167- GÜNEŞLİ HAVA

15.5K 1.8K 2.5K
                                    

Erhan balkonda geriye yaslanmış, önündeki garip manzaraya bakıyordu.

Asef ve Kerem bir eğlence mekanına gittiklerinde yanına başka biri yaklaşsa ne yaparsın tiyatrosunu yapıyorlardı. Daha doğrusu Asef onu zorluyordu.

"Şimdi ben bir kızım, tamam mı?" dediğinde Kerem gözlerini devirerek kafasını salladı. Bir elinde sigarası vardı ve sanki çocuğunu eğlendiyormuş gibi duruyordu.

Asef gülmemek için kendisini zor tuttu ve bir dans figürü yaparak Kerem'e yaklaştı. Ona sürtündüğünde gözlerini kaçıracağı sırada Kerem birden onu büyük bir hızla itti.

"Dokunma bana, evliyim ben." dedi büyük bir ciddiyetle. Sandalyede oturan Turgay'a son anda tutunan Asef büyük bir şokla baktı.

"Sen bir kıza böyle mi davranacaksın ayı?" dedi elini Turgay'ın omzundan çekerken.

"Ama sen kız değilsin."

"Beni kız gibi hayal et dedim ben sana." Asef sinirle tekrar yanına gitti ve yapıştı. Gerçek anlamda hiperaktif çocuklar gibiydi.

"Bebeğim Allah aşkına oturalım ya, hem ben kimseye dokunamıyorum zaten gece kulübüne gitsem pistte durmam ki." Kerem cümlesinin sonunu sigarasından bir duman çekerken getirdi. Asef omuz silkti.

"Olsun, ben tatmin olmak istiyorum." dediğinde Kerem onu dinlemeden elini tuttu ve parmaklarını birleştirdi. Elini kaldırıp bir öpücük kondurdu ve geri indirdi.

"Hadi, oturalım artık. Uzun zamandır ilk defa hava bu kadar güneşli, biraz dinlenelm şu tatil gününde." dedi sevgilisini kendisi ile beraber çekiştirip sandalyeye otururken. Tabi yanda boş sandalye olmasına rağmen kucağına almıştı Asef'i, bu durum artık garip değildi.

"Pikniğe falan mı gitsek acaba?" dedi Turgay geriye yaslanıp.

"Olur aslında, uzun zamandır gitmiyoruz. Ormana gidelim." dedi Bulut, sırtı dönük olduğu için omzunun üstünden arkaya baktı.

"Geçen yıl gittiğimizde Arda'yı kim gölde boğmaya çalışmıştı?" dediğinde Erhan aniden hatırladığı şeyle kaşlarını çattı.

"Turgay, orospu çocuğu." dedi sinirle ona bakıp, yüreği ağzına gelmişti o gün.

"Arda'ya boy ver dedim veremedi, ben de acaba ne kadar dibe çökecek diye denemek istedim."

O sırada uykudan uyanan Arda balkondan içeri girdi, uzun süredir fazla uyumadığı için kahvaltıdan sonra yeniden uyumaya gitmişti ve anca şimdi uyanmıştı.

"Ne Arda?" diye mırıldandı uykulu sesiyle, ardından gözlerini ovarak birkaç adım attı. Erhan üzerine gelen çocuğa afallayarak baktı, uykulu olduğu için eskiden yaptığı gibi direkt kucağına oturacaktı.

Kucağına yerleşen çocukla daha da afalladı, iki eli bel hizzasında hafifçe havada kaldı ve ortama sessizlik çöktü. Arda ise gözlerini kapatıp kafasını boyun girintisine gömüp gözlerini kapattı ve kucağında iyice küçüldü.

Erhan şoku atlatamadan Bulut'un sesi duyuldu.

"Arda, bebeğim..." dedi uyarı dolu bir sesle. Arda gözlerini açtı ve abisine baktı. Daha sonra aldığı kokuyla kaşları çatıldı, kalbi hızlandı. Kafasını bir anda kaldırıp yüzüne baktığında gözleri iri iri açılmış, küçük dudakları aralanmıştı.

"Anaaa Erhan." dedi büyük bir şokla, ardından kendine geldi ve hızla kucağında kalktı. Dengesini sağlayamadığı sırada Erhan belinden tutup ona destek oldu.

"Özür dilerim," diye mırıldandı utanarak, yüzü kıpkırmızı olmuştu. Telaşlı bir şekilde gidip Kerem'in yanındaki boş sandalyeye oturdu.

Erhan hiçbir şey söylemeden öylece baktı, ardından boğazını temizleyip önüne döndü. Uzun zamandır onu kucağına almıyordu.

"Biz senin boğulmandan konuşuyorduk ama sen uçtun baya, bayaa." dedi Turgay gülerken. Bulut'da gülmesini bastırmak için sigarasını dudaklarına dayadı.

Arda'dan bir süre ses çıkmadı, muhtemelen utancından sesini de kaybetmişti.

"Turgay abi bir daha seninle sulak bir bölgede geçmeyeceğim, hatta karda bile gezmem beni orada bile boğabilirsin." utana sıkılada olsa konuştu. Turgay daha fazla sırıttı.

"Karda boğmayı hiç denememiştim, güzel olur. Deneyeyim bunu." dediğinde Erhan ters ters baktı suratına, Turgay ekledi. "Şaka."

Erhan önüne dönüp çenesini kaşırken kimseyle göz teması kurmadı. Herkes gülerek sohbet ederken o sadece önüne bakıyordu.

FERNWEH Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin