60. Bölüm

663 74 12
                                    

  Tam on gün... Boham'ın girişindeki kasabaya varmaları on gün sürmüştü. Normalden iki kat hızlı varmışlardı. En güneyde bulunan Boham'a bu kadar kısa sürede varmak tamamen Firansoa kafilesinin başarısıydı. Nihayetinde kafile, en yetkin kişiler ile oluşturulmuştu. Yanlarında götürdükleri şövalyeler seneler boyu savaş meydanlarında kalmış kişilerdi. İz sürmeyi, alan korumayı, ormanda hayatta kalmayı ve uzun yolları en iyi deneyimleyen onlardı. Boham'ın sınırlarına bu kadar kısa sürede ulaşmaları gayet doğaldı.

  Sınırdan geçerlerken Maria yorgun gözlerle Boham'ın geniş ovalarına baktı. Sonbahardan nasibini alan ekinlerin bir kısmı sararmıştı ve ağaçlar da bundan geri kalmamışlardı. Güneyin havası ılıman olduğu için Firansoa'nın sert havası burada hissedilmiyordu. Sıcak denizlerden esen rüzgar ılıktı. Merkeze yaklaştıkça güneyin ılıman havası yüzlerine daha da fazla çarpıyordu.

  Maria yolculuk boyunca hep aynı yüzleri görmüştü. Bilhassa nöbetleşerek Kont'un arabasına eskortluk eden şövalyelerin çoğunu artık tanıyordu. Onlarla bu yolculuğa çıkana kadar yakınlaşmamasının sebebi savaşın kahramanları olmalarıydı. Şövalyelerle arasına bu sebeple mesafe koymuştu çünkü düşmanlarıyla gereksiz yere yakın durmak için bir sebebi yoktu. Bu yolculuksa onun şövalyelere olan katı tutumunu bir nebze de olsun iyileştirmişti.

  Aynısı şövalyeler için de geçerliydi. Aylar önce aniden evlenme kararı alan ve kararı aldığı gibi evlenen efendilerini anlayamamışlardı. Kaleye aniden gelen Kontes, Kont'un gözdesi oluvermişti. Normalde herkese karşı sert olan efendileri bu değersiz kadının yanında yumuşuyordu. Haliyle Kontes'e karşı ön yargı geliştirmişlerdi. Sadece Kont'a yakın olan şövalyelerden Faj ve Richa, Kontes'in üstün yeteneklerini gördüklerinde ve onun zeki biri olduğunu fark ettiklerinde bu ön yargıyı kırmışlardı. Bu yolculuk ise diğer şövalyelerin de ön yargılı tutumunu yıkmalarını sağlamıştı.

  On günlük yolculukta Maria, Nate ile birlikte tüm tıp kitabını öğrenmiş, Boham ile yapacakları iş anlaşması hakkında tartışmış ve ilerleyen zamanlarda yüksek sosyetede izleyeceği yol hakkında fikir danışmıştı. Nate strateji ustası olarak ona çok fazla yardımcı olmuştu. İş anlaşması söz konusu olduğunda detaylar önemliydi. Nate tam olarak bu detaylara parmak basmıştı. Maria kocasından aldığı tavsiyelerden oldukça memnundu.

  Artık tavsiyeleri uygulama vaktiydi. Boham'ın okyanusun kıyı şeridine inşa edilmiş malikanesi gözlerinin önündeydi. Karşılama konvoyu hemen yanlarında ilerliyordu ve faytonlara takılmış bayraklar malikane ile birleştiğinde göz dolduruyordu. En büyük ticaret yolunu ve diğer kıtalarla olan stratejik bağlantıyı elinde tutan Granddükalıktan da daha azı beklenemezdi. Gelişmişlik seviyesi diğer bölgelerle karşılaştırılamazdı bile.

  "Birazdan iç bahçeye gireceğiz. Hazır mısın Maria?" diye sordu Nate. Maria'nın gergin bakışlarını fark etmişti.

  "Hazırım. Merak etme bu işi bağlayacağım."

  Maria'nın korktuğu şey işi bağlayamamak değildi. Sadece kendini kârlı olmayan bir anlaşmanın içinde bulmaktan korkuyordu. Boham Dükalığı reddetmeyi göze alamacağı kadar güçlüydü. Eğer anlaşmayı beğenmese bile ısrar ederlerse kabul etmek zorundaydı. Tüm tereddütü bundandı.

  Nate onun bu iş için hazır olduğunu biliyordu. Hiç tavsiye vermemiş olsa bile Boham ailesini idare edebileceğinden emindi. Daha önce Azize'ye yaptığı gibi, kendinden emin bir şekilde kelimeleriyle onları köşeye sıkıştıracaktı. Artık Maria'yı iş konusunda oldukça iyi tanıyordu. Nate ve Maria, söz konusu iş olduğunda birbirlerine ayrılamaz şekilde benziyordu.

  Karısının saç tutamını kulağının arkasında sıkıştırırken onun makyajlı yüzüne baktı. Resmi bir görüşme olduğu için Maria kaldıkları handa sabah erkenden kalkıp hazırlanmıştı. İlk izlenim olarak ne kadar iyi görünürse o kadar karşı taraf üzerinde kontrol sağlardı. Resmi elbisesini giyip saçlarını sıkı bir topuz yapması da ciddiyetini belli ediyordu. Nate onun bu halini seyretmeye doyamamıştı.

Bıçağın Ucundaki KontesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin