149- İÇERİ GİDİYORUZ?

16.3K 1.9K 2.9K
                                    

"Yüzüklerimiz nasıl? Beğendin mi?"

Asef'in bininci defa sorduğu soruyla derin bir nefes aldı Erhan. Resmen geldiğinden beri gözünün içine sokuyordu.

"Çok güzel."

"Biliyorum." dedi gülümseyerek ve ardından Kerem'e dönüp yeniden dudaklarına yapıştı.

Erhan suyundan bir yudum alırken kapıdan giren beden ile vücudu kasıldı. Oğuz, elini montunun cebine koymuş gülümseyerek içeri girmişti. İfadesi rahattı ama adımlarının yavaşlığından bile tedirgin olduğunu anlıyordu.

"Müşteri geldi." dedi Turgay sigarasını söndürüp.

"Müşteri değil," Erhan yaslandığı yerden ayrıldı. "Arkadaşım."

"Üst kattaki çocuk değil mi bu?" diye sordu Asef, Erhan ona döndü ama Kerem ile bakıştı. Garip garip bakıyordu.

"Evet."

"Merhaba." dedi Oğuz, bar tezgahının ardında duruyordu. Dudaklarında samimi bir gikumseme vardı.

"Merhaba, hoş geldin." dedi Turgay, diğerleri de tek tük cevap verdi.

"Biz içeri geçiyoruz." dedi Erhan daha fazla bu gerginliği çekmemek için ama bileği kavranınca durmak zorunda kaldı.

Dönüp baktığında Asef kendisine kaşları çatık bir şekilde bakıyordu.

"Ne içerisi? Hayırdır?" ciddiyetle sorduğunda Erhan bir bileğindeki ele, daha sonra Asef'e, sonra da yerinden kıpırdanan Kerem'e baktı.

"Hesap mı vereceğim?" dedi sesini biraz kısarak. Asef gözlerini irileştirdi ve büyük bir öfke ile baktı.

"Cidden mi?" diye sordu bir adım atarak. "Lan hemen kendine oynaşacak birini mi buldun?"

Erhan ilk başta afalladı ama ardından kaçamak bakışlarını Oğuz'a yönlendirdi. Bakışlarını çekip hafifçe yana dönmüş, boş masaları inceliyordu. Onun bu hale düştüğü için sinirlendi ve yeniden Asef'e döndü.

"Düzgün konuş." dedi bileğini kendine sertçe çekerken. Bulut ise çatık kaşları ile çocuğa bakmaya devam ediyordu.

"Konuşmuyorum," dediğinde Erhan kafasını iki yana sallayıp arkasını döndü ama Asef kolundan tutup durdurdu. "Gidemezsin hiçbir yere."

Erhan sıkıntı ile derin bir nefes verdi.

"Çocuk gibi davranma." dedi kolunu çekip.

"Arda'nın geleceği mekana nasıl onu getiriyorsun lan?" dedi bu sefer sinirle. Erhan sadece gözlerinin içine baktı.

"Asef, sakin ol." dedi Kerem onun kolundan tutup ama Asef gözlerini ayırmıyordu.

"Sen bu çocuğu sevgilin ile aynı evin içine sokup, aynı masada oturttun Asef." Erhan artık dayanamayarak patladı.

"Lan sen benimle bir misin? Arda ve Kerem bir mi?" Asef'in sesi gittikçe yükselirken Erhan dişlerini sıktı.

"Bağırma bana sikerim seni."

"Hoop," dedi Kerem en sonunda. Sevgilisini kendine çekerken çatık kaşları ile mırıldandı. "Yavaş olun, sakin olun."

Asef kendisini tutan sevgilisine engel olmadı, Erhan ona ters ters baktı ve arkasını döndü. Bar tezgahından çıkıp Oğuz'un yanına gitti ve kendisine bakan çocuğun bileğinden tuttu. Kapıya doğru yürürken Oğuz hiç itiraz etmedi.

"Siktir git!" Asef'in bağırtısı yükselirken istemeden Oğuz'un bileğini sıktı.

Ona cevap vermeden dışarı çıktığında kapının önünde Arda ile karşılaştığında afalladı, duraksadı.

Arda ilk kendisine daha sonra yanındaki bedene ve en sonunda onun bileğine baktı. Bileğini bırakıp bırakmama arasında kalırken Arda bakışlarını ondan çekip kenara çekildi ve onlara değmeden kapıdan içeri girdi.

Erhan üst üste gelen olaylardan dolayı dakikalar içinde kırk yıl yaşlanırken birkaç saniye durdu ve yürümeye devam etti. Oğuz yanında ses çıkarmadan geliyordu.

Kalabalık caddeyi umursamadan deniz kenarına kadar yürümeye devam ettiler. Tek tük insanların olduğu deniz kenarına vardıklarında hemen denizin dibinde durdu ve derin bir nefes aldı. Gözlerini kapattı.

"Erhan," dedi Oğuz. "Biraz bileğim acıyor da."

Erhan sesini duyduğu anda gözlerini açtı ve daha sonra ne dediğini kavrayıp anında bileğini tutuşunu hafifletti. Endişe ile bileğine baktı, kıpkırmızı olmuştu.

"Özür dilerim." diye mırıldandı kendisine kızarak, üzgün bir tonda.

"Bir şey olmaz, çok acımasaydı söylemedim zaten ama biraz sızladı."

Erhan kıpkırmızı olmuş bileği okşadı ve hafifçe eğilip yeşil damarların olduğu, kızarttığı bileğe dudaklarını bastırdı. Her köşesini küçük küçük öperken gözlerini kapatmıştı.

"Özür dilerim, böyle bir şeyin ortasında kaldığın için." dedi yeniden, bir daha öptü ve dudaklarını bileğine sabitleyip öylece durdu.

"Benim için problem yok, arkadaşların ile senin aran bozuldu diye üzüldüm. Zaten arkadaşın olmasaydı onun ağzına sıçardım ama sustum daha fazla zor durumda kalma diye."

Erhan ona cevap vermedi, bir kez daha öpüp dudaklarını çekti ve bileğini zarifçe bıraktı.

"Asef güzel falan ama aşırı salak." dedi ardından, orada cevap veremediği için acısını şimdi çıkarıyor gibiydi.

"Oğuz, düzgün konuş." gözlerini kapatıp bıkkınlık ile mırıldandı.

"Tamam tamam." dedi hemen yanına geçip, biraz çekingen bir şekilde koluna sarıldı. Erhan sesini çıkarmadı. "Salak." diye mırıldandı kendi kendine, Asef'e söylediği belliydi.

Erhan sesini çıkarmadı, sadece biraz düşünmeye ihtiyacı vardı.

FERNWEH Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin