52. Bölüm

729 91 26
                                    

  Nate "Arabayı hazırlatın." diyerek şövalyelerine emir verdi. Bu sırada hizmetçiler aceleyle dışarı kıyafetlerini hazırlıyorlardı. Her şey basitçe seçilmişti. Ne de olsa misafiri bekletmek kabalıktı, dışarı çıkmak için uzun uzun hazırlık yapamazlardı.

  Yavaşça ayağa kalkan Maria "İzninizle ben hazırlıkları kontrol etmeye gideyim." dedi. Ani gelen misafirden sonra şimdi de aniden dışarı çıkma planı yapmışlardı. Haliyle hiçbir şey hazır değildi. Ayarlamalar yapılırken hizmetçilerin başında durmalıydı.

  "Bu kadar acele etmenize gerek yok. Henüz saat erken."

  Lusaus bunu tamamen kibarlık namına söylüyordu. Yoksa kimse saatlerce birilerinin hazırlanmasını beklemek istemezdi. Bunun farkında olan Maria gülümseyerek "Elbette Lusaus. Merak etmeyin, telaş yapmadan çabucak hazırlanacağım." diye cevap verdi.

  Neyse ki hazırlanması uzun süren bir kadın değildi. Genelde en uzun süren şey iç kıyafetlerinin içine silah saklamak olurdu. Buna da artık yapa yapa alışmıştı. Marki'yi maksimum yarım saat kadar bekletecekti.

  Maria hızlı adımlarla yanlarından ayrıldı. O gittiğinde iki adam, Lusaus ve Nate karşılama salonunda yalnız kalmışlardı. Kapı ağzındaki şövalye dışında odada başka kimse yoktu.

  Nate "Richa." diye seslendiğinde şövalye, efendisinin söyleyeceklerine kulak kabarttı. "Çevrede kimsenin kalmadığına emin ol."

  Cevap vermeyen şövalye, başını eğdi ve kapı ağzından kayboldu. Akabinde duyma mesafesinde olan herkesi kontrol etmek üzere çevrede dolanmaya başladı. Konuşma bitene dek devriye gezmesi gerekiyordu. Firansoa konutunda sağır oda olduğu için buna ihtiyaç kalmazdı ama bu malikanede yüksek yalıtımlı bir oda bulunmadığı için bu görev şövalyelere düşüyordu.

  Richa'nın ayrıldığına emin olduğunda Lusaus siyah saçlarını eliyle geriye doğru taradı ve güldü. Buna karşın Nate hiç mutlu görünmüyordu. "Komik olduğunu mu düşünüyorsun?" dedi sinir olmuş bir şekilde.

  "Yüzünü görebilseydin sen de gülebilirdin." diyen Lusaus, sinir bozucu bir şekilde gülmeye devam ediyordu.

  "Neden karımın aklına tuhaf şeyler sokuyorsun? Bir dahakine davetlerini reddetmemi istemiyorsan doğru dur Lusaus."

  Sert mizacı her zamanki gibiydi. Gerçekten sinirlendiğinde ise bu halini mumla aratıyordu. Bunu bilen Lusaus biraz daha eğlenmek istedi. "Kötü mü oldu? Senin için gözü kapalı yalan söyledi. Böylece yengemin kocasını ne kadar sevdiğini öğrenmiş oldum."

  "O beni sevmiyor. Henüz... Aramızdaki ilişkiye daha fazla karışma. Yoksa gelecekte bir eşin olduğunda ona senin hakkındaki her şeyi anlatmamam için ayaklarıma kapanmak zorunda kalırsın."

  Nate'in hiç acıması yoktu. Şaka kaldıracak hali de öyle... Lusaus'a yaptığı tehdit boş değildi. Aksine bu tehdit en masum tehditiydi. Bu yüzden Lusaus, arkadaşının sabrını daha fazla sınamamaya karar verdi. İki elini kaldırdı ve "Tamam, teslimim. Dediğin gibi olsun." dedi pes ederek.

  Onun pes ettiğini gördüğünde derin bir nefes verdi. Nate, bu adamın oyunbazlığından nefret ediyordu. Özellikle de bu oyun Maria ile alakalı olduğunda daha fazla öfkelendiğini fark etti. Neyse ki karısı bu oyunu güzel idare etmişti. Tek temennisi onun bu sabah konuşulanları bir daha sormamasıydı.

  "Buraya ne bildirmek için geldin?"

  Lusaus onu asla boşu boşuna ziyaret etmezdi. Kontes ile tanışma tamamen bir bahaneydi. Gerekmedikçe mektup bile yollamayan bu adamın malikaneye apar topar gelmesi, bildirmesi gereken bir şey olduğunu gösteriyordu.

Bıçağın Ucundaki KontesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin