Bir üniversitenin düzenlediği gezi en fazla bu kadar olabilirdi zaten.
Tatil köyü gibi bir yere getirmişlerdi ama o kadar kalabalıktı ki odalarda fazladan insanlar kalıyordu. Neyse ki kendileri üniversitenin adıyla buraya gelmemişlerdi. Sadece Arda ve Turgay o adla geldikleri için odaların dağılımı biraz kafa karıştırıcı olmuştu.
Arda ve Turgay başka biriyle bir odada kalacakken ayarlamalar sonucu herkes kendi sevgilisini yanına almıştı bu lüks sayılmayacak odalarda, kulübelerde kalacaklardı.
Renkli renkli kulübeler vardı ve Kapadokya'nın en güzel yerine geldikkerine emindi. Tek problem aşırı derecede kalabalık olmasıydı ama neyse ki gün batımı bile insanın tüm stresini alıyordu.
Çantalarını bırakır bırakmaz yemek yemek için bölgede küçük mekana geldiler. İçerisi oldukça küçük olmasına rağmen dışarı attıkları masa ve sandalyeler oldukça fazlaydı. Gelen ziyaretçiler zaten içeride oturmak yerine dışarı çıkıyordu, gün batımı eşliğinde yemek yemek için.
Asef'in gözleri sağ tarafında kalan ormanlık alana dalmışken masadaki yoğun kahkaha ile arkadaşlarına odaklandı. Kendi aralarında sohbet edip gülüyorlardı.
Yanında duran beden içkisinden bir yudum aldığında bakışlarını bu sefer ona yöneltti. Dümdüz önüne bakıp sigara ve içkisini içiyor, tek bir şey bile söylemiyordu.
"Aşkım," dediğinde Kerem kafasını çok hafif kendisine çevirdi ama gözlerini daldığı yerden çekemedi, sadece kendisini dinledigini belirtti bu hareketiyle. "Çok fazla içme, aç karnına dokunur."
Kerem birkaç saniye durdu, gözlerini daldığı yerden çekemiyordu. Bomboş karşı tarafa bakıyordu.
"Yaklaş." dedi sadece, Asef kaşlarını çatsada dediğini ikiletmeden biraz çekinerekde olsa kendisine yaklaştı.
Kerem sonunda gözlerini çekip kafasını yana eğdi ve boynundan sıkıca öptü. Asef'in içi titredi, sanki kendisini ilk defa öpüyormuş gibi hissetti. İstemsizce masanın altından bacağına tutundu.
"Kardeşim burada yapma, belli olmaz." dedi Turgay biraz tedirgince. Öpmesinden bahsediyordu.
Kerem hiçbir şey söylemeden biraz altını yine sıkıca öptü ve geri çekilip sandalyesine yaslandı. Bacaklarını biraz daha açarken Asef hâlâ elini dizinden çekmemişti, soluk alışverişleri hızlandı.
"Sıkıntı yok." dedi derin bir nefes alıp.
Asef kendini geri çekip sandalyesine yaslandı. O sırada hemen karşısında oturan Yasef ile göz göze geldi, gözleri boynundaydı. Saniyeler sonra bakışlarını gözlerine dikti, sıkıntılı bir nefes alıp önündeki bardaktaki içkiyi kafasına dikti ve dirseklerini masaya yasladı.
"Şimdi biz turdaki insanlarla mı gezeceğiz?" diye sordu Bulut memnuniyetsiz bir tavırla. Dakikalardır taktığı güneş gözlüğünü çıkarıp masaya koyarken oflar gibi nefes verdi.
"Hayır yavrum, herkes kendi kafasına göre takılacak. Hem siz Üniversitenin adıyla gelmediniz ki, takılın işte kendinize göre." masada duran salataya çatalını batırdı.
"Geri zekalı sen olmazsan ben tek başıma gezsem neye yarar?" Turgay gülümsedi.
"Ya bu bana çok aşık ha. Valla." dedi koluyla Erhan'ı dürtüp sevgilisini gösterirken.
"Arda ne demek bir gece arkadaşlarımla beraber aynı odada kalacağım ya? Kulağından çıkanı ağzın duyuyor mu senin?" Erhan ise ona hiç aldırmıyor, diğer tarafında oturan Arda'ya dönmüş sinirle söyleniyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FERNWEH
Teen Fiction[TAMAMLANDI] Bölümler kısadır. Bu kitaba başlamak için No:31 kitabında "K-A" bölümlerini okumanız yeterli... "Kerem," dedi ardından herkesin yüzünde gezen gözleri sanki rastgele Asef'in yüzünde kalırmış gibi durdu. "Yakında geliyormuş." Asef öyle...