61- MEKAN SAHİBİ VE RESSAM

26.3K 2.2K 1K
                                    

Asef ağzına kadar dolu olan dolabı açıp içindeki atıştırmalıklara göz gezdirdi. Canı bir şeyler yemek istiyordu ama Yasef'in dolabında yiyebileceği tarzda hiçbir şey yoktu.

"Ne değişik şeyler var, adam akıllı yiyecekler alsana dolabına." dedi bir kez daha göz gezdirip, o sırada yan tarafında tavaya atılan patatesin çıkardığı cızırtı yükseldi.

"Aslında hep bildiğin şeyler, sadece paketleri değişik." dedi Yasef dikkatle patatesleri çevirirken.

"Hmm..." dedi ama hiç yiyesi gelmemişti. Dolabı kapatırken tezgahın üzerindeki meyve tabağından bir çilek alıp ucunu ısırdı.

"Hiç yurtdışına çıktın mı?" diye sordu arkası dönük, uzun boylu genç.

"Evet, Viyana ve Amerika'ya gittim. İlkokulu iki yıl kadar Amerika'da okudum." diye cevap verdi Asef, çilekten bir ısırık daha aldı.

"Amerika'da hangi eyaletteydin?" diye sordu merakla, omzunun üstünden baktı.

"San Francisco'da yaşadım, ben doğmadan üç yıl önce annem ve babam Phoenix'de yaşamışlar." dediğinde Yasef verdiği isimleri kafasında tarttı.

"Hmm, biz de geçen yıl birkaç gün New York'a gitmiştik." dediğinde Asef birkaç saniye duraksadı, ardından kafasını salladı. Birden üç yılını ondan ayrı geçirdiği aklına geldi, gün içinde bazen hatırlıyordu ve üzülüyordu.

"Kudur." dedi Yasef sırıtarak, saniyeler önceki durgunluğu yerini sinire bırakırken kaşlarını çattı.

"Sen kudur, köpek." dedi yediği çileğin yeşil yaprağını onun sırtına atarken. İki dakika normal sohbet edemiyordu bu geri zekalı çocukla.

Yasef kahkaha attığında yüzünü buruşturup mutfaktan çıkıp salona ilerledi, Kerem koltukta oturmuş telefonuna bakıyordu. Sol ayak bileğini sağ dizinin üzerine koymuş, bir kolunu koltuğun yaslanma yerine koyarken diğerini ise bacağının üzerine koymuş telefonuna bakıyordu.

Yeşil cepli pantolonunun kumaşı birbirine değerken ses çıkarıyordu, Kerem göz ucuyla kendisine bakıp yeniden telefonuna döndü. Asef ise ona hiç aldırmadı ve dibine kadar gelip durdu. Bacağını tutup aşağı indirdiğinde Kerem geriye yaslanıp yüzüne baktı. Kolunu da çekti.

Hiçbir şey söylemeden kucağına yerleştiğinde Kerem burnuna dolan vanilya kokusu ile gülümsedi, anında elini beline koyup kucağına yerleşmesine yardımcı oldu.

"Neye sinirlendin böyle?" dedi, çatık kaşlarına bakarak söylediğini anlamıştı.

"Mutfaktaki salak çocuk sinirlerimi bozuyor, niye geldi ya o?" kolunu boynuna sardı ve tamamen yüz yüze geldiler.

"Bebeğim biz onun evindeyiz."

"Bu o kadar önemli bir ayrıntı değil." dediğinde Kerem sesli sesli güldü.

Asef onun gülüşünü izledi ve daha sonra yaklaşıp yanağını öpmek için uzandı ama Kerem kendisinden önce davranıp yanağını öptü. Asef sırıtarak durdu ardından bir daha uzandı, yine kendisinden önce kucağında oturduğu adam öptü.

Aralarındaki oyun sürerken, ikiside sesli sesli gülmeye başladı ama bu oyunuda bitirmiyorlardı. Asef en sonunda üçüncü defa yanağını öperken diğer yanağa geçeceği sırada dudakları çarpıştı ve dudağından öptü.

Dudağından art arda öperken aşırı hızlılardı, daha sonra sinsilik yaparak yanağını öpmeye çalışacaktı ki Kerem kendisinin bu haline kahkaha atıp ensesinden tuttu.

"Yaramaz." dedi belini çok hafif dizine yatırırken, yanağını sıkı sıkı öptü. Boynundan da büyükçe öpüp derin bir oh çekti.

"Şampuanın vanilyalı değil mi?" diye sordu yeniden kucağına çekerken, Asef teninde izi kalmış öpücükleri etkisi ile sarhoş gibi bakarken kafasını salladı.

FERNWEH Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin