110. Bölüm

480 66 104
                                    

  İki aylık esaretin sonunda Nate emrindeki şövalyelere tatil izni verdi. Sınır bölgesinden dönen herkes perişan haldeydi. Bilhassa Nate çok zayıflamıştı. Üstündeki ağır sorumluluk yüzünden yemek yiyememiş olmalıydı. Kaynaklar kısıtlıyken yemek yemek emrindeki askerlerine ihanet etmek gibi hissettiriyordu. Heybetli vücudu uzun süredir zor şartlarda mücadele ettiğini belli edercesine çökmüştü.

  Isındı, yemeğini yedi, temizlendi ve herkesle selamlaştı. İki ay boyunca yapmak için can attığı ne varsa hepsini yapmıştı. Tüm bunların yanında karısından bir an olsun ayrılmıyordu. Onu bırakmamaya yemin etmiş gibiydi. Sanki bu gece ayrılacaklarını hissetmiş gibi gözü hep Maria'nın üstündeydi. Claud'la bile doğru düzgün vakit geçirmemişti.

  "Kabustan uyanmış gibi hissediyorum." dedi yatakta uzanırken. Yorgunluk bir karanlık gibi üstüne çökmüştü. Aynı zamanda evde olmanın mutluluğunu yaşıyordu. Nasır tutmuş elleri, soğuktan vücudunda açılan yaralar, postalın içinde yapışmış ayakları ve çökmüş bedeni artık canını acıtmıyordu. Ellerinin arasında kadının parmakları varken evinde gibi hissediyordu. Evet, artık burası onun eviydi. Maria ise ailesiydi. Zırhının üstüne astığı mendil bunun kanıtıydı. Yalnızlığı sona ermişti. Ailesinin yanındayken kimse onu yıkamaz gibi hissediyordu.

  Nihayet kabustan uyanmıştı. Yeni bir kabusa uyuyacağını bilmeden... Maria ona cevap verecek gücü kendinde bulamıyordu. Ne diyebilirdi ki? Bu gece onu terk edip gidecek bir kadın olarak konuşmaya hakkı yoktu.

  "Bu gece sadece sana sarılmak istiyorum."

  Nate'in sözleri sakindi. Sadece sarılıp uyumak... Her şeyden önce bunu yapmak istiyordu. Vücuduna dokunmak değil, bedenini tatmin etmek değil, yalnızca kalbini hissetmek istiyordu. Duyguları onun gibi bir adam için fazla masumaneydi. Maria onun kollarına doğru çekilirken boğazına kadar yükselen hıçkırığını tuttu.

  "Sarılalım o halde."

  Onun kollarından daha rahat neresi vardı? Dokunuşu, sıcaklığı, şefkati ve saf sevgisi hayatında hiç hissetmediği kadar rahat hissettiriyordu. Sanki ait olduğu yer burasıymış gibi... Ait olduğu yerden çok uzaklara gitmek zorunda olduğunu hatırlamak işkence gibiydi. Ne kadar zaman kalmıştı? Onun aşkla bakan mavi gözlerini ne kadar daha doya doya seyredebilirdi? Kollarında daha ne kadar kalabilirdi? Birkaç saat mi? Bir ömür kalsa bile yetmeyeceğini düşünürken birkaç saat...

  Koca kışta yaşanan tek berrak geceydi. Bulut yoktu. Ay tepedeydi ve ışığını üstlerine yansıtıyordu. Nate'in yokluğunda güneş ve ay, isyan eder gibi bir kez olsun başlarını bulutların ardından çıkarmamıştı. Şimdi onun geldiği günde gökyüzü hiç olmadığı kadar berraktı. Yıldızlar bir tiyatro seyretmek ister gibi sıralanmışlardı. Tüm bunların ortasında konuşmadan birbirlerine sarılan iki kişi, ayın ışığıyla aydınlanıyorlardı. Ne güzel bir geceydi... Bu güzel gece, isyanın ateşiyle yanacak ve tüm güzel şeyleri kül edecekti.

  Başı Nate'in göğsüne yaslı bir şekilde gözlerini kapadı. Burada uyuyup kalsa ne olurdu? Uyandığında Nate her şeyi öğrenmiş olur muydu? Belki de asla uyanmazdı çünkü çoktan ölmüş olurdu. Tuhaf bir şekilde, bu ihtimal bile onun kollarından ayrılıp gitmekten daha cazip geliyordu. Ama dayanamazdı. Onun hayal kırıklığı, öfke ve düşmanlıkla dolu gözlerini görmeye dayanamazdı. Onu hep böyle hatırlamak istiyordu. Nazik, şefkatli, sevgi dolu, sıcacık bir adam olarak hatırlayacaktı. Soğukluğuna dayanamazdı. Kalbi buna hazır değildi. Aşkla dolu anılardan sonra kalbi nefretini görmeyi kaldıramazdı.

  Nate çoktan yorgunluğunun esiri olmuştu. Derin bir uykuya dalarken nefes alış verişleri düzenli hale gelmişti. Maria, başını geriye çekti ve onun ay ışığı altında parlayan yüzüne baktı. Yumuk gözleri, dudakları, alnına düşen saçları, hafifçe inip kalkan göğüsü... Onu böyle hatırlamak istiyordu. Ailesini öldüren bir katil olarak değil, başkomutan olarak değil, düşman olarak değil... Kalbini ele geçiren nazik adam olarak kalacaktı. Uyurken bile masum görünen ve hiçbir şey yapmasa bile Maria'nın kalbini fetheden bir adam olarak...

Bıçağın Ucundaki KontesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin