36- İTİRAF

23.6K 2.2K 1.1K
                                    

Bölüm şarkısı: Mey- Model

Asef bir yandan sinirle sigarasını içerken diğer yandan titreyen elleri ile önündeki tuvale sertçe fırça darbeleri vuruyordu.

Bu sefer resim çizmiyordu, dün başladığı resmi siyaha boyuyordu. Kerem'in resmini...

O evden çıkıp eve geleli tam tamına yirmi dakika olmuştu ama ne siniri ne öfkesi ne de üzüntüsü geçmişti. Patlamaya hazır bir volkan gibiydi, kendini yiyip bitirmektense yine kendini fırçalarına atmıştı. Ama renkli kalemlerle resim çizmiyordu, sadece siyah vardı.

Rastgele fırça darbeleri bırakırken çalan kapı ile gözleri saniyelik olarak dış kapıya değse de umursamadan sigarasından bir duman daha çekip onun gülümsemesini siyaha boyadı.

Deli gibi çalan zile sadece yarım dakika dayanabildi, dişlerini sıkarak ayağa kalktığında etrafın batmasını umursamadan elindeki fırçayı yere attı ve sigarayı söndürüp ayağa kalktı. Nefes alırken bile tüm vücudu titriyordu, zil çaldıkça daha kötü hissediyordu.

Kapıya ulaşıp büyük bir sinirle kapıyı açtı ve karşında gördüğü beden ile irkildi. Kerem çatık kaşları, kasılmış çenesi ile kendine bakıyordu. Asef aynı saniye küskün bir tavırla kapıyı yeniden kapatmak için bir hareket yaptı ama Kerem elini kapıya sertçe koyarak buna engel oldu.

"Siktir git." dedi Asef öfkeyle.

Kerem onu dinlemeden kapıyı biraz iterek içeri girdi, girdiği anda elini arkaya atıp kapıyı kapattı. Asef artık ona engel olamayacağının bilincinde onu dışarı çıkarmak için uğraşmadı, gözlerinin içine baktı.

"Ne için geldin? Bir de burada mı beni istemediğini söyleyeceksin bunun için mi geldin?" diye sorduğunda Kerem bir adım attı, o yaklaştıkça Asef geriledi. En sonunda sırtı duvara çarpana kadar bu devam etti.

"Aylardır buradayım," dedi Kerem aralarında hiçbir mesafe bırakmadan, hâlâ büyük bir sinirle konuşuyordu. "Ne yaptıysan sakin kalmaya çalıştım."

Kemikli ellerini uzatıp Asef'in boğazından tuttu, sert bir tutuş değildi ama boğazına hafifçe baskı uygulayarak elinin orada olduğunu belirtiyordu sandı. Boğazına sarılan el ile Asef çenesini dikleştirdi.

"Ama eğer bir daha seni istemediğimi vurgularsan, bu sakinliğimi bozacağım." Asef yutkundu, inip kalkan adem elmasından boğazının üstündeki el bunu hissetmiş olmalıydı. Sözlerine odaklanıp kaşlarını çattı.

"Bunu ben değil, sen diyorsun." dedi Asef, boğazındaki eli ittirmesi gerekirken hiçbir şey yapmıyordu.

"Ben ayağıma kapanıp, beni sev demeni istemiyorum." dedi Kerem kafasını biraz yaklaştırıp, şimdi sıcak nefesi yüzüne vuruyordu. "Ne üstten bakmanı, ne alttan bakmanı istiyorum. Gözlerimin içine bak Asef. Ne ben senden üstünüm ne de sen benden."

"Gözlerinin içine baktığımda kafanı çeviriyorsun." dedi Asef az önce duyduğu şeylerle tüyleri ürperirken. Kerem ellerini biraz daha sıklaştırdı, biraz daha yaklaştı ve kafasını yana yatırdı.

"Çünkü beni unutup başkaları ile yatmanı kaldıramıyorum, beni bekle diyemezdim sana ama bu kadar kolay mıydı?" dedi gözlerini irileştirip bakarken, kendisi bile inanamıyormuş gibiydi. "Orada o kadar acı çekerken, senin hayaline tutunmuşken, senin için bu kadar mı değersizdim?"

Asef cevap vermedi.

"Bana dokunan herkesi-" dedi ama sustu. Yutkundu, gözlerini kapatıp bir anda elini boğazından çekip kendisinden uzaklaştı.

"Sana dokunan herkesi ne?" diye sordu Asef boğazını umursamadan. Kerem gözlerini sıkı sıkı yummuş, kafasını başka yöne çevirmişti. Derin bir nefes alıp kendisine döndüğünde bakışları değişikti.

"Seni içimde affetmeye çalışıyorum Asef," dedi Kerem gözlerinin içine bakıp. Az önceki soruyu es geçmişti. "Benim hareketlerimin bedelini, suçunu sana yükleyemem. Mantıklı düşünen tarafım bunu söyleyip seninle vakit geçirmek istiyor ama kalbim seni affetmek için çabalıyor."

"Sen sadece beni deniyorsun." dedi Asef, bu Kerem'i yine sinirlendirmişti.

"Eğer seninle olduğumda ilişkinin sonunda o siktiğimin havaalanında ikimizden biri olacaksa denerim Asef." bu sefer Asef sinirle ona doğru adımladı.

"Ben asla seni bırakıp gitmezdim, asla." dediğinde Kerem alayla belki de biraz kırgınlıkla gülümsedi.

"Ben fiziksel olarak gittim, senin ruhun ve kalbin benden gitti." dediğinde Asef artık dayanamayarak onun kolundan sıkıca tuttu ve kendisiyle beraber çekti.

"Hoop!" dedi Kerem onun çekiştirmelerine engel olmak için. Ama Asef onu dinlemedi ve koridorun içinde yürüyüp o odayı buldu.

Kerem bakışlarını ondan çekip durdukları yere baktığında o kapının olduğunu görünce direnmeyi bıraktı, Asef onun sakin halinden faydalanıp odanın kilidini açtı ve Kerem'i kendiyle beraber içeri soktu.

Işığı açtığında, bir dolu Kerem çizimi gözler önüne serildi.

"Kalbimde, ruhumda her zaman sendeydi." dedi Asef titreyen sesiyle.

Kerem gözlerini ağır ağır odanın içinde gezdirdi, dudakları aralanmış afallayarak odanın içini kaplamış resimlere baktı.

"Kalbim seni sevmekten hiçbir zaman vazgeçmedi." sinirli konuşmaya çalışsa da sadece titreyen sesini duyabiliyordu.

Kerem afallayarak gözlerini en büyük tuvale çevirdi, gülüşünün olduğu resimde takılı kaldı.

***

Ha şimdi 'boğazını tutup sıktı, şiddet abi' diyenler olur, valla uzun uzun anlatmayacağım bunun bir kurgu yazacam olduğunu. Asef rahatsız olsa kendisini çekerdi zaten, Kerem onun boğazını zorla tutup sıkacak biri değil. 

Sonra Kerem'in parasını boş yere harcadığını düşünen anaç bir okuru gördüm, senin için Kerem'e bir kafe açtıracağım, zaten hikaye çocuklar duymasın gibi oldu ev ve iş arasında gidip geliyor. Biraz christian and oliver tarzı olsun...

Christian and Oliver, yazıp YouTube'dan sahnelerini izleyin. Yıllar önce izlemiştim baya iyi...

Öptüm...

FERNWEH Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin