"Şu valizleri çıkarmaktan nefret ediyorum ya, asansörlü bir binaya taşınamadık bir türlü." dedi Bulut öfkeyle.
Erhan arabanın kapısını kapatıp kendi sırt çantasını aldı, herkes valizi ile giderken o çanta almak durumunda kalmıştı çünkü önceden Arda'nın valizine koyardı eşyalarını.
"Siz kendiniz bu binadan çıkmak istemiyorsunuz, ev sahibide inatla evi satmıyor. Hâlâ kira ödüyoruz." dedi Kerem sinirle, istedikleri zaman daha lüks bir eve taşındıracağını biliyordu.
"Yok, artık bu ev sevdamdan vazgeçtim." diye mırıldandı Bulut, ardından valizini sürüklemeye başladı.
Erhan çantasının ipini tuttu o sırada tek eliyle valizini sürükleyen Arda'yı izledi. Arda ona kaçamak bir bakış attığında taşıyamadığını anlamıştı. İçinde Yunanistan'dan alınan onlarca içki olduğu için dikkatli taşımasıda gerekiyordu.
Burnunu çekip onun yanına ilerledi. Üç adımda yanına gittiğinde bir şey demeden elini uzattı. Arda kaçamak bir bakış atıp kafasını olumsuz anlamda salladı.
"Ben çıkarırım." dedi, yüzüne bakamıyordu. O gün kafası iyiyken yazdığı mesajlardan ve dediği şeylerden dolayı.
"Sen benim çantamı al, sırtımı ağrıtıyor. Onu iki dakikada taşırım ben." çantası kuş tüyü kadar hafifti ama karşısındaki çocuk ikna olsun diye böyle bir yalan söyledi.
Arda emin olamadı ama kafasını sallayıp valizi bıraktı, bacakları ile ayakta durmasını sağlarken Erhan'ın çantasına uzandı. Çantayı onu küçük, beyaz ellerin verip derin bir nefes aldı ve eğilip valizi eline aldı.
Kafasını kaldırdığı an apartmana yaklaşan Oğuz'u gördü. Anında bakışları birleşti, kaşları çatık duruyordu ama göz göze geldikleri an gülümsedi.
Saniyelerce bir yere takılı kaldığı için Arda dönüp kendisinin baktığı yere gözlerini değdirdi. Ardından sıkıntılı bir nefes aldı, önden gitmesi gerekirken kendisinin yürümesini bekledi.
Erhan yutkunup yürümekte olan Oğuz'dan bakışlarını çekip apartmana doğru adımladı. Bulut ve Turgay çoktan apartmana girip merdivenleri çıkarken Kerem ve Asef hâlâ kapının önündeydi. İkisininde elinde valiz vardı. Kerem oradayken mekan için gördüğü bütün güzel şeyleri aldığı için bir valiz daha ekletmişti kendine.
Oğuz onlardan birkaç adım önde apartmanın önüne vardı, eli cebindeydi.
"Hoş geldiniz." dedi gülümseyerek. O konuştuğu an kapının önüne duran Asef ve Kerem bakışlarını çevirdi. Yüzleri garip bir hal almıştı, hatta Asef hafifçe kaşlarını çattı.
"Hoş bulduk kardeş." dedi Kerem gülümseyerek.
Arda hemen yanında bir şeyler mırıldandı, anlamadı.
"Yardıma ihtiyacınız var mı? Elim boş çıkıyorum ben çıkarabilirim." dedi valizlere bakarken.
"Erhan'ın elindeki biraz ağır," diye cevap verdi Kerem istemsizce.
"O kendisi taşısın," dedi gözlerini valizden çekmeden, ardından bir gözüne kestirdiği bir valize eğildi ve eline aldı.
"Aldım ben bunu."
"Çıkar bir daha gelirim, yardıma gerek yok aslında." dedi Asef, onu inceliyordu.
"Sıkıntı yok." deyip kapıya yöneldi Oğuz.
Hepsi bakışlarını Erhan'a çevirdi ama Erhan karışıklık vermeden apartmanın içine geçti ve ardından hepsinin önden gitmesi için yol verdi.
Arda kendisine çatık kaşları ile bakıp önden önden merdivenleri çıkmayı başladı, sıkıntılı bir nefes alıp hemen peşinden gitti.
Kendi kapılarının önüne geldiğinde Oğuz'un valizi kapının önünde bıraktığını gördü, o sırada Asef ve Kerem içeri giriyordu.
"Eyvallah Oğuz." dedi Kerem valizi içeri sokarken.
"Ne demek," Oğuz gülümsedi, o sırada bakışları birleşti. Kaşları havalandı, gözleri hemen yanına kaydığında yüzünde samimiyetsiz bir gülüş yerleştirdi. Yanındaki beden ile bakıştığını anladığında gergince olduğu yerde kıpırdandı. "Görüşürüz."
Oğuz sakince gözlerini çevirdi ve yukarı kata çıkmaya başladı.
"Şerefsiz." Arda hemen ardından mırıldandı öfke ile.
O öfke ile içeri girerken Erhan kapının önünde öylece kaldı. Düştüğü durumun farkına vardığında yüzünü buruşturdu.
Çenesi kasılırken gözlerini kapattı ve sakinleşmek için kendisine zaman verdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FERNWEH
Teen Fiction[TAMAMLANDI] Bölümler kısadır. Bu kitaba başlamak için No:31 kitabında "K-A" bölümlerini okumanız yeterli... "Kerem," dedi ardından herkesin yüzünde gezen gözleri sanki rastgele Asef'in yüzünde kalırmış gibi durdu. "Yakında geliyormuş." Asef öyle...