107- DEPO

16.8K 1.9K 1.2K
                                    

Geldiği mekana gözlerini gezdirirken bir dal sigarayı dudaklarının arasına koydu. İçeride hiçbir şey yoktu, beton yığını gibi duruyordu. Birkaç tane merdiven duruyordu az ileride, bu da bu mekanda tadilat yapıldığını gösteriyordu. Şehirden biraz uzakta bir depoydu.

Cebinden çakmağını çıkardı, gözlerini onun çakmağında gezdirirken özlemle iç çekti. Üç gün olmuştu onu görmeyip, sesini duymayalı. Sırf onu görmek için bu kadar şeye katlanmışken şimdi uzaktan bile bakamamak sinirini bozuyordu.

Belki de bu yüzden Sonat ile buluşmayı kabul etmişti. Asef, Kerem ve o arkadaş grubundan öyle uzakta kalmıştı ki onlarla irtibatı olan, düşman bile olsa eskilerden biriyle görüşmek kendisine iyi gelecekti.

Belki Sonat'da onun binbir türlü hâlini bir masal gibi anlatırdı ve yeniden hayran kalırdı.

Çakmağı yakıp ince kağıdı tutuşturdu yanakları içine çökene kadar derin bir soluk çekti içine. Çakmağı yeniden cebine iliştirdiği sırada kapıdan içeri giren bedenle gözlerini onun yüzüne sabitledi.

En son bıraktığında kanlar içinde olan çocuğun yüzü gözü açılmıştı, sadece çok ufak mor halkalar hâlâ yüzünü süslüyordu. Dudaklarında hafif bir gülümseme vardı, saçlarını sıfıra vurduğu belliydi. Çünkü yeni yeni uzamaya başladığını fark etti  Üzerine geniş siyah tişört, altına da bir kot pantolon giymişti.

Eski ressam Sonat ile arasında dağlar kadar fark vardı.

"Anlaştığımız saatte burada olman beni çok mutlu etti." dedi elini cebine koyup yanına ilerlerken. Hiç istifini bozmadan sigarasını içmeye devam etti.

"Tatavayı kes, at." dedi umursamaz bir sesle. Sonat sırıttı, birkaç adım ötesine gelip durdu. "Ne planı anlat bakalım."

"Kerem'i gözden çıkarıyorsun yani?" kaşlarını kaldırarak sorduğu soru Yasef'i güldürdü.

"Kerem'e bir şey olmasına izin vermem, canını yakmam. Bedensel." dediğinde bu sefer Sonat güldü.

"Çocuk zaten ruhsal olarak bir darbe daha alırsa bedensel olarakta yıkılacak." dedi Sonat, bu söylediğinin doğruluğu Yasef'i rahatsız etti. Gözlerini kısarak onun yüzüne bakarak sigarasını içmeye devam etti.

"Yıkılmasını istiyor musun?" diye sorduğunda Yasef kafasını olumsuz anlamda salladı. İstemiyordu, asla.

"Asef'i bırakmasını istiyor musun?" sigaradan bir duman çekip dudaklarının arasından sertçe çekti ve ağzındaki dumanı sertçe üfledi.

"Ben senin amacını anlamadım. Hem Asef'i istiyorsun, hem de benimle beraber plan kuruyorsun bilmiyor musun sana Asef'i asla göstermeyeceğimi?" dediğinde Sonat dişlerini göstererek güldü.

"Asef insanları harbiden delirtmiş."

Yasef yine sesini çıkarmadı, bu doğruydu.

"Zaten onun için gelmedim merak etme, daha doğrusu gelmedik."

Yasef'in kaşları çatılırken saniyeler sonra kapıdan giren iki bedenle dudakları şok ile aralandı. Sigarayı dudaklarına götürürken öylece kalakaldı.

Erhan ve Kerem...

Erhan ağzında bir kürdan ile yürürken oldukça sakindi ama yüz ifadesi tam tersini haykırıyordu. Kerem ise elindeki sigarayla sadece kendisine bakarak yürüyordu.

"Hassiktir..." diye mırıldandı dişlerinin arasından. Bunu sadece Sonat duyduğu için kahkaha atmıştı.

"Çok eğlenceli." dedi biraz geri çekilip karşıdan gelen insanların görüşünü daha çok açarken.

Erhan ve Kerem az ötede gelip yan yana durdurular. Duruşları bile konuşmaya gelmediklerini gösteriyordu.

"Orospu çocuğu Sonat." dedi sigarasını yere fırlatırken. Sonat ise hâlâ kendisine sırıtarak bakıyordu.

"Teşekkür ederim, neyse buradan sağ çıkarsan görüşürüz." dedi kafasıyla selam verip.

Sırıtarak arkasını döndü ve elleri cebinde kapıya doğru yürüdü. Ama tam Erhan'ın yanından geçerken Erhan elini göğsüne koyduğunda durmak zorunda kaldı.

"Sende dur." dediğinde 'yook' gibisinden baktı.

"Ben önceden yedim." dalga geçerek söylediğinde Erhan kafasını hafifçe eğip alayla yüzüne baktı.

"Benden yemedin."

Sonat yüzündeki ciddiyetin farkına vardığında bir Kerem'e, bir de Erhan'a baktı. Kerem onunla ilgilenmeyip dümdüz önüne bakıyordu.

"Ben Kerem'e mesaj atıp onu uyardım, sonrasında sizde bu planı yaptınız. Eğer sözünüzde durmazsanız, adamlığa-"

Sözünü Erhan'ın tokadı bozmuştu, elinin tersiyle öyle bir tokat atmıştı ki Sonat dengesini kaybetti. Yasef istemsizce bu görüntüye güldü.

"Yeter lan." dedi bağırarak. Sonat yediği tokadı siktir ederek Yasef'e dönüp baktı sinirle.

"Senin ananı sikeyim, kumpasa düştüm seninle beraber."

"Dangalaksın."  Yasef tükürür gibi konuştu.

Bakışları Kerem'e döndüğünde ise alaycı duruşu anında ciddileşti çünkü Kerem'in ifadesi kendisini korkuttu. Cinnetin evresinde olduğunu gösteriyordu.

Ve bu oldukça endişe vericiydi.

FERNWEH Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin