87. Bölüm

487 63 10
                                    

  Sonraki iki gün, Nate eve dönmedi.

  Aklındaki sonu gelmez düşüncelerle boğuşan Maria ise onun yokluğunda kendiyle baş başa kalmıştı. Kafasında kurduğu senaryolar onu çıldırtacak cinstendi. Düşünmekten çektiği baş ağrısı katlanarak artmıştı.

  Eğer yanında olsaydı... Yanında olsaydı ve ona sorabilseydi... Kontrolsüzce elindeki pudrayı sıktı. Hayır, bu neyi değiştirecekti ki? Yanında olması hiçbir şeyi değiştirmeyecek, aksine canını daha fazla acıtacaktı. Ona soracağı tüm sorulara alacağı cevap belliydi. Artık Nate'i aklından çıkarmak zorundaydı. Odaklanması gereken daha önemli şeyler vardı.

  Bugün Azize Lily'in yardım etkinliği gerçekleşecekti. Merkez kilisede soylular için yapılacak olan bir etkinlikti. Müzayede salonu gibi etkinliğe değerli bir parça bağışlamaları gerekiyordu. Bir eşya, saat mücevher, hatta elbise bile olabilirdi. Bu eşyalar açık arttırma ile satılacak ve elde edilen gelir kiliseye bağışlanacaktı. Maria açık arttırmaya çeyizindeki mücevherlerden biriyle katılmayı planlıyordu.

  Yardım etkinliğine katıldığı an, kiliseye olan desteğini ilan ettiği an olacaktı. Soylular arasında Maria Firansoa adıyla konuşulacaktı. Ange işaretine ulaşıp soylu hizip toplantılarına katılabilmek için gereken tüm şartlara sahip olmak üzereydi. Çok az kalmıştı.

  "Ashia, şalımı getir."

  Şal Anglian dinini temsil eden koyu kırmızı rengindeydi. Maria, kıyafetlerine ufak detaylar eklemeyi seven bir kadındı. Bu detaylar yüksek sosyetede çokça konuşuluyordu. Ashia şalı omuzlarına bırakırken kumaşın soğukluğu Maria'nın içini titretmişti.

  Ellerini birleştirip bir adım geri çekilen Ashia, gülümseyerek efendisine bakıyordu. "Kontes, her seferinde nasıl bu kadar iyi gözükmeyi başarıyorsunuz?" diye mırıldandı hayranlık duyarken.

  Maria bu gereksiz iltifata aldırmayarak hizmetçinin ellerine baktı. Manşetlerini sonuna kadar çekmiş, okçu işaretini kapıyordu. Birkaç saniye boyunca manşetlerine bakan Maria gözlerini bileklerinden çekip genç kızın gözlerine dikti. "Bugün benimle yalnızca sen geliyorsun."

  "Onur duyarım efendim."

  Hediyeyi tuvalet aynasının önünden alıp hizmetçinin kollarına bıraktı. Gitmek için hazırdı. Saçlarını sıkıca toplamış ve içine zehirli iğnelerini saklamıştı. Kıyafetinin içindeyse birkaç hançer ve bıçak bulunuyordu. İçine sakladığı şeylere rağmen kıyafeti oldukça rahattı. Kendini savunmak için yeterli bir hazırlıktı. "Bu parça kiliseye bağışlanacak. Hazır olduğumuza göre çıkabiliriz. Seyise haber ver."

  "Hemen hallediyorum."

  Lafını ikiletmeden tüm emirlerini yerine getiriyordu. Hiçbir zaman bir şeyi ikinciye açıklaması gerekmemişti. Okçu işaretini görmezden gelirse Ashia gerçekten de iyi bir hizmetçiydi. Okçu işaretini görmezden gelirse... Ne yazık ki bu görmezden gelemeyeceği bir detaydı.

  Hazırlıklar tamamlandığında Maria geç olmadan malikaneden çıkıp araca bindi. Ashia da onunla aynı yere oturmuştu. Vakit geldiğinde seyis atları yürütmeye başladı. Çok geçmeden araba hızlandı ve malikaneden hızla uzaklaştı. Böylece Başkentteki Merkez Kiliseye yolculuk başlamıştı.

  Merkez kilise edilen tüm duaların merkeziydi. Yüce Parat, Azize Lily ve yüksek seviyeli din adamlarının hepsi orada yaşardı. Halkın yaklaşamayacağı bir bölgedeydi. Güya halk için var olan kilise, halktan en uzak bölgeye kurulmuştu. Ziyaretçi olarak davet edilen kişilerse yalnızca zengin kimseler ve soylular olurdu. Neredeyse İmparatorluk sarayı kadar gösterişli binası, devada kulesi, çanı ve beyaz surlarıyla birlikte Maria'nın aklında yer edinmişti. O korkunç yeri asla unutamazdı.

Bıçağın Ucundaki KontesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin