Asef arka koltukta bacaklarını yaymış, umursamazca otururken arabayı kullanan Kerem'in sadece omzunu ve kemikli ellerini görüyordu.
Bugün mekan bakmaya gidecekti ve küs olmalarına rağmen onunda mekanı görüp beğenmesi için zorla da olsa yanında getirtmişti. Tabi sadece ikisi yoktu arabada bir de Erhan vardı. Arkadaşı ön koltuğa oturması için ne kadar ısrar etse de inatla arkaya geçti. Çünkü Kerem'in yanında durunca kavga ediyordu.
"Görüştün mü mekan sahipleriyle?" diye sordu Erhan bir kolunu açık olan camın kenarına yaslamış yolu izlerken.
"Üç tane mekana bakacağım zaten. Fiyatları hemen hemen birbirine yakın." Kerem ışıklarda durduğunda sakince cevapladı.
"Kiralamayacaksın değil mi?" Kerem olumsuz anlamda kafasını salladı, Asef parasının ne kadar olduğunu bilmiyordu ama baya bir var olduğu barizdi.
Asef'in telefonu çaldığında irkildi, sessiz sessiz durduğu için bir an kendisi bile arabanın içinde olduğunu unutmuştu. Kerem'in dikiz aynasından kendisine baktı, kısa bir bakışmanın ardından kalçasını biraz kaldırıp cebindeki telefonu çıkardı ve ekrana baktı.
Tanıdık isimle telefonu açıp kulağına götürdü, Kerem hâlâ kendisine bakıyordu.
"Efendim Elif?" dediğinde saniyesinde bakışlarını önüne çevirdi. Asef gözlerini devirdi.
"Asef bugün kaçta geleceksin atölyeye? Yarışma için resimi yapmaya başlamamız gerek." Elif'in yürürken konuştuğunu çok net anladı çünkü topuklu ayakkabısının sesi geliyordu.
"Akşama doğru gelirim, başlarım ben. Sana gerek yok yavrum teşekkür ederim."
"Emin misin?" evet emindi, onun resmini çizecekti ve kesinlikle o yüzün her ayrıntısına kendisinden başka hiç kimse onun kadar hakim değildi.
"Evet, sen gelip kendi işlerini yaparsın." dedi biraz oturuşunu düzeltip. Telefonla konuşurken sessizleşen arabanın içi sinirlerini bozmuştu.
"Tamam o zaman, sen bilirsin."
Birkaç standart konuşmanın ardından telefonu kapattı ve arabanın bir köşesine attı.
"Kahve içer misin Erhan?" diye sordu Kerem, Erhan ilk düşündü ardından kafasını salladı.
"Olur kardeş." dediğinde yine bir sessizlik oluştu. İkisinin bakıştığını gördüğünde kafasını cama çevirdi, zaten saniyeler sonra Erhan'ın sesini duydu.
"Sen içer misin Asef?" tam tahmin ettiği gibi Kerem kaş göz yaparak bunu sordurmuştu.
"Yok, teşekkür ederim." dediğinde Kerem sinirli bir soluk aldı, onu umursamadı.
Dakikalar sonra bir yerde durduklarında Kerem el frenini çekti. Demek ki ineceklerdi, ikisinin kapısı açıldığında arabada bunaldığı için kendisi de arabadan çıktı.
Bir caddeye gelmişlerdi ve içkili eğlence mekanlarının çoğunluğu buradaydı. Onlar yürümeye başladığında bir adım gerisinde yürürken etrafına bakındı.
"Şuradan kahve alalım." dedi Kerem küçük tatlı bir mekana yürürken. Erhan ve Asef dışarıda beklerken Kerem kalabalık olmayan mekanda siparişi verdi.
"İstiyorsan sizi yalnız bırakayım." dedi Erhan elini kotunun cebine koymuş, dudaklarının kenarı kıvrılırken konuşmuştu.
"Yok, gitme. Konuşmuyoruz biz." konuşmuyoruz dediği kişinin arabasına binip, bir mekanın önünde onu bekliyordu ama umursamadı. Hiçbir zaman normal olamamışlardı zaten.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FERNWEH
Teen Fiction[TAMAMLANDI] Bölümler kısadır. Bu kitaba başlamak için No:31 kitabında "K-A" bölümlerini okumanız yeterli... "Kerem," dedi ardından herkesin yüzünde gezen gözleri sanki rastgele Asef'in yüzünde kalırmış gibi durdu. "Yakında geliyormuş." Asef öyle...