127. Bölüm

261 26 8
                                    

  *

  "Ne düşünüyorsun Nate?" diye sordu arabaya bindiklerinin ilk saniyesinde.

  Nate koltuğa oturdu ve rahatlamak istercesine arkasına yaslandı. Balonun odak noktası olduklarından bütün gece ayakta dikilmişlerdi. Balo bitene kadar Azteria'nın yanından ayrılmamışlardı. Yorgunluk ve stres üstlerine bir karabasan gibi çöküyordu.

  "Ne düşündüğümü biliyorsun."

  Maria sıkıntıyla öne eğildi. Karnı şişmişti ve elbisenin ipleri korkunç bir şekilde sıkıştırıyordu. Arabaya binip oturduğunda elbise daha da daraldı. Elini atıp düğümlerden birkaç tanesini çözerken "Bunun için bir toplantı yapmamız gerekiyor." diye cevapladı.

  Onun ipleri çözdüğünü gören Nate'in dikkati anında dağılmıştı. "Ne yapıyorsun?"

  "Nefes almaya çalışıyorum."

  Evet, o sıkı düğümlerin ne kadar boğucu olduğunu biliyordu. Onları gevşetmek istemesi tuhaf değildi. Sadece... Nate bu görüntü karşısında etkilenmeden edememişti.

  Maria onun derinleşen bakışlarını fark ettiğinde kaşlarını çattı. "Biraz önce cehennemin içinden çıktık ve sen orada oturmuş beni mi kesiyorsun?" diye sorarken inanamıyormuş gibiydi.

  Nate libidosunu saklama gereği duymadı. Ona dokunmayalı aylar olmuştu. Bu zamanın koskoca iki ayı sınır bölgesinde geçmişti. Bu kadar dayanması bile mucizeydi. Eğer duygularını kontrol edemeyen bir adam olsaydı onu ilk gördüğü anda üstüne atlardı. "Sadece şu an değil, ben hep seni kesiyorum." dedi sıradan bir şeymiş gibi.

  "Nate." diye seslenen Maria, sıkıntıyla nefes verdi. Durumun ciddiyetini anlamasını sağlamak için direkt olarak konuya girdi. "Bu adamın bir planı var."

  Şaşırtıcı değildi çünkü Nate Dustaen'in kafasının çalışma şeklini anlıyordu. Yıllarca onun yanında çalışmış, sağ kolu olarak görev almıştı. İmparator'u herkesten daha iyi tanıyordu. "Onun hep bir planı vardır. Bu bir sürpriz değil Maria."

  "Öyle değil. Farklı bir şeyler seziyorum."

  "Seni ilgi çekici bulduğu için sana yüklendi. Bunun beni ne kadar çıldırttığını görmeyi seviyor. Bu yüzden ablanın meselesini açtı. Senin isyan planı yaptığını düşündüğünden değil. Tek istediği beni kışkırtmaktı. Altındakilerle eğlenmeyi seven bir psikopat."

  Defalarca kez onun ithamlarıyla mücadele eden Nate için şaşırtıcı değildi. Dustaen fazla sinsi bir adamdı. Zaten bu sayede kardeşini öldürüp tahtı ele geçirebilmişti. İmparatorluk halkıyla kedinin fareyle oynadığı gibi oynuyordu.

  Maria her şeye rağmen içindeki huzursuzluğa engel olamıyordu. Aklından geçen ihtimallerle beraber eteğini sıktı. "Öyle olsa bile söyledikleri boş değildi. Tepkimi ölçmek istedi. Ne düşündüğümü öğrenmek istedi."

  "Ve sen de mükemmel şekilde idare ettin."

  Haksız sayılmazdı. Maria kusursuz bir yalancıydı. Ne kadar sinsi olursa olsun İmparator'un ondan şüphelenmek için bir sebebi yoktu. En azından, buna inanmak istiyordu.

  "Maria, artık sona yaklaştık." diyen Nate, oturduğu yerde uzanıp kadının elini tuttu. "Azteria ve Lily için endişelendiğinin farkındayım. Haksız değilsin mesele çok çirkin bir noktaya gidiyor ama bunca zaman bunun için çalışmadık mı?"

  Sorun bu değildi. Maria en başından beri isyan planına karşı tereddüt duymuyordu. Hiçbir zaman korkusu olmamıştı. On beş yaşında genç bir kızken de, yirmi dördündeki bir hanımefendiyken de. Sadece... "Artık kaybedecek bir şeyim var."

Bıçağın Ucundaki KontesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin