Bıçağın Ucundaki Kontes

16. Bölüm

  Nate'in söylediklerine içten içe gülmüştü. Eğer Nate olmasaydı ölse bile Ange İşareti almaya çalışmazdı. Ne yazık ki bu işareti almak planının bir parçası haline gelmişti ve şimdi nefret ettiği ünvanı almak için delicesine çabalıyordu.

  "Kocam benim hakkımda böyle düşündüğünde daha fazla çalışasım geliyor." dedi muzipçe. Bir yandan inatla arkasından çekilmeyen Kont yüzünden kalbine engel olmaya çalışıyordu.

  "Ama doğru." dedi kulağına doğru. "Karım her konuda çok becerikli. En yüksek ünvanı hak ediyor."

  Soylu bir kadının alabileceği en yüksek ünvan Agne Ünvanı idi. Maria için onur değil, katillerle imzaladığı bir anlaşmadan farksızdı. "Ünvanları önemsemiyorum. Kocam beni desteklediği sürece başka bir saygınlığa ihtiyacım yok." diyerek gülümsedi. Yalan söylemekte çok iyiydi. Fazla iyi...

  Kont ise "Öyle mi?" diyerek öne eğildi ve dudaklarını daha fazla yaklaştırdı. Çalışırken attığı kaçamak bakışlar boşuna değildi. Maria, çırpınan kalbini sakinleştirmeye çalışırken bunu net bir şekilde anlamıştı. Kocası oyun oynamaktan hoşlanıyordu. Yine de ona karşı çıkamazdı çünkü oyunu en başında başlatan oydu.

  Derin bir nefes alan Maria, role girmeye hazırdı. Oynamak istiyorsa geri duracak değildi, o da oynacaktı. Başını sola döndürdü ve vücudunu kulağına eğilen Nate'e çevirdi. "Öyle." dedi gözlerini gözlerine dikerek. Bu hareketiyle birlikte yüzlerinin arasında yalnızca birkaç santim kalmıştı. Oldukça tehlikeli bir mesafeydi.

  Kocasının gözbebeğinin büyüdüğünü ve sertçe yutkunduğunu gördü. Maria bu bakışı iyi tanıyordu. Tam olarak özel bir şeyler yapmaya başlamalarından bir saniye önceki bakıştı.

  Gözlerini kısıp yüzüne çarpan sıcak nefese odaklandı. Biraz sonra dudakları arasındaki mesafenin kapanacağını düşünüyordu. Kalbinin çırpındığını hisseden Maria, tanıdık hisle birlikte gözlerini kapattı. Bu his her ne ise tüm vücudunda karıncaların dolaşmasına sebep oluyordu. Öyle bir histi ki yirmi beş yıllık hayatında yalnızca bir adama karşı böyle hissetmişti. İçten içe dudaklarının eğilip birleşmesini ve onu hissetmeyi istiyordu. Maria içinde yükselen hislerin bu boyuta taşınmasını şaşkınlıkla izledi.

  Ondan yayılan sıcaklıkla ve beklentiyle kendinden geçmişken Nate birdenbire doğruldu ve Maria'dan uzaklaştı. Nate'in uzaklaşmasıyla yüzüne çarpan soğuk hava, adeta tokat etkisi yaratmıştı.

  Maria gözlerini açtı neler olduğunu anlamayarak kocasına baktı. Beklediği öpücük gelmediği gibi beklentiye giren bedeni ne yapacağını şaşırmıştı. En başta yakınlaşan kişi Nate idi. Şimdi hiçbir şey olmamış gibi rahat bir ifadeyle kendini geri geçmişti. Bu resmen hileydi...

  "Demek ki eşim her şeyi özenle hallediyor. Kendi gözlerimle gördüğüme göre artık çalışmaya devam edebiliriz. Kolay gelsin karıcığım."

  Oyuna geldiğini anladığında çok geçti. Nate gülümsemesini bozmadan sinir bozucu bir rahatlıkla masasına geçip oturdu. Maria böyle bir oyuna nasıl geldiğini anlayamıyordu. Hisler o kadar gerçekçiydi ki...

  Yutkunarak "Sana da kolay gelsin kocacığım." dedi. Sesi adeta içine kaçmıştı. İlk kez böyle bir reddedilme yaşayan Maria önüne dönerek yaşadığı ters köşeyi sindirmeye çalıştı.

  En başından beri bu bir oyundu. Başlatan Maria'ydı ve kocası da devam ettirmişti. Her seferinde sonu bedenlerinin kavuşmasıyla bitiyordu. Sonuç olarak birbirlerinin gerçek düşünlerini asla bilmeyerek birlikte oluyorlardı. İkisi de oyun olduğunun farkındaydı. İkisi de birbirinin rol yaptığını biliyordu. Yine de bunu asla dillendirmeyerek birbirlerine karşı kullanıyorlardı. Bu zamana kadar oyunun kazananı çıkmamıştı.