Bölüm şarkısı: Acısa da öldürmez- Sıla
Asef hislerinin aksine o masaya geçip oturmuştu.
Yine onların evindeydi ve yine Kerem hemen karşısında duruyordu. Bu sefer bir fark vardı, Asef aylardır yaptığının aksine Kerem'in başkalarına olan yakınlığını kıskançlıkla izleyip, üzülmüyordu. Kerem'e öfke ve büyük bir sinirle bakıyordu.
Buraya gelme sebebini kendisi de bilmiyordu, belki de gelip iki gün önce yaptıkları konuşmanın Kerem üzerindeki etkisini görmek istemişti. Çünkü o gün ilk defa Kerem'in duvarlarını yıkmıştı. Uzaklardan gelen o sakin Kerem'i yok etmişti. Gerçek hislerini öğrenmişti.
Şimdi ise Kerem'in yine kendisine herhangi biriymiş gibi davranmasına maruz kalıyordu. Sanki o konuşma hiç yaşanmamış, ilk defa karşılaştıkları gün olduğu gibi mesafeli ve herkes gibi.
"Bursa'da yanına gittiğim kuzenim beni tanımadı biliyor musun? Kimliğimi gösterdikten sonra sarılmayı tercih etti." Yasef tabağındaki tavuk etine çatalı saplayıp ağzına atarken gülerek mırıldandı. Kerem hem yemeğini yiyor hem de bazen gülerek ona bakıp dinlediğini belirtiyordu.
"Onun için o kadar yol gittin, bir zahmet." dedi sırıtarak. Ayranına uzandığında bir an gözleri Asef'e kaydı. Belli ettiğinin bilincinde, hiç çekinmeden kendisine öfkeyle bakıyordu.
"Bulut yarın çalıştığın yere uğrayacağım." Turgay'ın sesi geldiğinde Asef biraz kendine gelip gözlerini ondan çekip tabağına dikti.
"Gel yavrum, ama orada çalışan erkekleri gördüğünde saçma sapan kıskançlık triplerine girme hiç çekemem." dedi umursamaz bir sesle.
"Sizin nasıl bir ilişkiniz var ya?" diye sordu Erhan, "Kıskançlığı bile takmıyorsunuz."
"Artık alıştım çünkü, yanımda kimi görse saçma sapan tepkiler veriyor." dedi Bulut suyundan bir yudum alırken.
"Ne yapayım yanında kimseyi görmeye dayanamıyorum." Turgay konuştuğunda Asef derin bir nefes aldı.
"Bazı insanlar yanında başka insanları görmeye dayanamayıp delirir ama empati yeteneğinden yoksun oldukları için kendileri yaparlar." Asef'in imalı sesi masaya bomba gibi düşmüştü. En fazla bu kadar sabredebilmişti.
Kerem yanındaki çocuk ile gülerek konuşurken sesini duyduğu anda gülüşü hafifçe soldu ama yine de kafasını çevirmeden Yasef'e bakmaya devam etti. Yasef ise kendisine bakıyordu. Dişlerini sıktı.
"Sana diyorum!" sesini yükseltip konuştuğunda masadaki herkes şok ile kendisine bakıyordu. Kerem derin bir nefes alıp sonunda kendisine döndüğünde Asef hiç istifini bozmadı.
"Bu sefer gözlerini kaçırıp benden kurtulamazsın." dedi Asef sinirle, "Karşında yolda selamlaştığın herhangi biri yok."
"Noluyor lan?" diye mırıldandı Turgay, kimse bu tepkiyi beklemiyordu. Daha doğrusu masada bulunan herkes aralarında geçen son olayı bilmiyordu, Bulut bile dahildi buna.
"Asef," dedi Kerem sakince, uyarı dolu bir sesle.
"Kerem?" sinirle söylendi, "Ne oldu? Rezil mi oldun?"
"Asef sen bir gelsene benimle." dedi Bulut, kolundan tutmuştu ama kolunu kendine doğru çekip onun parmaklarından kurtardı.
"Niye geleyim? Noldu, herkes yine üç maymun mu oynanacak?" dedi masadaki gözlere bakarken, daha doğrusu Kerem'in arkadaşlarına. "Yine mi sınanıyorum?"
"Asef," sıkılı dişlerinin arasından konuştu. Asef ona aldırmadı.
"Bu sefer ki test konusu ne? Asef çöp gibi davranılmaya kaç dakika dayanır mı?"
"Asef!"
Birden sert bir gürültü gelip, tabakların masaya hafifçe vurma sesi geldiğinde Kerem'in elini masaya sertçe vurduğunu fark etti. Sinirden boyundaki damarlar çıkmıştı, dişlerini o kadar fazla sıkmıştı ki çenesi kasılmıştı. Kendisine büyük bir öfkeyle bakıyordu.
"Delirtme beni."
"Delir, delir amına koyayım." dedi Asef'de aynı şekilde elini masaya vururken.
Kerem onun masaya vuran eline baktı, ardından büyük bir öfkeyle kendisine baktı ve ayağa kalkmaya yeltendi ama Yasef kolundan tuttuğunda mecburen yerinde durdu.
Asef ilk başta onlara, sonrada Yasef'in sakinleşmesini umarak hafifçe okşadığı kola sinirle bakıp birden ayağa kalktı ve sinirle sandalyesini itti. Kendisine seslenleri umursamadan masanın etrafından dolanıp mutfaktan çıkıp dış kapıya ilerledi.
Ayakkabısını büyük bir hararetle giyip anında kendini dışarı attığında kapıyı kapatmaya bile gerek duymamıştı. Merdivenden birkaç adım atmıştı ki kolundan tutulup çekilmesi ile ilk irkildi ama karşısında Kerem'i gördüğünde ona öfkeyle baktı.
"Bana bak," dedi kolunu hafifçe sarsıp. "Kendine gel."
"Ben kendimde değilim Kerem, sendeyim. Ama sen beni görmüyorsun." artık diline kilit vuramıyordu. Kerem gözlerinin içine çatık kaşları ile baktı.
"Ortalığı birbirine katarak mı seni görmemi bekliyorsun?" Asef sinirle güldü.
"Saklanınca görmüyorsun, önüne çıkıyorum görmüyorsun, sessiz oluyorum, bağırıyorum, gülüyorum, sana bakıyorum yine görmüyorsun." sesinde öfkenin yanında büyük bir kırgınlık ve küskünlük vardı.
"Ne yapayım ben şimdi? Söyle?" dedi en sonunda dayanamayıp.
"Sana söyleyeceğimi söyledim." dedi sadece. Asef inanamayarak yüzüne baktı, bu kadar mı duygusuz olmuştu?
"Siktir git, seni hakeden orospu çocuğu sevdiğinin yanına." dedi sinirle ve kolunu ondan çekip ona aldırmadan aşağı indi.
Kendini dışarı atıp arabasına ilerlerken dolan gözlerini umursamadı. Boğazındaki büyük yumru daha çok canını yakıyordu.
***
Gençler bu arada anladık yeni özellik gelmiş yeter gardaş la
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FERNWEH
Teen Fiction[TAMAMLANDI] Bölümler kısadır. Bu kitaba başlamak için No:31 kitabında "K-A" bölümlerini okumanız yeterli... "Kerem," dedi ardından herkesin yüzünde gezen gözleri sanki rastgele Asef'in yüzünde kalırmış gibi durdu. "Yakında geliyormuş." Asef öyle...