91. Bölüm

489 60 22
                                    

  *

  "Kont Firansoa! Lütfen sakinleşin efendim. İmparatorluk şövalyelerini komuta etmelisiniz."

  Kontes Firansoa'nın kürsüye atlayıp içinde bomba olan bir vazoyu fırlattığı ve patladıktan sonra Azize'yle birlikte ortadan kaybolduğu söylentileri tüm Başkente yayılmıştı. Anlatılanlar inanılır gibi değildi ama doğruydu. Bomba sesi dışarıdan, çevre binalardan bile duyulmuştu. Herkes panik içerisindeydi. Haberci saraya haber ulaştırdığında Nate, İmparator Dustaen'le önemli bir toplantının ortasındaydı. Haber saraya ulaştığındaysa geriye toplantıdan eser kalmamıştı.

  "Kes sesini ve bana bir at hazırla."

  Eski bir komutanın sesi hiç olmayacağı kadar ürkütücüydü. Kapıdaki görevli koşarak Kont'un emirlerini yerine getirmek üzere ayrıldı. İmparator'un hizmetkârı Markov ise korkuyla İmparator Dustaen'in gözlerinin içine bakmıştı. Nate Firansoa'ya emir verebilecek tek adam İmparator'du. Markov onun yanında başka bir şey söylemeye cesaret edemiyordu.

  Bu esnada Dustaen, gülümsemesini gizleyerek Nate'e yakınlaştı. Belli etmese de bu patlama haberinden memnundu çünkü onun işini kolaylaştırmıştı. Bu haberi istediği noktaya çekebilirdi. Oluşan panikle herkesi eskisinden daha güçlü bir şekilde kontrol edebilirdi. Güçlenmesinden rahatsızlık duymaya başladığı Parat'ın önüne engel koyabilirdi. Veliaht Prenses adayı olarak seçilen kadının zarar görmesi, savaş sebebi olarak bile sayabilirdi... Bu bomba onun amaçları için verilmiş bir hediye gibiydi. Sesini endişeli tutmaya çalışarak "Fazla söze gerek yok. Kont'a tam yetki veriyorum. Acil durum komisyonu toplansın." dedi.

  Nate onun sahte endişesine ve bıyık altından gülmesine katlanamayacak bir noktadaydı. Yüzüne bile bakmadan İmparator'un huzurundan ayrıldı. Dustaen "Bekle Firansoa, bu konu hakkında..." derken Kont, onun lafını bitirmesini beklemeden çoktan dışarı çıkmıştı.

  "Eh, bu adam beni hiç dinlemiyor." diyen İmparator, o gittikten sonra sanki ülkesinin ortasında bomba patlamamış gibi rahatlıkla arkasına yaslandı. Hizmetçi Markov'sa Kont'un öfkesi karşısında titremekle meşguldü.

  Nate, saraydan nasıl ayrıldığını hatırlamıyordu. Tek hatırlayabildiği şey koştuğu, ata bindiği ve yola çıktığıydı. Maria... Ona bir şey olduğunu düşünmek dahi istemiyordu. Nereye gitmişti? Azize'yle ikisi nasıl olur da aynı anda kaybolurdu? Nasıl kimse onları görmezdi? Peki ya şövalyeler? Onlar Maria'nın yakınında değiller miydi? Hiçbir sorunun cevabı yoktu. Aklının bir köşesinde onu dürten korkunç düşünceler kalbini hiç olmadığı kadar ağrıtıyordu. Merkez Kiliseye vardığında göreceği şeyden delicesine korkuyordu. Ya kaçamadıysa? Ya bombanın kurbanı olduysa? Ya kaçmayı başarsa bile peşlerine birileri takıldıysa?

  Merkez kilisenin içinde bomba patlatacak kadar gözü dönmüş bu kişilerin öldürmekten korkmadıkları barizdi. Başkalarına ne olduğu Nate'in umurunda bile değildi. Yalnızca Maria... Onun hayatta olmasını diliyordu. Yüzüne vuran sert rüzgarla birlikte gözleri dolarken dik durabilmek için kendini sıktı. Atın dizginlerini savururken sanki daha hızlı gidebilirmiş gibi "Deh!" diye bağırdı.

  Arkasından İmparatorluk Şövalyelerinden Sör Roy, atıyla ona yetişmeye çalışıyordu. Kont'un arkasından birçok şövalye yola çıkmıştı ama Kont o kadar hızlıydı ki hiç kimse onlara yetişemiyordu. Roy bile en iyi at binicisi olmasına rağmen geride kalmıştı.

  "Komutanım! Merkez Kilise Kutsal Şövalyeler tarafından kuşatılmış. Orasının asker ihtiyacı yok. Emir verirseniz bölünüp çevreye dağılacak ve Kontes Firansoa'yla Azize'yi aramaya başlayacağız."

  Astı onu rahatlatmaya çalışıyordu ama Nate biraz bile rahatlamamıştı. At üstünde avazı çıktığı kadar bağırırken "Hepiniz Başkentin bölgelerine dağılacaksınız. Bölge bölge devriye gezeceksiniz. Şüpheli olan her şeyi kontrol altına alacaksınız. Birden fazla bomba ve suikastçi riskine karşı hazır olun. Tuhaf bir şey görürseniz meydanda yakın. Şüpheli birini görürseniz yakalayın." diyerek emirler yağdırdı. Verebileceği en aklı başında emirler bunlardı. Daha fazla detaylandırması gerekiyordu ama buna vakit yoktu. Kaybedecek bir saniyesi bile kalmamıştı.

Bıçağın Ucundaki KontesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin