, bir anda gözlerini Maria ve Nate'e dikti.

  "Bunlarla ne yapmayı planlıyorsunuz?"

  İnkar etmemişti. 'Yalan' dememişti. Böylece bilgilerin doğru olduğunu beyan etmiş oldu. Yani bu ne istediklerine bağlı olarak isteyecekleri şeyi kabul edeceğinin bir göstergesiydi.

  Anlaştıkları gibi Maria söze girdi. "Kilise'ye sadık mensuplar olarak bu kanıtları asla ortaya çıkmayacakları şekilde yok etmeyi planlıyoruz, Azize." dedi tereddüt etmeden. Odadaki herkes bu kanıtların asla yok edilmeyeceğinin farkındaydı. Maria'nın böyle söylemesinin altında yatan mesaj 'Eğer istediklerimizi gerçekleştirirsen asla ortaya çıkarmayız.' idi. Azize bu mesajı gayet net bir şekilde anlamıştı.

  Platin sarısı saçlarını omuzunun gerisine atarken dosyaları sertçe masanın üstüne bıraktı. "Sizin gibi sadık kullarım bu adanmışlığın ödülü olarak ne ister, merak ediyorum." dedi. 'Kullarım' diyerek hadlerini bilmeleri gerektiğini ima ediyordu. Yine de tüm imalarına karşın istediklerini yapacaktı. Nate'in de dediği gibi, masaya bir şeyler yatırıldığı an Azize'yle pazarlığın başladığı andı.

  "Sizinle arkadaş olmak ve vakit geçirmek, alacağım en büyük hediye olurdu Yüce Azize'miz. Belki o zaman Ange için değerli bir figür olabilirdim." dedi gülümseyerek. Tehdit ettiği kişiyle arkadaş olmak istemesi de ayrı bir ironiydi...

  Azize oldukça gerilmişti ama bunu yüz ifadesine yansıtmıyordu. "Anlıyorum." diyerek üst üste attığı bacaklarını indirdi ve öne eğildi. "Hepsi bu kadar mı?"

  Maria takılmadan sorusunu cevapladı. "Sizden daha fazla bir şey istemeye cürret edemem."

  Nate ağzını bile açmamıştı, gerek de yoktu zaten. Karısının bu kadar yetenekli olduğunu bilseydi tüm iş anlaşmalarına onu götürürdü. Aldığı sonuçtan oldukça memnundu. Daha iyisini hayal dahi edemezdi. Hiçbir sorun çıkmadan bu işi mükemmel şekilde çözmüşlerdi.

  Kont dosyaları masadan topladı ve kucağına koyarak konuşmaya başladı. Buradaki işleri bitmişti. Hiçbir direniş göstermeyen Azize, isteklerini kabul etmişti. Daha fazla gergin ortamı sürdürmenin alemi yoktu. "Yüce Azize'miz, dilerseniz size balo salonumuzdaki büyük Ange heykelini gösterelim. Sıradan bir heykel değildir. Kendisi İmparatorluğun Taşa Hükmeden Adamı tarafından özel sipariş ile yapılmıştır." diyerek gülümsedi.

  Maria da tebessüm ediyordu. Ne yazık ki Nate'in aksine onun gerginliği dinmemişti. Heyecanlı bir şekilde rol yaparak "O Ange heykelinin altında dua etmek çok farklı bir his, inanın bana Azize'miz." diye kocasına destek verdi.

Bıçağın Ucundaki KontesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin