43. Bölüm

736 96 88
                                    

  Lanetli bir kızı bırakmak, babası ve abisi için oldukça rahatlatıcı olmalıydı. Bunu bilmeyen Leydi Daisyete, nişanlısı Freud'un davranışlarına anlam veremiyordu. Maria buruk bir şekilde gülümsedi. Acaba aile hikayelerini duysa Daisy onla şimdiki gibi konuşur muydu?

  Maria sakin bir ses tonuyla "Abim ve babam Vikont Aldeul beni formaliteye uygun bir şekilde uğurladı. Sadece evliliğim çok ani olduğu için sana haber verememiş olmalı." derken söylediği yalanlara içten içe gülüyordu.

  "Fakat Maria, neden bu kadar ani evlendin?" diye sorarken ses tonunda hiç art niyet yoktu. Başka bir Leydi bunları söyleseydi içinden 'Evde kaldığın için apar topar evlendin, değil mi?' manası çıkardı ama Maria biliyordu ki Daisy asla böyle bir şey ima etmezdi. Onu tanıyordu. Aldeul kalesinde hapsolmuşken ona elini uzatan tek insandı.

  "İmparator'un emriydi. Saraydan mektup gelir gelmez babam onay verdi."

  "Yüce İmparator mu? Vay canına. Kocan İmparator için değerli biri olmalı. Evliliğinizle bizzat ilgilendiğine göre..."

  Tam olarak söylemek gerekirse İmparator'un sağ koluydu. Maria, bunu dile getirmekten olabildiğinde kaçınmak istedi. "Evet, seçildiğim için şanslıyım."

  Leydi Daisyete, Kont Raflat'ın üçüncü ve en küçük kızıydı. Düşük bir soylu değildi ama Raflat Kontluğu küçüktü. Siyasetle pek ilgisi olmayan bir aileydi. Yükselişte olan Vikont Aldeul, Raflat Kontluğuna kendi şirketinin hisselerini teklif etti. Karşılığında ise tek oğlu Freud Aldeul'a bir gelin vermesini istemişti. Böylece Daisyete Raflat, Maria'nın abisi ile nişanlandı. Tüm bunlar annesi öldükten sonraydı.

  O günlerde Daisy ile görüşmesi yasaktı çünkü Maria kaledeki istenmeyen kişiydi. Daisy gibi biriyle konuşup Freud'un nişanını tehlikeye atabilirdi. En azından, Maria'yı odaya kilitlerken bahaneleri buydu. O odada kilitliyken sessizce ölmesini dilediklerine yemin dahi edebilirdi.

  Yine de Leydi Daisy onun varlığını biliyordu. Biricik görümcesiyle tanışmak için her gelişinde Freud'a yalvarıyordu. Abisi ise 'Hasta, yorgun, çalışmak zorunda, evde değil.' gibi bahaneler uyduruyordu. Bu bahanelerin tükendiği noktada, nihayet her zaman pencereden izlediği bu ışık saçan Leydiyle tanıştı. Memnundu çünkü Daisy o dört duvar arasında ona arkadaş canlısı davranan tek kişiydi.

  Tek sorun, Daisy'le konuştuğu her gün ceza alıyor olmasıydı. Belki de bu yüzden onu her gördüğünde geriliyordu. Yüzüne her baktığında ve nezaketini her hissettiğinde cezalandırılacakmış gibi hissediyordu.

  "Maria, seçildiğin için nasıl şanslı olabilirsin? Hiç tanımadığın bir adamla aniden evlendin. Ne kadar zengin ve soylu olduğu umurumda değil! Umarım o adam sana iyi davranıyordur."

  Her zamanki gibi dobraydı. Maria, onun bu tavırlarını oldukça şirin buluyordu.

  "Merak etme. O dünyadaki en iyi koca." derken sözlerinde samimiydi. En azından abisinden bin kat daha iyi bir koca olduğu kesindi.

  "Evleneli henüz bir ay oldu. Bunlar daha balayı sayılır. Ya sana gerçek yüzünü göstermiyorsa? Eğer bir gün olur da sana kötü davranırsa bana söylemekten çekinme Maria, tamam mı?"

  Neredeyse kahkaha atacaktı çünkü bunları söylerken minik bir tavşan gibi görünüyordu. İçinden 'Minik tavşan, Firansoa karşısında ne kadar şansın olabilir?' derken dışından yalnızca gülümsedi. Daisy iyi bir aileden geliyordu ama siyaset konusunda cahildi. Nate ile çekişme yaşarsa Firansoa'nın onu çiğ çiğ yiyeceğini bilmiyordu. Yine de Maria, onu korumak isteyen bu kızı üzemedi.

  Gülümseyerek "Bana kötü davranırsa ilk sana geleceğim Daisy." diye cevap verdi.

  Bu esnada tatlı tabakları masaya konmuştu. Beyaz çay demlikten sıcak sıcak servis edilirken garson "Afiyet olsun Efendim." diyerek başını eğdi ve tepsisini alarak gitti.

Bıçağın Ucundaki KontesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin