Bıçağın Ucundaki Kontes

108. Bölüm

  Her şey çok aniydi. Birdenbire gerçekleşen infaz yüzünden herkes şoka uğramıştı. Larea'nın mahkemesi uzun süredir gizli tutuluyordu çünkü çok büyük bir meseleydi. Hem Dükalığın siyasi denge için önemi büyüktü, hem de savaş gerginliğinin ortasındalardı. İmparator soruşturmayı çok gizli yürütmüştü. Bu sebeple idam günü geldiğinde kimse bunu beklemiyordu. Tüm soylular Başkent'e akın etmişlerdi. Zenginliğin temsili, elmasların sahibi Larea Dükalığı... Cesetleri meydanda sallanıyordu. Halktan insanlar canları sıkıldıkça ellerine ne geçerse fırlatıyorlardı. Soylular Dük Larea ve oğullarının tanınmayacak haldeki cesetlerini gördüklerinde bembeyaz kesiliyorlardı. Nasıl... Böyle bir şey nasıl olmuştu? İmparatorluk Vekili, üç büyük Dükalıktan birinin sahibi, Kuzey'in yöneticisi, elmas madenlerinin mirasçısı Dük Larea nasıl böyle bir sonla karşı karşıya kalmıştı?

  Bu sorular cevapsız kalmadı. Aynı gün içerisinde İmparator tüm kanıtların bir kopyasını halka açık gazetede yayımladı. Larea'nın bulaştığı tüm pislikler ifşa edilmişti. Hepsi kanıtlarıyla birlikte sunulmuştu. Bu kanıtlara bakan soyluların diyebilecekleri bir şey yoktu. Dosyaları Baş Aristokrat hanenin bile kesinkes idamına sebep olacak kadar kabarıktı.

  Tüm bunların ortasında Barles Larea, Larea'nın başına geçen gayrimeşru çocuk, bir yıldız gibi parlıyordu. Halkın gözünde kendi babasını ve abilerini ifşa edecek kadar yürekliydi. Sonuçta eğer Barles Larea olmasa bu pis insanlar suç işlemeye devam edeceklerdi. Onun fedakarlığı, ailesi olmasına rağmen yapılanı ifşa edip adaletin yolundan yürümesi... Hepsi palavraydı. Barles Larea adaletin elçisi olmak değil sadece çocukluğundan beri ona işkence eden kişileri öldürmek ve ellerindeki her şeyi almak istemişti. Eğer Maria ona kanıtları vermeseydi suikastçi tutar, bir yolunu bulup yine hepsini öldürtürdü. Adalet değil, intikama susamıştı.

  'Sevgili Kontes Firansoa,

  Yeni Dük Larea olarak sizinle buluşma talep ediyorum. Lütfen teklifimi değerlendirin. Olumlu cevaplarınız için şimdiden teşekkür ederim.

  Dük Barles Larea.'

  Barles'ten aldığı onlarca mektuptan biriydi. Kağıdı ateşte yakarken cevap yazmayı düşünmüyordu bile. Barles'i yeteri kadar kullanmıştı. Larea yok olduğuna göre artık onunla işi yoktu. İntikamının sonuna ulaşmasına az kalmıştı. Yakında Barles'in ulaşamayacağı bir yere gidecek ve ölene dek intikamının ateşiyle kavrulurken kimseyle muhatap olmayacaktı. Barles bir daha yüzünü görmeyeceği insanlardan bir tanesiydi.

  Soylu Hizip acil durum toplantısı yapmıştı. Bu sefer toplantı olumluydu. Baş Aristokrat ailenin ölmesi Emperyalistler için bir nimet gibiydi. Tek sorun dengenin bozulmuş olmasıydı. İmparatorlukta emperyalistlerin çokluğu sebebiyle siyasi denge zaten altüsttü. Şimdi Aristokrasinin yok olma raddesine gelmesiyle daha da beter bir hale gelmişti. Bu durum Emperyalistlerin kendi içinde bölünmesine sebep olacaktı.

  "Ne kadar tuhaf değil mi? Düşmanları yok olduğu için birbirlerine düşman olmaktan korkuyorlar."

  Ashia, Kontes'in kendi kendine mırıldandığını duyunca ne diyeceğini bilememişti. Birkaç saniye sessiz kaldıktan sonra "Haklısınız Kontes." diye cevap verdi.

  Maria ancak o zaman kendi kendine konuştuğunun farkına vardı. "Beni boş ver, aklım son zamanlarda karışık." dedi elindeki iğneyi kumaşa batırırken.

  "Kont Firansoa için mi endişeleniyorsunuz?"

  Her ne kadar kabul etmek istemese de aklını kurcalayan en büyük sebep buydu. İmparator sandığından daha durgundu. Buna karşın sınır bölgesinde barınan askerler ölüm kalım mücadelesi veriyorlardı. Savaş için yeterli gerilim oluşmamıştı ama askerleri geri çekmek için de durumlar müsait değildi. Bu sürüncemeli durum Nate'i ve emrindeki askerleri yıpratıyordu. Belki baharda olsalar bu kadar sıkıntı yaşanmazdı ama sorun kış olmasıydı ve bir şaka gibi son yılların en sert kışını geçiriyorlardı. Hava gittikçe daha çok soğuyor, erimeyen karların üstüne yağdıkça yağıyordu.