68. Bölüm [+18]

1.2K 72 30
                                    

  *

  Akşama doğru rüzgar döndü. Rotaları rüzgaraltı oldu ve sallantılar başladı. Küçüklü büyüklü dalgalar gemiyi sarsıyordu. Rüzgaraltında oldukları için en ufak dalga hareketini bile hissediyorlardı.

  Sallana sallana geçirdikleri akşam yemeğinden sonra hava kararmıştı. Kırmızı bulutların ortaya çıkmasıyla birlikte çiselen yağmur güverteyi ıslatıyordu. Hava sıcak olsa da rüzgar sertti. Daha fazla güvertede durmaları mümkün değildi.

  Bir başkası olsa bu sallantılardan korkardı ama Nate ve Maria, daha önce gemi yolculuğu yapmışlardı. Diana çok büyük bir gemiydi ve Kaptan Teenad tecrübeliydi. Bu sebeple dalgalardan korkmuyorlardı.

  Yardımcı kaptan Olas, güverteden aşağı inip odalarına gitmek isteyen Kont ve Kontes'e seslendi. "Efendim, lütfen odanızdan çıkmayın ve savrulan eşyalara dikkat edin. Büyük dalgalar sarsıcı olabilir, endişelenmenize gerek yok. Bir problem olursa lütfen zili çalın."

  Nate, Maria'nın belinden tutarken "Size güveniyoruz yardımcı kaptan Olas. Odamızda olacağız." diye cevap verdi. Hemen ardından dikkatlice aşağı kata giden merdivenlere yönelmişti. Yardımcı kaptan Olas ise koşturarak mürettebata emir vermeye gitti. Dalgalarla baş etmek istiyorlarsa herkes sıkı çalışmalıydı. Zor bir gece olacaktı.

  Maria, kamaranın gündüzden farklı olarak kapkaranlık olduğunu fark etmişti. Hem gece olduğu için karanlıktı, hem de gaz lambaları yoktu. Yolunu bulmak için Nate'e tutunmaktan başka çaresi kalmamıştı. Gemi çılgınlar gibi sallanırken tutunabildiği tek destek noktası oydu.

  Yavaş adımlar atarken Nate onun belini sıkı sıkı tutuyordu. Aniden koridor aydınlandı ve hemen ardından pencereler gök gürültüsü sebebiyle titremeye başladı. Fırtına tam tepelerindeydi. Küçük bir fırtına da değildi, kasırgaydı. Öyle ki birbirlerine tutunmasalar şu an çoktan yere kapaklanmışlardı.

  "Maria, korkmuyorsun değil mi?"

  Yalnızca emin olmak için soruyordu. Yoksa karısının vücudu en ufak bir korku belirtisi bile göstermemişti.

  Maria kendinden emin bir şekilde "Hayır." diye cevap verdi. Bir yandan kapının kulpunu arıyordu. Zifiri karanlık yüzünden hiçbir şeyi seçemiyordu.

  Nate bir elini öne atıp tek seferde kulpu buldu ve kapıyı açtı. Kapıyı açtığında pencereden sızan ışık az da olsa gözlerini rahatlatmıştı. En azından artık eşyaları seçebiliyorlardı. İçeri girdiklerinde birkaç eşyanın yerlere döküldüğünü gördüler. Berjerler devrilmişti ve üstlerine koydukları kıyafetler de yere saçılmıştı.

  "Gaz lambası yakmamız sakıncalı olur." diye mırıldanan Maria, bir yandan gözlerini karanlığa alıştırmaya çalışıyordu. Gaz lambasının devrilip yangın çıkarma riski vardı. Eğer yangın çıkarsa ve kısa sürede kontrol altına alınamazsa istisnasız hepsi ölürdü. Bu riski göze almamak en iyisiydi.

  Nate, "Haklısın. Karanlıkta durmak zorundayız." diye fısıldadı. Bir yandan hâlâ belini tutuyordu. Dalgalar her gemiye vurduğunda Maria onun parmaklarının uçlarını boşluğunda hissedebiliyordu.

  Dışarıdan mürettebatın bağırışlarını duyabiliyorlardı. Söyledikleri anlaşılmıyordu ama canla başla çalıştıkları kesindi. Fırtına dinene dek dinlenmeden böyle çalışacaklardı. Onlar için üzücüydü ama işleri buydu. Denizcilik zor bir işti. Herkes kolay kolay yapamazdı.

  Bir şimşek daha çaktığında Maria bu defa irkildi çünkü ses çok yakından gelmişti. Gemi hem dalgalardan hem de gök gürültüsünden titriyordu. Biraz korkunç olduğunu kabul etmeliydi. Daha önce bu kadar büyük bir fırtınaya hiç yakalanmamıştı. Adeta dalgalar yüzünden ayakta zor duruyordu.

Bıçağın Ucundaki KontesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin