182- ARDA

16.3K 1.3K 2.1K
                                    

2 hafta sonra...

Dışarıda kopan fırtına ve gök gürültüsü uyumasını engellerken yatağın içinde dönüp durdu. Her ses geldiğinde içi gidiyordu.

Hayır, kendisi korkmuyordu ama yan odada yatan Arda'nın bundan deli gibi korktuğunu biliyordu.

Eskiden hava böyle olduğu zamanlarda kucağından inmez, kafasını boynuna gömer öyle uyurdu. Ama Erhan yerinde biraz kaysa bile korkuyla uyanır, sakinleşene kadar uyumazdı.

Şimdi de salonda uyumaya çalışırken onun korkudan uyuyamadığını biliyordu.

Oğuz ile alakayı kesip sadece ufak, normal sohbetlere döndüğünü biliyordu ama yine de kendinden ödün vermeyip konuşmuyordu. Erhan'da aynı şekilde onun yaptıklarından dolayı görmezden gelmeye çalışıyordu ama o kadar özlemişti ki artık dayanamıyordu.

Odanın içi aydınlanıp saniyeler sonra patlar gibi ses çıktığında dayanamayarak yorganı üzerinden attı ve bedenini kaldırdı. Koltuğun üzerinde oturur pozisyona geldiğinde sakalını karıştırıp ikilemde kalarak ayağa kalktı.

Altındaki koyu gri eşofmanı yukarı çekip, sallanan eşofman ipine aldırmadan odaların olduğu kısıma yürüdü. Üzerindeki koyu yeşil geniş tişörtü düzeltirken Arda'nın odasına ilerledi.

Kapalı kapının önüne gelip yavaşça açtığında garip, kasvetli ortamı daha da korkunç gösteren bir ses çıkarınca yüzünü buruşturdu. Çocuk korkmuyorsa da bu sesten sonra korkardı zaten.

Bakışlarını eskiden ikisinin yattığı yatağa çevirdi. Yorgandan başka bir şey görünmüyordu. Acaba burada değil mi diye düşünüp kaşlarını çatarken yorgan birden biraz daha çekilince orada olduğunu anladı.

"Arda?" diye seslendi, çocuk ses vermedi.

Arkaya bakıp odanın içine bir adım attı ve kapıyı kapattı. İlk başta ne yapacağını bilemeyerek durdu ama ardından yatağa yaklaştı.

Öylece durdu.

Ardından çarşafın ucundan tutup aşağı doğru çekti, çocuğun boyu kısa olduğu ve cenin pozisyonunda durduğu için çarşafı yarıya kadar çekip onu gördü.

Arda kafasını hafifçe kaldırıp ıslak kirpiklerle kendisinde baktı. Terlemiş gibi görünüyordu. Ağlıyordu, çok korktuğu belliydi.

Erhan onu öyle gördüğü an haftaların getirisi ve bazı şeyleri kabullenmesinin verdiği rahatlıkla içi acıyarak, endişeyle bebeğine uzandı. Elini yanağına koyup okşadı.

"Arda," dedi çocuğun ıslanmış yanaklarını silerken. Gözyaşları boynuna kadar ulaşmıştı. "Çok mu korktun?"

Arda gözlerini çevirip kafasını salladı, ağladığını belli etmemek için kafasını yatağa biraz daha gömdü. Erhan ise ona şaşkınlıkla baktı, normalde olsa ne kadar küs olurlarsa olsun böyle zamanlarda hiç düşünmeden yanına gelirdi ama şimdi ağlayacak kadar korkmasına rağmen kendi kendine sığınmıştı. Bu, garipti.

"Yanında yatabilirim." dedi Erhan.

"I ıh." dedi Arda titreyen sesiyle.

O sırada gök bir daha gürledi, Arda yerinden korkuyla kıpırdandı. Böyle uyuyamayacağı belliydi ve yarın okulu vardı.

Erhan onun itiraz etmesine izin vermeden sıkıntılı bir nefes alıp yatağa girdi, küçücük duran bedenin kolundan tutup kendine yer açarken Arda itiraz etmedi. Yerine yerleştiğinde saniyeler sonra Arda'yı üstüne çekti.

Arda hızla elini göğsüne koyup bacaklarını ayırarak belinin hizasında katlayarak iki yana koydu. Boşta kalan eliyle tişörtün ucunu sıkıca tuttu.

Erhan üzerine konan kuş kadar hafif çocukla derin bir nefes aldı, sanki haftalardır başka bir aleme gitmişti ve şimdi evine dönmüştü.

Onu kalçasından tutup biraz daha yukarı çekti ve yüzünü boynuna gömdü. Dalin kokusu burnuna dolarken gözlerini kapattı.

"Korktuğum için böyle izin veriyorum." dedi Arda iç çekerek.

"Tamam bebeğim." kapalı gözleriyle huzurlu bir sesle konuştu. Erhan'ın şu an hiçbir şey umrunda değildi.

"Bebeğim deme." huysuzca mırıldandı.

Erhan gülümseyip elini beline koydu ve okşadı. Bir şeyler daha söylerse kendisini yataktan atabilirdi.

Arda iyice üzerine yayılırken küçük burnundan aldığı nefes sesleri Erhan'ın da uykusunu getirdi. Gözlerini kapatıp huzurlu bir uykuya teslim oldu.

***

"Asef, gel buraya!"

Erhan gözlerini bağırış sesleriyle açarken geri kapatmamak için direndi. Uzun süre sonra bu kadar rahat uyuyabilmişti ve biraz daha yatakta durmak istiyordu.

Kapı birden açıldığında salonda olmadığını o an fark etti. Ve kucağında yatan çocuğun farkına vardı. Saniyelik aydınlanmadan sonra bakışlarını kapıdaki Bulut'a çevirdi. 

"Erhan, hadi kalkın." dedi Bulut, hiç garipsememişti. Muhtemelen sabah buraya bakmayı akıl edip şaşkınlıklarını çoktan yaşamışlardı.

"Tamam." dedi boğuk bir sesle. Bulut kapıyı açık bırakıp gittiğinde Erhan kafasını oynatmadan gözlerini göğsünde yatan çocuğa dikti.

"Arda..." diye mırıldandı ama bir tepki alamadı. "Arda..."

Çocuk iyice göğsüne gömüldü, eskiden olduğu gibi kahvaltı masasında ayrılacağı malumdu.

Erhan esnedi ve onun sırtından tutup yataktan destek alarak bedenini kaldırdı.. Kucağındaki çocuğu sıkı sıkı tutup ayağa kalktı. Arda bacaklarını beline dolayıp kucağında uyumaya devam ederken bu hareketinden cesaret alıp boynuna sıkıca bir öpücük kondurdu.

Arda'yı kucağından indirmeden salona girdi ve oradan mutfağa girdi. Arkadaşlarının hepsi masaya oturmuş biraz bağırarak sohbet ediyorlardı. Erhan kaşlarını çattı.

"Şşş," dedi fısıltı ile, herkes ona döndü. "Sessiz olun."

"Yine başladı amına koyayım ya..." diye mırıldandı Turgay.

Erhan ona aldırmadan masaya gidip dikkat ederek oturdu ve uyuyan çocuğu daha da sıkı tuttu.

Masadakiler sessizce sohbet etmeye devam ederken Turgay her sesini yükselttiğinde Erhan'dan küfür yiyip yerine oturdu.

Erhan ise biraz kahvaltısını yaptıktan sonra kucağındaki çocuğu uyandırıp ona da kahvaltısını yaptırdı. Uzun zaman sonra bir sabah, eskisi gibi hissettirdi.

FERNWEH Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin