21. Bölüm

1K 158 199
                                    

  Gezdikleri Başkent sokakları çarpıktı. Bunun en büyük sebebi on beş yıl önceki isyandı. İsyanda tüm şehir ateşe verilmişti. Yangın kısa sürede büyümüş, tüm şehri yutmuştu. Binlerce konut ve mahalle yanarak kül olmuştu. Halk taşraya göç etmek zorunda kalmıştı. Çıkan ekonomik kriz nedeniyle başkent uzun süre moloz altında kalmıştı. Hemen ardından savaşın izleri silinirken başkent de yavaş yavaş eski haline dönmüştü ama asla eskisi gibi olamamıştı.

  Çarpık kent kötü görünüyordu ama öte yandan Maria nereye çıktığını bilmediği caddelerde yürümeyi severdi. Sadece, savaş yıllarını hatırlamak içini burkuyordu. Yanmış ve tahta kapıları çakılarak kapatılmış binaları gördüğünde üzülse de artık yalnızca buruk bir gülümsemeyle bakıyordu. Onlar savaşın, hayatının mahvoluş yıllarının işaretiydi. Tıpkı Maria gibi, terk edilmiş ve kapatılmışlardı. Bu benzerlik eskiden göz pınarları kuruyana kadar ağlamasına sebep olurdu. Artık öyle değildi, şimdi yalnızca başını çeviriyordu.

  "Artık hava kararıyor. Ne zaman döneceğiz?" diyen Maria, fazla uzaklaştıklarının farkındaydı. Üç saat içerisinde bir sürü dükkan gezmişlerdi ve merak edip sokak yemeklerinden tatmışlardı. Tüm bunları yaparken arabanın olduğu yerden bir hayli uzaklaşmışlardı. Karanlığa kalmak istemiyorlarsa acele etmeleri gerekiyordu.

  Nate dikkatlice eşinin vücuduna bakarken "Yoruldun mu?" diye sordu.

  "Hayır ama geç oluyor."

  "Saati dert etme. Birliğim bizi takip ediyor. Gece olsa bile sorun olmaz."

  Maria bu cevabı 'Geceye kadar gezmek istiyorum.' olarak algıladı. Gezintiye çıkarken bu kadar uzun olacağını hiç düşünmemişti. Meydanı gezip geri döneceklerini zannediyordu ama neredeyse Başkentin yarısını dolaşmışlardı. Üstelik Nate daha da dolaşmayı planlıyordu.

  "Sana karanlık çöktüğünde göstermek istediğim bir yer var Maria. Sabah uzun bir yolculuk yaptık, üstüne ev işlerini hallettin. Eğer yorgunsan söyle, başka bir gün de gidebiliriz."

  Sıradan bir leydi değildi, uzun yürüyüşlere ve tempolu günlere alışıktı. Sayılara ve evrak işlerine kafayı gömmediği sürece kolay kolay yorulmuyordu. Ayrıca Nate'in göstermek istediği şeyi de merak etmişti. Onla ilk kez böyle bir gezintiye çıkıyordu. Her şeyi rafa kaldırdığı ve rol yapmadığı bugünün erkenden bitmesini istemiyordu. Nate'in elini daha sıkı tutarak "Gerçekten yorgun değilim. Beni nereye götüreceğini merak ediyorum." diye cevap verdi.

  "O halde sürpriz olsun mu?" diye fısıldayan Nate, oldukça flörtöz görünüyordu.

  "Sana bırakacağım." diyen Maria'nın da ondan aşağı kalır bir yanı yoktu.

  Ne başkente gelirken ne de birlikte dışarı çıkmayı teklif ederken onla el ele gezip flört edeceğini düşünmüştü. Her zamanki gibi formalite icabı davranacaklarını hayal etmişti. Düşündüğünün tam tersi olmuştu. Birbirlerine espri yapıyorlar, gezip eğleniyorlar, el ele tutuşup gerçek bir çift gibi flört ediyorlardı. Maria, tuhaf bir şekilde bundan rahatsız olmadığını fark etti. Aralarındaki duvarın ilk kez bu kadar kalktığını hissediyordu.

  Birlikte dar sokakların arasından geçerlerken akşam güneşi sönmeye başlamıştı. Karanlık çökerken Maria omzunun üstünden geriye doğru baktı. Şövalyeler gizlice onları takip ediyorlardı. Olası bir tehlike anında hemen müdahale edecekleri belliydi. Tehlikeli sokaklara girseler bile muhtemelen bir sorun olmayacaktı.

  Onun bakışlarını yakalayan Nate "Merak etme. Onları bizzat ben eğittim. Hem zaten seni götüreceğim yer uzakta değil. Vardık sayılır." diyerek rahatlatmaya çalıştı. Karısı oldukça paranoyak biriydi. Her daim diken üstündeydi. Neden böyle olduğunu bilmiyordu ama çevresini kolaçan etmeden duramıyordu.

Bıçağın Ucundaki KontesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin