25- İKİ VE ALTI AY

21K 2.2K 424
                                    

Yine herkesin mışıl mışıl uyuduğu bir gece sadece iki kişiyi uyku tutmamıştı.

Kerem ve Erhan balkonda oturmak yerine gecenin bir yarısı gizli saklı evden çıkıp arabayla kısa sürede deniz kenarına gelmiş, soğuk havaya aldırmadan banklardan birine oturmuşlardı.

Kerem evden çıkarken kendisine bir bira alırken Erhan sadece meyveli soda almayı tercih etmişti, kötü alışkanlıklara olan tavrı hâlâ aynıydı. En azından içki konusunda fikirleri değişmemişti çünkü Kerem dolaptan bira alırken bile bir şey söylecek gibi olmuştu ama sonrasında vazgeçmişti.

Erhan yarısına gelmiş sodadan bir yudum daha alıp yanında sessizce içkisini içen bedene baktı. Dümdüz denize bakıyordu, gözleri ise dalmıştı. Göz bebekleri büyüyüp küçülüyordu. Bir şeyler düşündüğü belliydi.

"Hasta olmayasın." dedi Erhan, rüzgarın etkisi ile tişörtü dalgalanan çocuğa. Kerem hiçbir tepki vermeyince dirseğini kenarı ile onu dürttü.

Kerem irkilerek ona döndü, sanki yanında olduğunu yeni fark etmişti. Gözleri saniyelik irileşirken daha sonra kirpikleri kırpıştı.

"Noldu?" diye sordu anlamayarak. Erhan onun bu haline üzgünce bakıp derin bir nefes aldı.

"Ne düşünüyorsun öyle?" dedi, normal şartlarda ne düşündüğünü bilirdi. Kerem birkaç saniye yüzüne bakıp yeniden önüne döndü ve oturduğu yerde dikleşti, önemli bir şey konuşacak gibiydi.

"Sana bir şeyler soracağım ama doğru cevap vereceksin, kesip biçmeden." dedi yeniden ona dönerken, Erhan kaşlarını çattı.

"Sor kardeşim." hiçbir zaman ona yalan söyleme taraftarı değildi zaten. Kerem ikisinden bir yudum aldı, yutkunduktan sonra gözlerini kısıp kendisine baktı.

"Asef," dedi ve birkaç saniye durup devam etti. "Sevgili yapmadan iki ay önce nasıldı? Daha doğrusu ben gittikten sonra?"

Erhan bu konularda onun canı yanmasın diye her ayrıntıyı anlatmamayı düşünüyordu. Merak ediyordu, belki Asef'in birine nasıl dokunduğunu bile ayrıntısı ile sorabilirdi ama bu kendisine acı çektirmekten başka hiçbir şeye yaramazdı.

"Kardeşim..." dediğinde Kerem anında itiraz eden bakışlarını ona yönlendirdi.

"Erhan, anlat. Artık saklamanın bir faydası yok, merak etme üzülmem."

Erhan bir süre yüzüne baktı, belki de ona her şeyi anlattıktan sonra Kerem'in kendi kafasında karar vermesi daha da kolay olacaktı. Erhan oturduğu yerde rahatsızca kıpırdandı ve uzun bir sessiz dakikaların ardından konuştu.

"Sen gittikten sonra ben diğer günü hemen İstanbul'a geldim, bizimkilerin hepsi tatildeydi. Acilen çıktığım için Arda'yı da memlekette bırakmıştım. Buraları az çok biliyorsun." dedi ve kendisini dikkatle dinleyen Kerem kafasını salladı. "Geldiğimde Asef'i çok perişan bir halde buldum, kendisine zarar vereceğinden korkup memlekete geri dönemedim. Bizimkileri aradım, herkes birkaç gün sonra gittikleri yerden geri döndüler. Tabi bir de Turgay'ın kendini perişan etmesi eklenince iyice işin içinden çıkamadım. Kendi üzüntümü bile yaşayamadım."

"Birkaç hafta evden çıkmadı Asef, daha sonra bir gün uyandığımızda Asef sanki eski haline dönmüş gibiydi. Gülmüyordu, konuşmuyordu ama en azından her gece ağlayarak uyanmıyor, yemek yerken bile birden ağlamaya durmuyordu. O süreler içinde ben seninle iletişime geçtiğim için belki de içi rahatlamıştı bilmiyorum. Daha sonra Asef eve geç gelmeye başladı, geldiğinde ise sarhoş olduğu için yatağına gidip uyuyordu. O zamanlarda aynı evde yaşamaya başlamıştık, kimse yukarı çıkmıyordu zaten. Asef sürekli senin yatağında yatıyordu."

Kerem onu dikkatle dinlerken cebinden bir sigara çıkarıp yaktı, derin bir nefes çekip vücudunu tamamen Erhan'a çevirdi. Sigarayı tuttuğu elinin kolunu bankın yaslanma yerine koydu. Diğer elinin parmakları ile ise derisini sökmek istermiş gibi hafif hafif uğraşıyordu.

"İki ay kadar sonra bir gün eve geldi, daha düzgündü. Daha doğrusu, özgüvenliydi. Başka bir eve çıkacağını söyledi, birkaç gün sonra ise Sonat ile tanıştırdı bizi. Tabi ilk duyduğumda çıldırdım Asef'i yine böyle deniz kenarına getirdim, sinirlerime hakim olamadan çocuğa bir yumruk attım. Hiçbir tepki vermedi." Erhan bu kısmı üzgün bir sesle anlattı.

"Tamam eyvallah, senin eski sevgilindi ve onu böyle başkasıyla görmek kanıma dokundu. Ama o süre içinde sen hiç geri döneceğine dair bir şeyler söylemeyince, kimseyi zorla tutamazsın Erhan diye düşündüm. Yani onunda bir hayatı vardı elbette. Hakkım olmadan sinirim bozulsa da sonrasında Sonat'ın aramıza katılmasına, onunla sevgili olmasına hiçbir şey demedim. Turgay sürekli tepki veriyordu ediyordu ama ben tepki vermeyi bırakmıştım. Tek isteğim ikinizin de mutlu olmasıydı ama işte altı ay sonra seninle o konuşmayı yaptıktan sonra düşüncelerim yeniden değişti. İstemeden yine içimde bir kin büyüttüm, bu sefer kimseye çaktırmadım."

Kerem her anlattığı şeyi büyük bir dikkatle dinliyordu. Yüz ifadesinden ne düşündüğü anlaşılmıyordu ama kaynatacak gibi tırnağı ile etini parçalarken anlattıklarından pek memnun olmadığını görüyordu. Daha fazla devam etmedi ve Kerem'in konuşmasını bekledi.

"Peki" dedi birden Kerem, kafasıyla hayali bir şekilde sağ tarafı gösterdi. "Asef ve onun nerede tanıştığını biliyor musun?"

"Barda." dediğinde Kerem gözlerini kıstı, bir şeyler düşünürken dudaklarını ince bir çizgi halinde tutup sigarasından bir duman daha çekti. "Zaten o iki ay boyunca sürekli bara gidip içmiş."

Kerem'in kaşları havaya kalktı, kafasını ağır ağır sallarken derin bir nefes alıp önüne döndü. Oturduğu yerde iyice yayılıp yanda duran birasını eline alıp denizi izlerken içmeye başladı.

"Tamamdır kardeşim." dedi sadece, sonrasında ise hiç konuşmadı.

Erhan bir süre onu izledi, bir şeyler planladığı belliydi ama sorgulamadı. Çünkü eski Kerem gibi değildi, muhtemelen yapacağı ve düşündüğü şeyleri kendisi daha iyi bilirdi.

O gece sessizce denizin dalga sesini dinlediler. Daha sonra ise diğerleri kendilerinin gittiğini fark etmesin diye daha fazla orada oturmayıp arabaya binip evin yolunu tuttular.

FERNWEH Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin