"Asef, ketçap almadın mı?"
Erhan'ın sorduğu soruyla ağzı dolu dolu kalabalık masada poşetlerin içini karıştırdı. Aldığına emindi ama etrafta yoktu. Hamburgerinden bir ısırık daha alıp biraz daha kontrol etti ama yine yoktu.
"Dolapta yok mu ya?" diye sordu en son bulamayınca. Erhan kafasını olumsuz anlamda salladı.
"Uzun zamandır market alışverişi yapmıyoruz, bitmiş. Neyse bir şey olmaz." dedi çok sevmediği hamburgeri yavaş yavaş yerken.
"Çıkalım alışverişe bugün."
"Tamam ama ne eksik bilmiyorum." dedi Erhan patatesten bir tane ağzına atarken.
"Ben biliyorum, sen ne zaman gideceksin?"
Erhan bileğini yüz hizzasında tuttu, saate bakıp gözlerini kıstı ve geri indirdi.
"Bir buçuk saate çıkmam lazım, annem bir tanıdıkla eşya göndermiş onu alacağım."
"Tamam, yetişirse beraber gideriz olmazsa Kerem gelince onunla giderim."
"Kerem ile gitme." dedi Erhan aşırı normal bir sesle.
"Niye?" Asef'in kaşları çatıldı.
"O kendini kaybediyor, hesabında ne kadar para var bilmiyorum ama her şeyden on yirmi tane alıyor. Parası bitip birkaç yıla beş parasız dolanacak etrafta." rahatsızca mırıldandı.
"Mekandan gelen kazançla orantıyı tutturur." Asef eski sevgilisinde ne kadar para var bilmiyordu, bir ara bunu test etmesi gerekiyordu.
"Olsun, siz ikiniz çıkarsanız ben sana para veririm onunla ödersin."
"Benim param var." Erhan bu para konusunda oldukça rahatsız görünüyordu ki ters ters baktı. Asef ağzı dolu bir şekilde gülümsedi.
"Tamam, yarısını alırım." onu da Arda'ya verecekti tabi.
"Sana bir şey itiraf edeyim mi?" diye sorduğunda Asef kafasını salladı, o kafası eğik olduğu için görmeyeceğini fark edince 'evet' diye mırıldandı.
"Aslında Arda'ya para vermeyi unutmuyordum, o sıralar pek param yoktu. Aldığım parayı direkt annemlere gönderiyordum evi falan boyatmışlar, hiç param yoktu. Bu yüzden öyle unutmuş gibi yapıp çıkıyordum belki siz verirsiniz diye. O da salak Arda günün sonunda söylüyordu."
Erhan'ın utana sıkıla anlattığı şeyle boğazında düğüm oluşurken ağzındaki lokmayı zorlukla yutkundu. Duygusallığına küfür edip gözleri dolu dolu baktı karşısındaki adama.
"Oğlum biz neyiz burada? Niye bizden istemiyorsun?"
"Hiç sorma." dedi Erhan elini kaldırıp. Utandığı belliydi.
"Ben de sana harçlık vereyim mi bundan sonra?" Asef'in ciddi sorusuyla gülerek kafasını kaldırdı gözlerinin içine bakarken daha çok sırıttı.
"Yanağımı öpüp okula da gönder istersen."
"Alay etme." diye huysuzlandı Asef.
O sırada yukarı kattan gelen gürültü ile ikisi de kafasını kaldırıp baktılar. Erhan bir küfür savurdu.
"İyi dayandım bence." dedi elindeki yemeği bırakıp hızla ayağa kalkarken. O mutfağın çıkışına ilerlerken Asef aceleyle hamburgerinden bir ısırık daha alıp kenara koydu ve peşinden fırladı.
Dış kapı çoktan açılmış, Erhan ayakkabısını giymişti. Merdivenlere ilerlediğinde onu durdurmak yerine kendisi de ayakkabısını giyip peşine düştü.
Eski evlerinin olduğu kata çıkarken duygusal olması gerekirken şu an sinirliydi. Çünkü ciddi anlamda aşırı derecede gürültü vardı.
"Amına koduklarım." dedi Erhan öfkeyle zili çalarken.
Asef hemen yanına gidip Erhan'ın kolundan belli etmeden tuttu. Kapıyı açanın üzerine atılırsa diye.
"Onu da ben açayım amına koduklarım." içeriden kaba bir erkek sesi geldi ve saniyeler sonra kapı açıldı.
Kapının ardında esmer, uzun boylu ve sıfıra vurulmuş saçıyla dikkat çeken bir çocuk vardı. Gözleri koyu yeşildi. Ve oldukça sinirli duruyordu.
"Buyrun?" diye sordu ilk kendisine bakıp. Asef yabancı birini gördüğünde otomatik olarak duvar gibi baktığı için dümdüz suratına baktı. Milletin deyişi ile bu 'tanrı' bakışıydı.
"İki gündür taşınmanız bitmedi mi kardeş? Altta evi başımıza yıktınız." Erhan direkt agresif ülkücü moduna girmişti.
Çocuk gözlerini Erhan'a çevirdi, duruşunu düzeltti.
"Aga kusura bakma ya, eşyaları tek başıma düzeltiyorum bazen elimden düşüyorlar." dediğinde Erhan kaşlarını çattı.
"Arkadaşın neyin yok mu senin?" dediğinde çocuğun kanayan yarasına basmış gibi yüzünü sinirle buruşturdu.
"İçerde oturuyor orospu çocukları."
Erhan birkaç saniye baktı ve ardından sakalını karıştırdı. Bakışlarını Asef'e birkaç saniye çıkarıp üstünü süzdü ve ardından derin bir nefes alıp çocuğa döndü.
"Tamam, yardım edeyimde yerleşin artık. Bu neymiş la..." dediğinde çocuk sırıttı.
"Vallah de?"
Erhan ters ters baktı, o sinirli çocuk bile Erhan'dan korktu ve kapıdan çekildi.
"Buyrun."
Erhan kafasını iki yana sallayıp ayakkabısını çıkardı. Ardından Asef'e döndü.
"Sen aşağı in, geliyorum."
"Yardım edeyim mi?" diye sordu ama pek istekli değildi.
"Yani aslında etsen güzel olur-" Erhan çocuğun sözünü kesti.
"Yok sen in, hallederim ben." Asef bir çocuğa bir de Erhan'a baktı.
"İyi, tamam." dediğinde Erhan'ın kolunu bıraktı ve arkasını döndü.
Merdivenlerden inerken yeniden hamburgerine kavuşmayı hayal ediyordu. Üst kat sikinde bile değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FERNWEH
Teen Fiction[TAMAMLANDI] Bölümler kısadır. Bu kitaba başlamak için No:31 kitabında "K-A" bölümlerini okumanız yeterli... "Kerem," dedi ardından herkesin yüzünde gezen gözleri sanki rastgele Asef'in yüzünde kalırmış gibi durdu. "Yakında geliyormuş." Asef öyle...