129. Bölüm (+18)

248 23 3
                                    

  *

  Zaman, bir sayacı takip eder gibi yavaş akıyordu. Görünmeyen büyük bir saat yüksek bir sesle saniyeleri sayıyor gibiydi. Ağırdı. Öyle ki dakikalar geçmek bilmiyordu. Geri sayım herkes için hiç olmadığı kadar can sıkıcıydı.

  Ormanda eli silahlı suikastçiler uzun süredir hazırladıkları ıssız bir mağarada toplanmışlardı. Lale Loncası dışarıdaki insanlarla temas kurmayan bir loncaydı. Aralarına insan almaz, dışarıya iş yapmazlardı. Buradaki herkes Dustaen Karşıtları yıkıldığında hayatta kalan insanlar veya ölenlerin intikamını almak isteyen ailelerdi. Maria herkesi teker teker loncasında topladığında intikam uğruna yemin etmişlerdi. Tek amaçları Dustaen'i tahttan indirmekti. Bu uğurda canlarını bile vermeye hazırlardı.

  Maria, herkesin sandığından daha hazır olduğunu gördüğünde derin bir nefes verdi. Her şeye rağmen yine de rahatlayamıyordu. İsyan günü yaklaştıkça içindeki huzursuzluk ve endişe de artıyordu. Ne kadar hazırlıklı olduklarının hiçbir önemi yoktu. Hissettiği korku berbat ihtimaller serisini sürekli gözü önüne getiriyordu. İhtimaller tüm önlemlerine rağmen korkutucuydu.

  "Saldırmak için tüm hazırlıkların tamamlandığını mı söylüyorsunuz?" diyen Maria, teftiş için astlarının yanındaydı.

  Herkes sabırsız görünüyordu. İsyan çoktan bir kez ertelendiğinden sabırsız oluşları normaldi. İyi bile sabretmişlerdi. "Evet efendi Yane. Helnoraten Takipçileri'yle sürekli iletişim halindeyiz. Yeterli adamımız ve mühimmatımız var. Herkes ne yapması gerektiğini iyi biliyor. İsyana hazırız."

  Mikheas söylediklerinde ciddi görünüyordu. Astların gözleri alev alevdi. Kararlılıkları göz korkutucuydu. O gözlerde ölüm korkusu yoktu. Aksine intikam arzusu vardı. Bu arzu öylesine büyüktü ki ölüm ihtimalini akıllarına bile getirmiyorlardı.

  Maria bunun isyandan önce astlarına son seslenme fırsatı olduğunu biliyordu. Bu yüzden her şeyi netleştirmek istercesine "Plana uygun ilerleyeceğiz. Aklınızda bir soru kaldıysa çekinmeden sorun." dedi.

  Eliyle arkasındaki alayı gösteren Mikheas, tüfeğini yukarı doğrulttu. "Efendi Yane, bu plan bizim için pastanın üstündeki çilekten farksız. Plan hiç olmasa, sadece körü körüne saldırın deseniz bile kolayca tüm saraya diz çöktürürüz. Arkamdaki adamları görüyor musunuz?"

  Adamların gözleri sanki mümkünmüş gibi daha da alevlendi. Kendilerini efendilerine kanıtlamak istiyorlardı. Senelerdir hedefledikleri şeye kolayca ulaşabileceklerini göstermek istiyorlardı. Bunun için Helnoraten Takipçileri'ne bile ihtiyaçları yoktu. Maria'ysa farklı düşünüyordu.

  "Size sonsuz kez güveniyorum. Yine de... Tek bir kayıp bile veremem. Beni anlıyor musunuz?"

  Buradaki insanların hepsi onun zor zamanında yanında olmuştu. Bu loncayı beraber kurmuşlardı. Paravan olarak ticareti çeken, loncayı Başkent'in ileri gelenlerinden yapan, isyan için seneler boyu durmadan çalışan, soyluların ayağını kaydırmak için araştırmalar yapan ve daha nice şeylerde destek olan astları sayesinde bu kadar ileri gidebilmişti. Tek birini bile yitirmeyi göze alamıyordu, alamazdı. Her şeyini kaybettiği anda bile hayatında olan bu insanları kaybetmeye katlanamazdı.

  Nate, Maria'nın arkasından yaklaştı ve nazikçe beline dokundu. O esnada Maria refleksle arkasını döndü. Nate'i fark ettiğinde yüz ifadesi belirgin şekilde rahatlamıştı. Nate ona gülümsedi ve başını astlara çevirdi. Mühimmatları kuşanmış şekilde dikilen Lale Loncası astlarını gördüğünde isyan artık bir taslak olmaktan çıkmıştı. Kalabalığa doğru ciddiyetle bakan adam konuşmaya başladı. "Yüzdük yüzdük kuyruğuna geldik. Birbirlerimizden habersiz olsak da senelerdir aynı amaç uğruna savaşıyoruz. Bu planın her adımında ayrı ayrı emeğimiz var. Birbirimize güvenip sırt sırta verdik. Bu da artık hepimizin birbirimize bir aile kadar yakın olduğunu gösterir. Ve ben, ailemden kimsenin zarar görmesini istemiyorum. Karım haklı. Bu yüzden bu planı yaptık. Kimsenin kanının tek damlasını bile yerde görmek istemiyorum."

Bıçağın Ucundaki KontesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin