"Ne yaptığını zannediyorsun Asind?"
Nate'in bağırışı karanlık ormanda yankılandı. Elindeki kılıcı tam vaktinde çekmişti. Kurşundan saliselerle kurtulurken kalbi korkuyla çarpıyordu.
Siyah maskesinin altından pis pis gülen Asind, Nate'e doğru bir adım attı. "Çok tahmin edilebilir birisin komutan. Beni yanıltmayıp buraya geldiğin için teşekkürler."
Tuzaktı. Depoyu koruyan kimsenin olmaması bir tuzaktı. Asind, her şeyi Nate'i gözlemlemek için ayarlamıştı. Aptallığı yüzünden kafasını duvarlara vurmak istiyordu. Nate, kendi ayaklarıyla onun kurduğu oyunun içine düştüğü için kendine kızıyordu.
İşler kızışmıştı ve geri dönüş yoktu. Nate bundan sonrasının yapacağı role kaldığını biliyordu. Safa yatmak, yapabileceği en iyi şeydi. "O silahı indir ve bana burada neler döndüğünü açıkla."
Asind'in gülüşleri kahkahaya dönüştü. Elindeki silahı indirmeden "Bir aptal bile burada neler döndüğünü anlardı. Komutan, bu numaralara hiç gerek yok." dedi. Nate'in kaşlarını çattığını gördüğünde devam etti. "Aptal Dustaen sana neden güveniyor bir türlü anlamıyorum. Nihayetinde sen ona güvenmiyorsun. Bu gece burada olmandan bunu anlayabiliyorum."
"Biz İmparator Dustaen'le bir anlaşma yaptık Asind. Ben onun paralı askeri değilim. Ona kendi isteğimle hizmet ediyorum. Eğer benden bir şey saklanıyorsa bunu öğrenmek hakkım."
"Demek şimdi de savunmaya geçmeyi tercih ediyorsun... Komutan, gördüğüm en tahmin edilebilir insansın."
Sözleri biter bitmez ikinci kurşunu ateşledi. Sağır eden ses ormanda yankılandı. Nate son anda kurşunu şans eseri kılıcıyla durdurmayı başarmıştı. Aceleyle ağaçlardan birinin arkasına saklanarak siper aldı. Sonuna kadar açılmış mavi gözleri endişeyle titriyordu. Bu psikopat, onu burada öldürmeyi planlıyordu.
Kahkaha atan Asind ise çıldırmış gibiydi. "Savaşın komutanı Nate Firansoa! Saklambaç mı oynayacağız? Senin bir parça demir ve bir tutam barutla böyle pustuğunu da mı görecektim?" derken adım adım Nate'in siper aldığı ağaca yaklaşıyordu. Her adımında hışırdayan yapraklar sessizliği ürkütücü bir biçimde bozuyordu.
Burada ölmeyecekti. Henüz yapmak istediklerini yapmamıştı ve ölmeye hiç niyeti yoktu. Özellikle de deli Asind yüzünden... İki eliyle kılıcına sarıldı. Belinde az önce kasadan aldığı numune silah vardı ama onu kullanmak için kurşunu yoktu. Tek çaresi kılıcıydı. Kolundan kanın nehir gibi aktığını hissedebiliyordu. Buna rağmen kılıcını sıkmaya devam etti. Nate onun kişiliğini biliyordu ve tek çaresinin onu öldürmek olduğunun farkındaydı. İki seçenek vardı. Ya Asind ölecekti ya da Nate. Başka bir seçenek yoktu.
"Senin gibi bir parça barutla savaşan birinin adımı ağzına almasına izin yok. İmparator Dustaen'in sağ kolunun canına kastetmenin bedelini ödeteceğim." diyen adam, cebinden çıkardığı bıçağı gözü kapalı bir şekilde Asind'e fırlattı. Bıçak dönerek boynunun tam dibinden geçti. İlk atışı ıskaydı ama pes etmeyecekti.
Asind'in kahkaha sesleri daha da yükseldi. Onu biraz daha kışkırtmak istiyordu. Avlamadan önce avıyla oynamaktan daha eğlenceli bir şey yoktu. "İmparator Dustaen'in ona güvenmeyen sağ kolu... Buraya neyi görmeye geldin Nate? Karınla birlikte tatil yapacağını söyleyip gece gizlice soluğu bu depoda aldın. Sahi, Kontes nasıl? Senin bu gece burada olduğundan haberi var mı? Onu korumak için şövalyelerini geride bıraktığını duydum. Belki de seni öldürdükten sonra onu ziyaret etmeliyim."
Bu son damlaydı. Nate'in katlanamayacağı tek şey Maria'nın hayatıyla tehdit edilmekti. Kılıcını sıkarken ter damlaları alnından süzülüyordu. Asind gibi birini hayatta tutmamalıydı. Her ne kadar Dustaen'in işine yarasa da onu öldürmek zorundaydı. Kılıcıyla ona doğru atılırken doğrudan barutlu silahı hedef aldı. Silahın doğrudan onu hedef aldığını bile bile tereddüt etmeden düşmanına doğru atılmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bıçağın Ucundaki Kontes
HistoryczneTAMAMLANDI. ✩。:*•.───── ❁ ❁ ─────.•*:。✩ #01.08.24 Tarihi Kurgu kategorisinde 1. #12.11.23 Aşk kategorisinde 6. #12.11.23 Romantik kategorisinde 10. #13.11.23 Romantik kategorisinde 20. #06.12.23 Kurgu kategorisinde 39. #14.01.24 Savaş kategorisind...