Asef esmer ama model tip olarak benzediği için koyuyorum..
Asef sabah uyandığı anda kendisini dün kaçtığı evin önünde buldu. Her ne kadar gelmek istemese de ayakları onu buraya getirmişti, buna engel olamıyordu.
Kerem'in yüzünü görmek ve aslında 'Yasef' için gelmişti. Dün gece uyumamış, sabaha kadar acaba sevgililer mi diye düşünmüştü. Sevgili halleri gözlerinin önüne geldiğinde ise sinirden kudurmuş art arda sigaralar içmiş ve balkonda oturmuştu.
Zili çalmadan önce içeriden gelen sesleri dinledi, kalabalık bir ses vardı ama ne konuşulduğunu pek ayırt edemiyordu. Kerem'in gelmesi evdeki ruhsuzluğu gömüp, kasvetli halinden çıkarmıştı.
Zile basıp usulca bekledi, saniyeler sonra kapı açıldığında pijamalarıyla duran, şişmiş gözleri ile kendisine bakan küçük kardeşini fark etti. Bugün okulu vardı ama hâlâ buradaydı, kaşları çatıldı.
"Neden okula gitmedin?" içeri geçerken sorduğu soruyla Arda omuz silkip kapıyı kapattı.
"Turgay bugün gitmeyelim dedi ben de tamam dedim." dediği sırada içeriden gelen yoğun kahkahalar ile Asef istemsizce kafasını çevirip kapalı olan salonun kapısına baktı. Ayakkabılarını sakince çıkarıp Arda'yı kolunun altına aldı ve içeri ilerledi.
Gördüğü manzara eski günlerden bir tablo gibiydi. Yine en saçma şeye gülünüp, sabah sabah kafa açılıyordu. Bu sefer gözleri Kerem'e kaydı, sağ ayak bileğini sol dizine atmış yayvan bir şekilde koltukta oturuyordu. Parmaklarının arasında bir sigara vardı ve hemen dibinde heyecanlı heyecanlı bir şeyler anlatan Turgay'a kafasını kaldırmış gülerek bakıyordu.
"Ondan sonra," diye heyecanla devam edecekti ki herkes kendisinin geldiğini fark etti. Gözlerini bilerek Kerem'den çekip tekli koltukta oturan Erhan'a dikti.
"Günaydın." dedi mutlu görünmeye çalışarak.
"Günaydın," dedi Turgay rastgele, diğerleri de aynı şekilde mırıldandı. Kerem'e baktığında onunda 'günaydın' diye mırıldanıp yeniden Turgay'a döndüğünü gördü. Sanki sıradan biri gelmiş gibi davranıyordu, Asef dişlerini sıkıp Arda ile beraber karşı koltuğa ilerledi.
Kerem'in çarprazına gelecek şekilde oturduğunda Arda kollarını beline doladı, onu sıkı sıkı sardığı sırada mutfaktan çıkan Bulut ilk başta afalladı, dünkü konuşmadan sonra buraya gelmeyeceğini düşünüyor olmalıydı. Ardından kumral saçlarını karıştırıp yanına geldi ve kendini koltuğa bıraktı.
"Naber?" diye sordu, ne kadar kızsada kardeşiydi işte.
"Çok iyiyim." dedi Asef ama ses tonundan bile kötü olduğu belli oluyordu. Arda'nın saçlarından öperken etrafına bakındı.
"O yok mu?" diye sordu, normalde o' dediğinde bahsettiği kişi Kerem olduğundan Bulut'un gözleri istemsizce karşı koltuktaki kendi aleminde arkadaslari ile konuşan çocuğa kaydı. Ardından kimden bahsettiğini anlayınca kaşları havalandı.
"Duş alıyor." dedi Bulut sakince. Asef'in kaşları çatıldı.
"Niye? Neden yani noldu ki?" Bulut afalladı, duş almanın niyesi mi olurmuş? Daha sonra ise Asef'in paniklemiş bakışlarını anlayınca sıkıntılı bir nefes verdi.
"Sadece sikişenler mi duş alıyor Asef?" dediğinde Asef hâlâ ikna olmamıştı.
"Nerede uyudu?"
"Koltukta, Kerem'de Turgay ile beraber uyudu." Bulut yanlış olduğunu bilsede sırf arkadaşının içi rahatlasın diye tek tek cevap verdi.
Asef kafasında tarttı ve ardından rahatlamış bir şekilde kafasını sallayıp önüne döndü. Parmak uçlarının karıncalanması başladığı anda bitmişti.
"Kahvaltıyı sevgilim hazırladı, canım Bulut'um ya. Ağzını yediğim." Turgay hevesle konuştuğunda bütün dikkatleri üzerine çekti.
"Yumurta kırdım sadece Turgay." dedi Bulut gözlerini devirerek.
"Olsun," son iki harfi uzattı. "Kerem hariç diğer piçler haketmiyor. Ha bir de Yasef."
Asef onun adını duyduğunda dişlerini sıktı, adını bile çalmıştı o yabancı.
İki gündür yeni bir insana dönüşmüştü. O kadar sakinken şimdi oyuncağı elinden alınmış bir çocuk gibi hırçındı, ne dediğini ve düşündüğünü bilmiyordu.
Tam o sırada ıslak saçları ile Yasef içeri girdi. Asef anında bakışlarını Kerem'e çevirdi, nasıl baktığını görmek istiyordu. Acaba yıllar önce kendisine baktığı gibi mi bakıyordu?
Kerem ona gülümseyerek baktı, yine gözleri kısılmıştı.
"Banyoda giyindin değil mi? Üzerin ıslak." dediğinde Asef siyah tişörtü ve kot pantolonunu süzdü. Pantolonun paçası ıslaktı.
"Ne yapayım.." diye mırıldandı Yasef yakasını düzeltirken. Ardından hiçbir ikilemde kalmadan gidip Kerem'in yanına oturdu. Bacakları birbirine değiyordu, Asef o ufak temasa gözlerini ayırmadan bakıyordu.
"Asef," dedi Bulut fısıltı ile. "Sakin."
Asef gözlerini kapatıp kafasını çevirdi, yoksa kalkıp ikisinden birine yumruk patlatabilirdi hakkı olmadan.
"Hadi kahvaltıya geçelim ben işe gideceğim." dedi Erhan zengin kalkışı yaparken, herkeste onu takip etti.
Arda kendini bırakıp mutfağa geçerken en sonunda kendisi de geçti. Masaya oturanlara baktı, Bulut'un yanı boştu. Geçip oraya oturdu, Kerem karşısında kalıyordu. Ve çoktan ağzına bir şeyler tıkıştırmaya başlamıştı.
"Foncé zeytin tabağını önüne al sürekli sana uzatamam." dedi Yasef zeytin tabağını Kerem'in önüne koyarken.
"Kerem zeytin yemez." Asef kendisini tutamayıp, masada bomba etkisi bırakırken herkes sessizleşmişti. Yasef bakışlarını ona çevirip gülümserken kaşlarını havaya kaldırdı.
"Zevkleri değişti sanırım oradayken." dediğinde Asef tip tip suratına baktı. İkisi birbirine bakarken Kerem boğazını temizledi.
Kerem ikili arasındaki bakışmayı zeytin tabağını tutup önüne alarak bozdu.
"Teşekkür ederim." dedi bakışlarını tabağına dikip.
Yasef gülümseyerek ona baktı.
Asef ise dişlerini sıkıp önüne döndü.
Masadaki gerginlik hat safhadayken kimse sesini çıkarmadan kahvaltısını yapmaya başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FERNWEH
Teen Fiction[TAMAMLANDI] Bölümler kısadır. Bu kitaba başlamak için No:31 kitabında "K-A" bölümlerini okumanız yeterli... "Kerem," dedi ardından herkesin yüzünde gezen gözleri sanki rastgele Asef'in yüzünde kalırmış gibi durdu. "Yakında geliyormuş." Asef öyle...