Bıçağın Ucundaki Kontes

10. Bölüm

  Ertesi günü odasına kapanarak geçirdi. Artık herkes Kontes'in rutinini anlamıştı, odasına bir kez kapandığında içeri kimse giremiyordu. Hatta hizmetçiler korkularından kapıyı bile çalamıyorlardı. Maria ise bunun getirdiği rahatlıkla akşam yemeğine kadar bir şamdan ile kılıç antrenmanı yapıyordu. Bu onun vazgeçemediği alışkanlığıydı.

  Başkenti bir dedikodu furyası vurmuştu. Hakkında kötü söylentiler olan Kontes Firansoa'nın bir leydiyi Veliaht Prenses adaylığından attırdığı yönündeydi dedikodular. Bu inanması güç hikaye tüm başkente yayılmıştı. Maria, hakkında olumsuz söylentilerin çıkmasına hiç şaşırmamıştı. Sosyete dünyası her zamanki gibi Boham Düklüğüyle bağladığı işi değil, birinin kısmetini kapaması hakkında konuşuyordu. Tüm hayat amaçları zenginlik ve lüks içinde yaşamak ve var olanı yemekten ibaret olan leydiler için ticaret de neydi zaten? Neyse ki Maria memnundu, reklamın iyisi kötüsü olmazdı.

  Kötü söylentiler elbette Firansoa Kontluğuna da ulaşmıştı. Hizmetçiler Kontes hakkında durmadan yeni bir hikaye anlatıyordu. Hiçbir hizmetçiyle yakınlık kurmayan ve kişisel hizmetçisi olarak atanan Larasha'yla bile tek kelam etmeyen biriydi. Kapalı kutuydu. Tabii, eğer ortada kapalı bir kutu varsa herkes içinde ne olduğu hakkında bir tahminde bulunurdu.

  Elindeki şamdanı artık terden tutamamaya başladığında nefes nefese kalmış bedenini yatağa bıraktı. Yorucu bir antrenmanın ardından kendini yatağına bıraktığında yaşadığını fark ediyordu. Tüm kasları sızım sızım sızlarken gitgide daha fazla geliştiğini hissedebiliyordu.

  Teri soğumaya başladığında banyoya gitme vaktinin geldiğini anlamıştı. Yatakta doğruldu, zili çaldı ve hizmetçisini çağırdı. Yattığı yerden zili sallarken bedeninin sızladığını hissedebiliyordu. Hemen banyoya girmesi ve kaslarını sıcak suyun içerisinde gevşetmesi gerekiyordu.

  Zili çalmaya devam ettikçe içeri giren kimse olmadı. Maria endişelenmeye başlamıştı, kaledeki tepkisizliği aşırıya kaçmış gibiydi. Gelen giden kimse olmadığına göre hizmetçiler onu önemsemiyorlar demekti. Artık ona olan saygısını yitirdilerse eğer amacından sapmış olurdu. Kaledeki nüfusunu korumalıydı ama kimse gelmediğine göre Maria, çoktan efendi konumundan düşmüş demekti.

  Kapıyı açıp dışarı çıktığında üst katın bomboş olduğunu gördü. Kimsenin gelmemesine şaşmamak gerekirdi. Normalde uzaklaşmaması gereken kişisel hizmetçisi bile ortalarda görünmüyordu.

  Arka odalardan birinden kapı açılma sesi duyuldu ve "Bir sorun mu var Kontes?" diye bir ses yükseldi arkasından. Bu kahyaydı. Elinde tuttuğu cep saati ve bir evrak parçası ile Maria'ya bakıyordu.

  Maria "Hizmetçi çağırdım ama bu katın bomboş olduğunu görüyorum. Yeteri kadar hizmetçimiz yok mu kahya?" diye sordu katı bir sesle.

  Kahya ise başını öne eğerek özür diledi. "Kontes, kişisel hizmetçiniz burada bulunması gerektiği halde görevini yerine getirmediği için değiştirilecek ve cezalandırılacak."

  "Senin ceza vermene gerek yok. Sadece bulunmasını ve bana getirilmesini sağla yeter."

  "Emredersiniz Kontes." dedi kahya mahcup bir ifadeyle. Efendisi, Maria henüz kaleye gelmeden önce 'Bana nasıl davranıyorsanız öyle davranacaksınız.' diye uyarmıştı. Buna rağmen ona yeteri özen gösterilmiyordu. Hizmetçiler yüzlerine katı bir suretle bakan ve emir vermek dışında bir şey söylemeyen Kontes'e hizmet etmek konusunda isteksizdi. Özellikle metres olmaya çalışanlar böyle davranıyorlardı. Larasha da onlardan biriydi.

  Maria odasına geri dönecekken uzaktan gelen bir ses duydu. Aynı sesi kahya da duymuş olacak ki adım atmayı keserek pencereye baktı çünkü sesler normal değildi. Bir kadın sesine benziyordu. "L-Lütfen! Biri görecek!"