124- ROMANTİK YEMEK VE GARSONLAR

16.8K 1.8K 1.2K
                                    

Asef elindeki tabakla masadaki tek dolu masaya ilerlerken yüz ifadesi oldukça ciddiydi. Üzerine giydiği beyaz gömlek ve siyah pantolon hiç rahat değildi ama şu an bunu umursamıyordu.

Baş başa oturan arkadaşlarının yanına ilerlerken Bulut'un dudaklarında hafif bir gülümseme vardı, sürprizi gördüğünden beri yüzündeki o gülümseme hiç silinmemişti. İlk başta dakikalarda Turgay'ın yüzünün her köşesini öpüp, kahkaha atıp daha sonra masaya oturmuştu. Ha bir de 'neden haber vermedin daha güzel giyinirdim, fotoğraf atacağım kötü çıkarım şimdi'  diye bir dolu isyan etmişti.

Asef hazırladığı sosu masaya bıraktı, Turgay'ın özel isteğiydi.

"Afiyet olsun efendim." dedi bir garson edasıyla.

"Teşekkürler." Turgay ise yarım ağız cevap verdi. Ardından bakışlarını Bulut'a çevirdi.

"Benimle sevgili olduğun için o kadar şanslıyım ki..."

"Ooo..." dedi Asef gülerek. Turgay gözlerini kapatıp açtı ve yavaşça kendisine döndü.

"Garson bey lütfen siktir olup gider misiniz?"

Asef'in gülüşü yüzünde soldu, huysuzca baktı. Arkadaşı büyük bir kahkaha attığında bu özel günün hatrına ona cevap vermek yerine arkasını dönüp arkadaşlarının olduğu, onların masasına en uzak olan yere yürüdü.

Kerem ve Erhan sohbet ederken Kerem'in yanına geçti ve elini tutup parmaklarını birleştirdi.

Kerem ona bakmazken elini tutmasına karşılık verirken sohbet etmeye devam ediyordu. Asef sinirle masada oturan gençlere baktı ve elini tuttuğu gencin dikkatini çekmek için önüne geçti.

"Kerem, Turgay bana siktir git dedi." çenesinden tutup kendine çevirdi ama Kerem son lafını söyleyene kadar Erhan'a bakmaya devam etti. En sonunda zorlayınca kendisine döndü.

"Yav bir dur oğlum, ne var?" dedi bıkkın bir şekilde.

"Turgay bana seni sikerim, siktir git dedi." diye abarttı. Kerem sikerim lafından sonra bir 'tövbe estağfurullah' çekti.

"Asef uslu dur sende, ne gidip gelip çocukları dinliyorsun?" azarlanınca kaşları daha çok çatıldı.

"Sen var ya arkadaş köpeği olmuşsun." dedi sinirle kenara geçerken, ona sinirlense bile hâlâ iç içe geçmiş ellerini ayırmıyordu.

"Hayatım ama sende gidip rahatsız ediyorsun onları, şimdi ben ne diyeyim?" Kerem kendisine döndü, ona ters ters baktığında ise Kerem derin bir nefes aldı.

"Tamam Asef, yemeği bitsin döverim onu."

"Hah şöyle, adam ol." dedi Asef Kerem'in diğer yanına geçerken. Erhan oturduğu yerde sırıtarak bakıyordu.

"Asef şımarma." dediğinde omuz silkti ve Kerem'in boynuna bir öpücük kondurdu. "Şşş, şımarma."

Asef yine ona aldırmadı ve dudaklarına bir öpücük daha kondurdu. Erhan ciddiye alınmadığında kuduruyordu, ona sövüp ters cevap vermezdi ama en azından bunu yapabilirdi.

Kerem'den ayrılıp önüne dönerken bar kısmında bardakları silen Ayaz'a değdi gözleri. Kerem onun sadece bir içici olduğunu, yardım alıp bırakacağını söylediğinden beri ona üzülüyordu. Genç yaşta böyle kötü bir alışkanlık edinmesi üzücüydü.

Kapı birden açıldığında Arda girdi içeri, soğuktan dudakları ve burnu kıpkırmızı olmuştu. Herkesin gözü oraya kitlendi.

"Arda sen niye atkını yanına almıyorsun?" Bulut romantik anın içinde bağırarak konuştuğunda Asef'in düşündüklerini söylediği için araladığı dudağını geri kapattı.

"Atkımı bulamadım." son heceyi uzatarak kendisine bakan kişilere aldırmadan Erhan'ın yanına ilerledi.

"Bebeğim madem gelecektin niye haber vermiyorsun? Alırdım ben seni." dediğinde Arda elini montunun cebinden çıkarmadan Erhan'ın dudaklarına sıkı bir öpücük kondurdu ve geri çekildi. "Dudakları bile buz gibi ya."

"Derslerim bitti, uykum gelmeyince dedim bari buraya geleyim. Taksiyle geldim ama param elli liraydı. Taksici abiye elli liralık bırak dedim. Beş dakikalık mesafe kalmıştı bıraktı."

"Erhan yine mi harçlık bırakmadı?" diye sordu Asef, Erhan kendisine baktı ve kaşlarını çattı.

"Bıraktım, niye bırakmayayım salak?" diye sorduğunda Asef omuz silkti. Kerem'e biraz daha yaklaştı.

"Ne bileyim sürekli unutuyorsun."

"Adım çıktı işte." dedi Arda'ya dönüp. Arda ise ortada dönen bu muhabbete aldırmadan montunu çıkarıp kenara bıraktı ve direkt Erhan'ın kucağına yerleşti. Boynuna sarılıp ısınmak umuduyla yüzünü tenine sürdü.

"Espri yapıyorum, alınmadın değil mi?" diye sordu Asef yüzü asılmış arkadaşına bakıp. Erhan yüzüne bakmadı.

"Şşş..." dedi elini uzatıp saçına dokunurken. "Sana diyorum sinirli ülkücü."

"Abi çek elini." diye mırıldandı Arda, gözleri kapalıydı.

"Ne?" diye sordu Asef anlamayarak.

"Erhan sinirliyken saçına dokunulunca daha fazla sinirleniyor." hafifçe sırıtarak söyledi, ardından boynunu öptü.

"Yok, sinirli değilim." dedi Erhan kucağındaki çocuğu daha çok üstüne çekerken.

Asef bir yandan Kerem'in elini tutarken diğer yandan onun saçını karıştırmaya başladı. Sırf sinirlenip kalkıp kendisine kızsın diye. Ama hiç işlemedi.

"Asef millete bulaşma artık, kalkıp döverse ayırmam." dedi Kerem elinden tutup kendine çekerken. Asef bakışlarını arkadaşından çekip eski sevgilisine dikti.

"Beni dövecek adam anasının karnından doğmadı aslan." dedi omzuna vurup, Erhan'ın arkadan alayla güldüğünü duydu ama aldırmadı.

"Garson!" Turgay'ın bağırışı ile Kerem susmak zorunda kaldı. "Su getir, Kerem getirmesin."

Kerem'e getir götür işleri yaptırmıyordu.

"Ben götürürüm." dedi Asef hızla bar kısmına yönelip.

Yemek bitene kadar onları rahat bırakmayacağı malumdu.

***

Eğleniyor muyuz?

Sıkılanlar buraya yazabilir, niyetinizin kötü olmadığını biliyorum sadece ciddi olarak ne düşündüğünüzü merak ediyorum.

Sıkıldım diyenlere 'okuma lan, okuma dana' demeyeceğime yemin ederim...

Öptüm hepinizi...

FERNWEH Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin