121- ZARAR

17.2K 1.8K 627
                                    

Bu akşam yapacakları sürpriz için sabahtan beri uğraşıyorlardı, mekanı bugün açmamışlardı ve Bulut'u binbir türlü yolla buradan uzak tutmuşlardı. Geceye doğru geleceğini bildikleri için rahat rahat etrafı hazırlıyorlardı.

Daha doğrusu sadece Turgay ve kendisi hazırlıyordu. Kerem ve Erhan mekanın işleri ile uğraşıyordu. Zaten ikisinin romantik damarı olmadığı için gelmemeleri daha iyiydi.

"Asef her şey yarı yarıya hazır. Öyle pek özenmeye gerek yok. Sevmiyorum romantik şeyleri, utanıyorum kendi adıma sonradan." Turgay bir masayı ortaya çekerken bağırarak konuştu. Evet, Turgay'ın da pek bir romantik damarı yoktu.

"Lokantaya götür çocuğu o zaman." diye mırıldandı gözlerini devirerek.

Erhan yerde duran koliyi eline alırken güldü, onlar kendi aralarında konuşurken arka tarafa gitmek için kapının kolunu tutup açtı.

İçeriye girmek için bir adım atacaktı ki karşısındaki görüntü ile bacaklarını bile hareket ettiremedi. Ayaz, elinde tuttuğu bir hapı ağzına atarken elinde ise o haplardan onlarca bulunan bir şeffaf poşet vardı.

"Lan?" kapı açıldığı anda panik yapan Ayaz endişeyle elindeki paketi düşürünce haplar etrafa yayıldı.

"Siktir." diye korkuyla mırıldandı.

"Şunları depoya bırakayım geleceğim yanına." Erhan'ın sesi yakınlarda gelirken ne yapacağını bilemeyerek kapı bir hışımla kapattı. Eğer Erhan görürse önce bu çocuğu öldürür, sonra da böyle birini işe aldığı için Kerem'i fena halde döverdi.

Arkasını döndüğü anda dibindeki Erhan'ı görünce daha da panikledi. Karşısındaki genç kendisine kaşları çatık bir şekilde baktı, yüzünün ne halde olduğunu bilmiyordu ama Erhan oldukça garip bakıyordu.

"Noldu?" dedi anlam veremeyerek. Birkaç saniye yalan düşündü, ardından yutkundu.

"Erhan ben çok kötüyüm." sesinin titremesi iyi olmuştu. Erhan'ın kaşları daha çok çatıldı.

"On saniye önce iyiydin." dedi ama Asef onu dinlemeden üzerine yürüdü. Erhan geriye birkaç adım attığında elindeki iki küçük koliyi alıp bar tezgahının üzerine koydu.

"Bilmiyorum," kendisine şaşkınca bakan çocuğun koluna girdi. "Acayip bir his çöktü içime. Çok fena oldum."

Erhan'ı ilerletirken gözleri Kerem ile buluştu, endişeli bir şekilde kendisine bakıp yaklaşacakken kaş göz hareketiyle onu durdurdu. Kerem aralık dudaklarıyla ona anlamsızca ve endişeyle baktı.

"Biraz dışarı çıkalım, seninle konuşmak istiyorum." dedi Erhan'ı dışarı sürüklerken.

"Tamam," dedi Erhan, Kerem'e baktı ama kafasını çevirdi. Ne olduğunu anlamıyordu. Kapının önüne geldiklerinde kolundan çıktı.

"Arabam kapının önünde, ilerle ben geliyorum telefonum masanın üstünde." dedi kalabalık caddenin gürültüsüne aldırmadan.

"İyi, peki." karşısındaki çocuk kendisini süzdü ve arkasını dönüp yürümeye başladı. Cebinden bir kürdan çıkarıp dudaklarının arasına koyduğunu gördü.

Erhan ilerlerken bir hızla mekana girdi, Kerem ile karşılaştı.

"Bebeğim ne oldu?" dedi Kerem kolundan tutup endişeyle yüzünü incelerken.

"Ayaz, uyuşturucu hap alıyordu odanın içinde. Erhan görürse delirir." Kerem kaşlarını çattı, istemsizce odanın kapısına baktı ve ardından kafasını salladı.

"Ben biraz oyalıyorum, sen konuş."

"Tamam." dedi Kerem arkasını dönüp odaya büyük adımlarla ilerlerken. Oldukça sinirlenmiş görünüyordu.

FERNWEH Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin