77. Bölüm

554 65 104
                                    

  Midesindeki her şey kontrolsüzce dışarı çıktı. Hıçkırıkları nefes almasını zorlaştırıyordu. Titreyen elleriyle lavaboyu tuttu. Parmak uçları mermeri sıkmaktan beyazlamıştı. Midesi durmadan kasılmaya devam ediyordu. Üstünü kirletmemek için tüm vücudunu lavaboya doğru eğdi.

  Yine yapmıştı. Birilerini öldürmek zorunda kalmıştı. Tereddüt etmeden canlarını almıştı. Geçmiş anıları ok gibi zihnine saplandı. Bunu kaç kere tekrarlaması gerekmişti? Kaç kere etin kesilirken çıkardığı gıcırtıyı hissetmişti? Akan kanın kokusu, yanık et ve kopan uzuvlar... Kaç ruhu sonsuz sessizliğe mahkum etmişti? Belki de gerçekten de lanetliydi. Maria, böyle anlarda annesinin haklı olduğunu düşünüyordu. Çevresindeki herkese ölümü getiren acımasız bir katildi. Bu lanet değil de neydi?

  Öğürtülerinin arasında su dolu kovayı önüne çekti ve soğuk suyu yüzüne çarparak ayılmaya çalıştı. Kusarken nefes alamıyordu. Soğuk suyu yüzüne çarpa çarpa midesindeki kasılmayı azalttı. Nefes almayı başardığında midesinden çıkardığı şeylerin kokusunu almamak için başını çevirdi. Hiçbir şey kan ve yanık insan eti kokusu kadar kötü olamazdı. Aklına geldikçe bedeni kontrolsüzce titriyordu. Elinden geldiğince düşünmemeye çalıştı.

  Başını çevirip yuvarlak küçük pencereye doğru baktı. Dışarıda tam bir kaos vardı. Şehirdeki herkes Doğu Sirdin kıyısındaki mağaralardan gelen patlama sesiyle uyanmıştı. Ne olduğunu anlamak için şehirdeki İmparatorluk askerleri keşif birliğini düzenliyordu. İnsanlar dışarıya çıkmıştı ve yükselen dumanlara bakarak olayı anlamaya çalışıyorlardı. Sokaklardaki uğultu ve karmaşa hanın banyosuna kadar ulaşıyordu.

  Muhtemelen herkes bu patlamayı denizcilerin ruhlarıyla bağdaştıracaktı. İmparator, ürettiği kalyonları öylece ifşa edecek değildi. Doğalgaz patlaması bahanesini uydurup olayı kapatacaktı. Cesetler ve kalyonlar yandığı için olay asla ortaya çıkmayacaktı. Herkes Doğu sualtı mağaralarının patlamasını paranormal bir olay olarak hatırlayacaktı.

  Maria hariç, gerçekleri bilen kimse olmayacaktı.

  Asind'i ve geri kalan İmparator astlarını nasıl öldürdüğünü bir tek o hatırlayacaktı. Korkunç bir insandı. Ellerine bulaşan kanın haddi hesabı yoktu. Bugüne kadar yaptığı tüm işlerde birilerinin kanı eline bulaşmıştı. Her seferinde ceset, ceset ve ceset... Daha kaç kişi daha öldürecekti? Bu cinayetler ne zaman sona erecekti? Öldürmeyi planladığı tüm o kişiler dünyadan silinip gittiğinde mi?

  Öldürmeyi planladığı kişiler... Aklına Nate geldiğinde Maria bir anda donup kaldı. Vakti geldiğinde yapması gereken şeyi hatırladı. İşi bittiğinde onu öldürmesi gerekiyordu. Her şeyi sonsuza dek bitirmek ve intikamını almak için onu da tıpkı bugün diğerlerine yaptığı gibi öldürmesi lazımdı. İçi titredi. Kalbine giren ağrı gözlerinin önünde bir silüetin belirmesine sebep oldu.

  Hançerini onun kalbine sapladığı, kan kokusunun Nate'in bağımlı olduğu kokusuyla karıştığı bir hayaldi. Mavi gözlerinin soluşunu, cildinin grileştiğini, bakmaya doyamadığı kaz ayaklarının çukurlaştığını, dokunmayı bırakamadığı bedeninin gevşeyip saldığını ve her yerin kana bulandığını göreceği o gün... Nate'in son anında gözlerinin içine bakıp şefkatle "Maria." diye sesleneceği o gün, acımasızca gözlerinin önünde canlandı.

  Yanaklarında bir ıslaklık hissettiğinde parmaklarıyla akan damlalara dokundu. Bu damlaların biraz önce yüzüne çarptığı soğuk su olduğuna inanmak istiyordu. Kalbini parçalarcasına saplanan ağrıyı görmezden gelmek, asla aklına getirmemek, hiçbir şey hissetmemek istiyordu.

  Görmezden gelmesi mümkün değildi. Bu anı bekliyormuş gibi yaşlar gözlerinden süzüldü. Bugüne kadar yaşadığı karmaşık duyguların, ikilemlerin sonu işte buydu. Onunla bir gelecek kurmak istiyordu, onu öldürmek istiyordu. Ona güveniyordu, en azılı düşmanı oydu. Kaybettiği şefkati onda buluyordu, en başta şefkati kaybetmesine sebep olan oydu. Ondan nefret ediyordu, onu tüm kalbiyle seviyordu.

Bıçağın Ucundaki KontesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin