45. Bölüm

719 95 43
                                    

  Uzun ve yorucu bir gündü. At arabasından inip malikaneye doğru yürürken ölü gibiydi. Frusane ve Ashia ellerindeki tatlı paketleriyle gülümseyerek peşinden geliyorlardı. O sırada Maria yorgunluktan düşüp bayılmak üzereydi. İnsanlara laf anlatmaya çalışmaktan boğazı ağrımıştı. Laftan anlamayanlar, küstahlık yapanlar, Kontes olduğunu anlamadan kovmaya çalışanlar, yalvaranlar, eteklerine yapışanlar... O kadar sinir bozucuydu ki bir an bu işi güvenilir hizmetçilerden birine bırakıp kenara çekilmeyi bile düşünmüştü.

  Bugün sekiz işletmeyi birden ziyaret etmişti. Gururlu bir tabloydu ama Maria yine de geriden geldiğini düşünüyordu. Burada yalnızca dokuz gün kadar daha kalacaklardı. Bunun da çoğu Boham'a gidecekleri yolculuk için hazırlık yapmakla geçecekti. Boham, Başkente çok uzak bir bölgeydi. Yapacakları yolculuk bir haftadan fazla bile sürebilirdi. Bu yüzden hazırlık yapması zor olacaktı. Hem yolculuk hazırlığı yapmak hem de Başkent işletmelerini iş yapar hale getirmek zorundaydı. Tüm bu karmaşayı dokuz gün içerisinde çözmesi gerekiyordu.

  "Leydim, izninizle banyoyu hazırlayacağım." diyen Ashia, efendisinin yorgunluğunu almak için bildiği en iyi yöntemi teklif etti.

  Maria için bu teklif oldukça cazipti. Akşam yemeğinden önce rahatlamak iyi olacaktı. Onay vererek "Önden gidebilirsin." dedi.

  Bugünkü işleri bitmiş değildi. Akşam Dala'nın gelmesi gerekiyordu. Bu kalede Dala ile buluşacağı bir yer belirlemek zordu. Firansoa Bölgesindeki gibi hizmetçiler ve şövalyeler için ayrı bina yoktu. Yani kale normalden fazla kalabalıktı. Eğer bu kalabalıkta astıyla buluşmaya çalışırsa yakalanmaları işten bile olmazdı. Gözlemlerine dayanarak şimdiye dek kayda değer tek bir buluşma noktası vardı, o da seraydı. Buzlu camlar, her yanı saran sarmaşıklar ve tropik ağaçlar ile adeta gizli buluşmalar için yapılmıştı. Tek sorun gecenin bir vakti kaleden kimse görmeden çıkmaktı.

  Banyoda biraz vakit geçirdikten sonra akşam yemeği vakti gelmişti. Yemek yemek istemiyordu, yemekten çok uyumaya ihtiyacı vardı. Yine de akşam yemeğini atlamak soylular için kabalık anlamına geliyordu. Hasta olmadığı sürece kafasına göre yemek istemediğini söyleyip geçiştiremezdi.

  Masaya geçtiğinde hizmetçiler el çabukluğuyla masadaki tabakları doldurmuşlardı. Maria, içeri girdiğinde çoktan masada oturuyor olan Nate'e selam verdiğinde kocasının her zamankinden daha yorgun ve dalgın göründüğünü fark etti. Saçları dağılmıştı ve yüzünün rengi solmuştu. Konuşmaya bile mecali yok gibiydi. Bütün gün hiç dinlenmeden çalıştığı belli oluyordu.

  Sakin bir akşam yemeğinden sonra Nate Maria'nın dudaklarına küçük bir öpücük verip yeniden çalışma odasına gitti. Gece geç saatlere kadar dönmeyeceğini söylemişti. Maria onun bu kadar fazla çalışması konusunda endişeleniyordu. Gerçekten bir Kont'un bu kadar işi olması normal miydi? Cahil değildi, bu kadar çalışmanın normalden fazla olduğunu anlayacak kadar siyaset biliyordu.

  Yine de Nate'in ayrılması işine gelmişti çünkü gecenin bir vakti Dala ile buluşmak için onun gözlerinden kaçmak zorunda kalmamıştı. Vakit geldiğinde üstüne geceliğini geçirir, yanına bir kitap alır ve seraya çıkardı. Eğer biri onu görürse uyku tutmadığını, kitap okumak için serin ve güzel bir yer aradığını söylerdi. Ne de olsa Kont dışında kimse Kontes'i sorgulama cüreti gösteremezdi.

  Yatağına uzanıp elindeki not defterini doldurmaya başladı. Bugün gezdiği dükkanlar hakkında tuttuğu bir rapordu. Bu işletmelere yaptığı ilk ziyaret olduğundan her şeyi ayrıntılı yazmalıydı. İlk ziyaretin amacı çürük elmaları temizlemek ve kısa dönem planlamayı kalan işçilere açıklamaktı. Bu zamana kadar amaca uygun hareket etmişti. Bir sonraki ziyaretine kadar bu işletmelerin belli bir kalite seviyesinin üstüne çıkmasını bekleyecekti. Kâr - zarar stabil geldiğinde ise asıl planlarını hayata geçirmeyi düşünüyordu. Sonuçta sıradan bir işletme onun siyasi itibarını arttıramazdı. Konuşulmaya değer işler başarmak zorundaydı.

Bıçağın Ucundaki KontesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin