24- HER SOKAK KÖŞE BAŞI

23.1K 2.4K 1.5K
                                    

Bölüm şarkısı: Hayır olamaz- Seksendört

Asef diğerleri sohbet ederken oturduğu yerden düşmanının evini incelemeye başladı.

Beyaz boyalar evin içini aşırı derecede ferah gösteriyordu, beyaz duvarlar o kadar boş görünüyordu ki Asef eline bir fırça alıp her köşesine Kerem'in gülüşünü, gözlerini çizmemek için kendiyle savaşıyordu.

Mobilyalar duvarla uyumlu krem renkteydi ve aşırı derecede modern duruyordu. Salon ve mutfağı ayıran bir yarım duvar vardı, tezgah gibi duruyordu. Onun hemen önünde bir yemek masası vardı, diğer odalara giden kapıda onun yanındaydı.

Herkes odaları gezerken Asef bakmak istememişti, hele ki yatak odasına adım atmak bile onun için büyük bir zulüm olurdu. Kerem'e başkasının dokunmuş olma ihtimali onu deliye çeviriyordu.

Aklına dolan düşünceler ile Kerem'i görme ihtiyacı hissederek kafasını karşı koltukta oturan, otuz iki diş sırıtarak Erhan ile konuşan çocuğa dikti. Kendi düşüncelerinden ve sevgisinden habersiz öylece sohbet ediyordu.

Gözleri gömleğinin kolunu dirseklerine kadar katladığı çıplak koluna kaydı. Tenine dokunmak için deliriyordu, dudakları sızlıyor gözleri dolu dolu oluyordu. Tüm vücudu özlemden dolayı yanıyordu.

İstemsizce titrek bir nefes aldı ama bu sohbet eden kalabalığın dikkatini çekmemişti. İzlenme hissi ile kafasını çaprazında kalan tekli koltuğa çevirdiğinde Sonat ile göz göze geldi. Dirseğini tekli koltuğun koluna yaslamış, parmağının ucuyla dudağının üstünü kaşırken kendisine dikkatli dikkatli bakıyordu.

Asef kaşlarını çatmamak için direndi ve gözlerini ondan kaçırdı. Onun neden buraya geldiğini bile bilmiyordu. Resmen iki eski sevgilisi ile aynı ortamdaydı.

"Hadi yemeğe geçelim, acıktım ben." dedi Turgay sesini yükselterek. Asef irkilerek ona döndüğünde onun Sonat'a baktığını gördü. Sinirliydi ve sanki onun bakışlarından hoşlanmamıştı.

Kerem ona gülümseyerek baktı ve uzanıp alnından sıkıca öptü. Sanki onu takdir ediyor gibiydi.

"Ne bağırıyorsun salak herif." dedi Bulut ters ters, ama Turgay ona aldırmayıp Kerem'e sırıttı ve ardından ayağa kalktı.

"Hadi hadi," Turgay umursamadan masaya ilerlerken.

Herkes onu takip edip yavaş yavaş kalkıp masaya ilerledi, Kerem kalkarken hâlâ oturan Asef'e kısa bir bakış atıp tişörtünü düzelterek masaya ilerledi. Nedensizce bu Asef'e masaya davet gibi geldiği için istemsizce kalkıp masaya ilerledi ve tek boş kalan yere yani Sonat'ın yanına oturdu.

Tam karşısına Kerem vardı, masanın başında, kendisine yakın oturan Yasef vardı. Resmen çıkmaza düşmüştü ama kalp çıkmazında yolu zaten belliydi. Yasef ise bu çıkmazda bir sokak değil, önüne çıkan sokak taşıydı. Engeldi ama Asef ona takılmadan Kerem'in sokağına varmanın derdindeydi.

"Sen bunu seversin, önünde dursun." dedi Sonat önüne yoğurdun içine rendelenmiş havuç tabağını koyarken. Asef ne teşekkür etti ne de ters bir şey dedi. Sadece kafasını sallayıp önüne döndü.

Kerem'in gözleri ikisi arasında gidip geldi, yüzünde hiçbir ifade yoktu. Bakışlarını çekerken elini çenesine atıp kaşıdı.

"Her gün buraya gelelim bence." dedi Arda hevesle masadaki yemeklere bakarken. Asef kaşlarını çattı.

"Bebeğim sanki yemek görmemiş gibi davranıyorsun." dedi samimiyetsiz bir sinir dolu gülümseme ile. Üç yıl boyunca işten çıkıp onlara yemek hazırlamak için saatlerini harcamıştı oysa.

"Gel yavrum, her zaman beklerim." dedi Yasef tabağına salata koyarken. Bakışları Asef ve Arda arasında gidip geldi. Arda ikilinin arasındaki güç savaşına yenik düşüp olayla alakasız ağzına köfte atan Erhan'a sığındı.

Herkes yemeğe başlamışken Asef sadece önündeki sudan içiyordu, tabi bu dakikalar sonra herkesin dikkatini çekmişti.

"Asef, yesene yemeğini." dedi Yasef tabağındaki eti çatal ve bıçak yardımı ile keserken.

"Aç değilim, teşekkür ederim." dedi Asef önüne dönerken.

"Kerem sen söylesene, yer o zaman belki." Turgay'ın alay dolu sesi geldiğinde Yasef istemsizce büyük bir kahkaha attı, sona doğru sesini kısıp elinin tersiyle ağzını kapattı.

Normalde olsa Asef bu olay karşısında sinirlenip, lafını sokar ve masadan kalkardı ama şimdi istemsizce gözü dolmuştu. Kerem'in önünde küçük düşmüştü.

Asef hiç kimsenin yüzüne bakmadan hafifçe gülümsedi ve ardından ayağa kalktı.

"Yok gerçekten aç değilim, bir sigara içip geleyim." dedi dolan gözlerini göstermemek için arkasını döndü ve kimseye bakmadan salona ilerledi.

Masadan birkaç fısıldaşma kulağına dolarken kendini balkona zorla attı. Balkonun en ucuna gidip titreyen dudaklarına engel olmak için cebindeki paketten bir sigara çıkarıp anında dudaklarının arasına koydu.

Telaşlı parmakları çakmağını buldu ve sigaranın ucunu tutuşturdu. Sigara dumanını içine çekerken bakışlarını manzarası güzel sokağa çevirdi. Gözleri bir noktaya dalıp giderken boğazındaki yumru her saniye daha çok canımı yakmaya başladı.

Balkonun kapısı kapandığında irkilerek bakışlarını oraya çevirdi, gördüğü beden ile afalladı. Kerem...

Kerem kendisine bakmadan köşeye ilerledi ve kendisine birkaç adım kala durup sırıtını duvara dayayıp cebinden bir paket çıkarıp içinden bir dal sigara çıkardı ve dudaklarının arasına koydu. Sakince sigarasını yakıp içine derin bir soluk çektiğinde Asef aralık dudakları ile onu izliyordu.

Yemeğe başlayalı beş dakika olmuştu ve Kerem daha tabağına yemek bile almamıştı. Hızla yiyip kalkması imkansızdı.

Asef istemsizce onu izlerken Kerem sadece önüne bakıyordu, bir eli cebindeydi ve sağ dizini hafifçe kırmış ayağını duvara dayamıştı. Gözlerini kısıp yeniden bir duman çekti içine. Sigara dumanını geri havaya bırakırken derin bir nefes aldı.

"Bakma." dedi sadece. Geldiğinden beri samimiyetsiz konuşmaların dışında, farklı bir ses tonuyla.

Asef anında önüne döndü, elinin titrediğini ise dakikalar sonra parmaklarının ucundaki sigarayı dudaklarına götürdüğünde fark etti.

Sigaraları bitene kadar orada öylece durdular, ikiside konuşmadı. Ama bu sessizlik bile Asef'in ruhunu tazelemişti.

***

Unuttum derken seni
Mağlup oldum aşka yine körkütük

FERNWEH Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin