186- YASEF'İN SEVGİSİ

14.6K 1.2K 583
                                    

"Çok teşekkür ederiz Sonat Bey."

Sonat karşısındaki adamın elini sıkıp nazikçe gülümsedi, sergisinde en çok vakit geçiren zenginlerden, sanat aşığı insanlardan biriydi.

"Rica ederim." dediğinde adam kafa selamı vererek dışarı çıktı. Büyük kapının sesi serginin içinde yankılandığında derin bir nefes aldı. Bugün zorlu geçmişti.

Gömleğini düzeltip rahatlamış ifadesi ile arkasını döndüğünde küçük masaya dirseğini yaslamış, içkisini yudumlayan Yasef ile karşılaştı. Kendisine sinir bozucu bir gülümseme ile bakıyordu.

"Kibarlıktan kırılacaksın." dedi içkisini kafaya dikerken. Sonat gözlerini devirdi, sergi başladığından beri kendisiyle dalga geçiyordu.

"Ne yapayım, alın tabloları götünüze mi sokun diyeyim?" homurdanarak yanina ilerlediğinde Yasef küçük bir kahkaha attı.

"Aslında hiç fena olmaz, çirkin tabloların ancak ona yarar." dediğinde Sonat kaşlarını kaldırıp güldü.

"Hepsi kapış kapış satıldı." laf sokar gibi gülümsediğinde Yasef gözlerinin içine bakıp gülümsedi ve ardından derin bir nefes alıp bakışlarını çekti.

"Zevksiz insanlar oğlum, bu tabloları alan kişinin aklından şüphe ederim."

"Ya bir kere güzel bir şey söyle be." dedi Sonat masanın üzerinde duran içki dolu bardağı kaldırıp büyük bir yudum aldı.

"Sonat," dedi Yasef, sesleniyormuş gibi değildi ama yine de kafasını ne var anlamında salladı. Yasef daha fazla güldü.

"Fazla gülüyorsun, çok gülen çok ağlar." dedi Sonat ona aldırmadan boş sergiye göz gezdirip. Sadece duvarda asılan birkaç tablo kalmıştı.

"Ancak seks yaparken ağlarım, o da zevkten."

"Çünkü sen manyaksın." dedi Sonat, kafasını ona çevirdiğinde tam dibinde olduğunu gördü. Ne ara bu kadar yakınına gelmişti?

"Sanki sen bu manyaktan birazda olsa hoşlanıyor gibisin." dediğinde Sonat irkildi, hislerini belli etmemeye çalışıyordu. Çünkü bir gün kendisini bırakıp gideceğini biliyordu.

"Senden hoşlanacağıma o sinirli şerefsiz Erhan'dan hoşlanırım." dedi Sonat dalga geçerek. Erhan'ın vurduğu yerler hâlâ acıyordu.

"Dur, ortalık karışık zaten." dedi Yasef gülerek. 

"Zaten isimlerini bile duymak istemiyorum artık hiçbirinin." uzun zamandır sessiz ve sakin hayatında gayet mutluydu.

"Asef'in adını bile mi?" diye sorduğunda Sonat birkaç saniye yüzüne baktı, ardından kafasını salladı.

"Yeter, o çocuğa da bulaşmak istemiyorum. Zaten kendisi belasını buldu, ikinci sinir hastası pezevengin yanında." dediğinde bu sefer Yasef'in kaşları çatıldı.

"Kerem hakkında düzgün konuş." tamam Kerem onun canından çok sevdiği insandı ama yine de kendisine karşı savunmasına istemsizce üzülüyordu.

"Tamam." dedi sadece, üstelemek istemiyordu çünkü daha çok kalbi kıvrılıyordu. Bunu ona fark ettirmemek ise daha çok yoruyordu kendisini.

Bakışlarını başka yöne çevirdiğinde birkaç saniyelik sessizlik oluştu, ardından ise onun eli sertçe belini kavrayıp ağır ağır kendisine çekti.

"Senin yerin ayrı." Sonat kaşlarını kaldırıp boynuna yaklaşan çocuktan uzaklaştı. Hep aynı laflardı.

"Aynen, yerim ayrı." bazen istemsizce böyle tavırlar sergiliyordu. Yasef gülümsedi.

"Sen böyle küsmüş gibi konuşuyorsun ya, o zamanlar harbiden içim gidiyor sana. Çünkü normal bir ilişki içinde olduğumuzu hissediyorum. Normal insan olmayı özlemişim sanırım biraz." her konuştuğunda sıcak nefesi tenine değiyordu. Sonat onca sözün arasında sadece ilişki' kısmına takıldı. Tabi bunu ona çaktırmadı.

"Biz zaten normaldik, Asef bizi deli etti." dedi Sonat sinirle gülümseyip.

"Asef deme, aklıma sokma." Yasef'in söylediği şeyle çatık kaşları ile ona döndü. Yüzleri çok yakındı.

"Yeter amına koyayım." dediğinde cümlenin sonunda dudaklarına konan sıcak bir öpücük bile sinirlerini gevşetmedi. "Sürekli aynı mesele."

Yasef bir daha öptü, sıkıca. Sanki konuşmasın diye yapıyordu.

"Şşş tamam." dedi yüzüne öpücükler kondururken.

Sonat sinirinin geçmesi için onun öpücüklerine izin verdi. Sıkıntılı bir nefes aldı.

"Akşama anneme gideceğiz, seni yemeğe bekliyor." dedi Sonat kendisini ayak üstü beceren çocuğa.

"İyice nişanlı çiftlere döndük." dedi Yasef kalçasını sıkıp boynuna sıkıca bir öpücük kondururken.

"Sadece yemek yemeye geleceksin, beni istemeye değil."

"Olur olur, tamam." dedi Yasef ve ardından kalçasına baskı uygulayıp kucağına aldı.

Sonat bacaklarını beline dolarken ona teslim oldu.

Kalbini çoktan ona teslim ettiğinin farkında bile değildi.

FERNWEH Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin