95. Bölüm

442 49 25
                                    

  "Ne?"

  Maria çoktan kararını vermişti. Onun anlamayıp anlamaması çok önemli değildi. "Ne anladıysan o."

  Azteria şaşkınlıktan açılan ağzını hâlâ kapatamamıştı. Maria'nın böyle bir şey söyleyeceğini kırk yıl düşünse aklına getiremezdi. İşin kötü tarafı Maria'nın asla boş konuşmadığının farkında oluşuydu. Eğer yapacağını söylüyorsa yapardı. Kimseye de ne yapacağını sormazdı. Şu an olduğu gibi...

  Barles'in kafası hiç olmadığı kadar karışmıştı. "Bu da ne demek oluyor? Maria, gerçekten anlamıyorum. Beni nasıl Dük yapacaksın?"

  Arkasını dönen Maria onu umursamadan koltuğa geçip oturdu. Bacaklarını üst üste atarken elbisesinin eteğinin toplanmasını umursamamıştı. "Nasıl mı? Zaten seni kendi haline bıraksam da Dük olacaksın. Ailendeki herkesi öldürmeyi planlamıyor muydun?"

  Barles bir şey diyemedi çünkü haklıydı. Dük olmasının tek yolu kan bağı olan herkesten kurtulmaktı. Amacı uğruna bunu yapmaya niyetliydi. Zaten ailesiyle arasında biraz bile sevgi bağı bulunmuyordu. Aksine birbirlerinin düşmanıydılar.

  Maria onun sesini çıkarmadığını görünce konuşmasına devam etti. "Gizlice babanın uyuşturucu depolarından örnek mal çalmadın mı? Abilerinin işlettiği kaçak demir madenlerini araştırmadın mı?"

  "Evet, doğru ama hiçbirini kanıtlayamadım." dedi dürüstçe. Bunun için oldukça fazla çaba harcadığı belliydi. Uyuşturucu deposunu soyarken Dala'nın radarına yakalandığının farkında bile değildi.

  "Senin aksine ben hepsini kanıtladım. Eğer bana inanıyorsan, Dördüncü Vishold caddesi, eski postane önü. Sana gereken kanıtı getirmeleri için arkadaşlarımı yollayacağım. İki gün sonra öğlen vakti hazır ol."

  Oraya tam vaktinde gideceğinden emindi. Barles böyle bir adamdı. Eğer ona bir şeyler elde edebileceğini düşündürürse istediğini yaptırabilirdi. Bu defa Maria, Larea'dan sonsuza dek kurtulmak için onu kullanmayı planlıyordu. Bu uzun süredir düşündüğü bir plandı. Şimdi sinirleri en bozuk halindeyken uygulamaya koyuyordu.

  Koltuktan kalkıp Barles'in yanından geçip gitti ve kapıya doğru ilerledi. Barles donup kaldığı için onu takip etmeyi akıl bile edememişti. Öylece odanın ortasında dikiliyordu.

  Azteria onun kapıya ilerlediğini görünce kapının kilidini açtı. Maria'yla birlikte dışarı çıkarken hızlı adımlarla onu takip ediyordu. Barles'i arkalarında bırakıp koridorda ilerlemeye başladılar.

  "Maria, bunu neden yaptın?" diye soran Azteria meraklıydı. Onun Barles gibilerden nefret ettiğini biliyordu. Yine de ona yardım edeceğini ilan etmişti. Bunu neden yaptığını bilmek istiyordu.

  "Çünkü artık şerefsiz Larea'lara katlanamıyorum."

  Safi bir nefretti. En başından beri en nefret ettiği soylulardan biri Larea ailesiydi. Dük Larea korkunç bir sapıktı. Çocuklarının da ondan bir farkı yoktu. İşkence ettiği kölelerden biri olarak doğan Barles'e korkunç bir çocukluk yaşatmıştı. Onların işkence, tecavüz, öldürme suçlarını toplayıp bir kağıda yazmaya kalksa Saraydan Firansoa konutuna yol olurdu. Maria onlardan nefret ediyordu ama nefretinin asıl kaynağı bunlar değildi.

  On beş sene önce, Larea Dükalığı diye bir yer yoktu. Bu Dükalık yıkılan Nortelbat'ın yerine kurulmuştu. Eskiden Markilik olan Larea, Maria'nın tek ailesinin kanı üzerine kurulmuş bir Dükalıktı. Onlardan nefret etmesinin esas sebebi buydu. 'Dük' isminin ne kadar ağır olabileceğini hepsine gösterecekti. Maria, onları yerlerde süründüreceğine yemin etmişti.

Bıçağın Ucundaki KontesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin