Bölüm şarkısı: Antidepresan Gülümsemesi- Model.
"Ee sen şimdi orada ne iş görüyordun Kerem abi?" diye sordu Arda merakla ağzına bir köfte atarken.
Hep birlikte yemek yiyorlardı, uzun süre olmuştu aynı sofrada oturmayalı. Asef eski zamanları düşündüğünde aslında hiçbir zaman hep beraber güzel vakit geçirmediklerini fark etti. Mutlaka birinden biri kavga ediyordu eskiden. Şimdi ise hiç kimse kavgalı değildi, sadece kırgındı. Belki de kinli.
"Düşünsene diyormuş ki 'tuvalet temizliyordu, Turgay kesin 'benim gardaşım oralarda elalemin bokunu mu temizliyordu' diye ağıt yakıyormuş." Bulut kola dolu bardağı alıp içmeden önce gülerek konuştuğunda tüm masa sesli güldü, Asef gülümsemekle yetindi.
"Yok," dedi Kerem yine gülünce kısılan gözleriyle. "Tuvalet temizlemiyordum. İlk başta bir barda çalıştım, daha sonra ise en lüks restorantında müdür yardımcısı olarak."
"Oha çok iyi." dedi Arda gözlerini parıltıyla açarak. Erhan onun bu haline sırıttı.
"Erhan'ı nasil tembihlediysen Arda'ya bile söylememiş ne iş yaptığını." dedi Turgay onun şaşkın bakışlarını fark edince. Kerem cevap vermedi ve tebessümle kola bardağını eline alıp bir yudum içti.
Asla Asef ile göz göze gelmiyordu, arada bir rastgele gözleri kendisini buluyordu. O da Asef konuştuğunda, yani akşam başladığından beri toplam dört kere.
"Peki neden döndün?" Sonat'ın sesi geldiğinde tüm masa sessizliğe büründü birkaç saniye. Asef göz ucuyla yanında oturan çocuğa baktığında bunu merakla sorduğunu fark etti. Ama merakının sebebini kendisi de biliyordu.
Kerem saatlerdir ilk defa kendisi ile birebir sohbete giren kumral çocuğa baktı. İstemeden de olsa tüm masa gergince bekledi. Kerem ise ifadesini bozmadan, yüzündeki o tebessümle ona yanıt verdi.
"Ailemi ve arkadaşlarımı özledim. Bir de yaptığım birikimin orada pek bir değeri yok, burada daha değerli bu yüzden harcamalarımı burada yapmak ve bir süre dinlenmek istedim." uzun açıklaması Asef'in derin bir nefes almasına sebep oldu. Sonat'ın çıkaracağı en ufak gerginlikte mahçup olacağını biliyordu.
"Anladım, mantıklı." dedi Sonat, ardından önündeki köfteye çatalını batırdı. "Peki geri dönecek misin?"
Kerem tabaktan, onun ağzına giden köfteyi süzdü. Asef onun önündeki koftelere baktı, hiçbirine dokunmamış diğer yemeklerden yemişti. Kendisinin yaptığını biliyor olmalıydı ya da canı istemiyordu. Birinci seçenek, canını yaktı.
"Yok," dedi köfteyi ısıran Sonat'ı süzüp. "Şimdilik düşünmüyorum."
Bu cevap Asef'in yüreğini ferahlatırken, Sonat'ın rahatsızca yerinde kıpırdanmasına sebep oldu. Kerem gözlerini ondan ayırıp diğerlerine dönmeden önce bakışları salise kadar birleşti. Hızlanan kalbine küfürler savurdu.
"Hiç gitme kardeşim, çakalın özgürlüğü-"
"Aynen Turgay, uzatsana şu kolayı." dedi Erhan uyarı dolu gözleriyle sözünü keserken. Yoksa ilkokul musahabesine çevirecekti yemeği.
"Al," dedi Turgay sinirle kolayı uzatırken. "Götüne sok."
Kerem sesli bir kahkaha attığında Asef ona odaklandı. İçi içine sığmıyordu, bakışlarının değiştiğini fark edip kafasını eğdi ve tarafındaki köfteler ile uğraştı.
O kahkaha sesinden sonra, ortama bomba gibi düşen bir ses daha vardı.
"Sevgilim," dedi Sonat. Bu kelimeyi uzun süredir duyuyordu ama ilk defa yutkunmakta güçlük çekiyordu. Kendisine seslenen yanındaki adam olsa da gözleri ilk karşısındaki adama kaydı. Az önce dişlerini göstererek gülen adam şimdi solmaya yakın tebessümü ile masaya bakıyordu. "Yemekten sonra direkt çıkalım mı? Sahile gidecektik hatırlıyorsan."
Asef derin bir nefes alıp kumral sevgilisine döndü, kafasını salladı usulca.
"Hatırlıyorum, tamam çıkarız hemen." dedi Asef, önceden gitmek için can attığı ortama şimdi gidesi yoktu.
Onlar susmuştu ama masadaki sessizlik bitmiyordu. Kerem yine önündeki tabağa odaklandı, salatadan bir çatal ağzına alıp ardından kafasını kaldırdı ve gülerek arkadaşlarını süzdü.
"Erhan bana bir şey anlattı." dedi, az önceki olay umrunda değil gibi görünüyordu. Asef afalladı ama çaktırmadı.
"Hangisini?" diye sordu Turgay, muhtemelen kendisi ile ilgili olduğunun farkındaydı.
"Bulut'u kıskanıp beş kişiye dalıp dayak yemeni." dedi sonunda kıs kıs gülerken. Erhan, Bulut ve Arda kahkaha atarken Kerem yüzü solmuş arkadaşına bakıp gülüyordu, vücudu gülmenin etkisiyle titriyordu.
"Erhan orospu çocuğu zaten, düzgün bir şey anlatmaz ki." dedi Turgay kinle yüzüne bakıp. Bulut o sırada dişlerini sıkıp sevgilisine baktı, ciddi anlamda bu çocuğun saçma hallerini belli etmese de seviyordu.
Sonat o sırada sohbetten bağımsız gözleriyle tuzluğu aradı, Kerem'in kola bardağının yanında olduğunu görünce ikilemde kalsa da tuzluğa uzandı. O sırada Kerem'de kolasına uzandığında elleri birbiri ile çarpıştı.
Kerem eline çarpan eli gördüğünde gülümsemesi yine soldu, Sonat farkında bile olmadan tuzluğu alıp yeniden sandalyesine dönerken. Kerem elini yavaşca bardaktan çekti, çaktırmamaya çalışıyordu ama Asef göz ucuyla ona baktığı için her hareketini izliyordu.
Elini yumruk yapıp bir süre öylece durdu, sohbete katılmaya çalıştı. Diğer eliyle masada ritim tutuyordu, yumruk yaptığı elini kullanmayıp diğer eliyle kolayı aldı ve bir yudum içti. O sırada Arda üst üste sorular soruyordu.
"Hangi ülkelere gittin?" diye sorduğunda Bulut bu sefer kardeşine kızdı.
"Arda bırak çocuk yemeğini yesin, sorarsın yemekten sonra." Arda omuz silkti, abilerinden azar yiyince ayrı küsüyordu.
"Sorsun bir şey olmaz," dedi Kerem, en sonunda çaktırmadan ayağa kalktı. Diğer eliyle sandalyeyi itip musluğa ilerledi. Az önce dikkatini çekmeyen şey şimdi Erhan'ın da dikkatini çekmişti. Ama diğerleri pek umursamadı.
"Çok yere gittim," dedi musluğu açıp elini yıkarken, omzunun üstünden Arda'ya gülümseyerek baktı. "Fotoğraflarım var, gösteririm sana."
"Evet, yemekten sonra bakalım."
Kerem dokunulan yeri bir kez daha yıkarken saniyeler sonra musluğu kapattı. Elini üstüne silerken o sırada zil çaldı, herkesin kaşları çatıldı.
"Herkes burada? Kim geldi lan?" diye mırıldandı Bulut, bu eve kendileri hariç pek insan gelmezdi.
"Orada tanıştığım Türk arkadaşım vardı," dedi Kerem açıklayıp. "Yasef, muhtemelen o geldi."
Arkadaş, diye geçirdi içinden Asef. Sadece arkadaş.
Kerem elini kurulayarak kapıyı açmaya gittiğinde Asef merakla mutfağın kapısına baktı. Dakikalar sonra içeri giren ikiliyle burnunun diğeri sızladı, çünkü Kerem o kadar samimi bir şekilde gülüyordu ki, içi garip hislerle dolmuştu.
"Yavrum, ev ne kadar uzaktaymış. Navigasyon bile bulamadı." Yasef olduğunu öğrendiği çocuk kolundan tutan Kerem'e yalancı bir kızgınlıkla isyan ediyordu ama dudaklarında bir gülümseme vardı.
Asef yerinde rahatsızca kıpırdandı, kendisine bakan gözler her saniye artıyordu.
Yavrum mu?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FERNWEH
Teen Fiction[TAMAMLANDI] Bölümler kısadır. Bu kitaba başlamak için No:31 kitabında "K-A" bölümlerini okumanız yeterli... "Kerem," dedi ardından herkesin yüzünde gezen gözleri sanki rastgele Asef'in yüzünde kalırmış gibi durdu. "Yakında geliyormuş." Asef öyle...