Erhan soğuk havaya uykusuzluktan acıyan gözlerine inat, balkonda oturmuş öylece duruyordu.
Dizinin üstüne koyduğu faturaya bakarken gergin hissediyordu. Mekana öyle yüklü bir fatura gelmişti ki, içini huzursuzluk kapladı. Sorun gelen miktarda değildi, Kerem'in tavırlarıydı.
Yurtdışında bir barda çalışırken burada har vurup harman savuracak kadar bir parasının olması mümkün olamaması gerekiyordu. Ülkenin durumuna göre oradaki bir garson Türkiye'de zengin kategorisine giriyordu ama Kerem o kategorininde üzerine çıkmıştı artık.
İlk geldiğinde çok fazla takılmadı, daha doğrusu kardeşinin elindeki parayı umursamadı. Ama bir ay kadar önce o Yasef piçinin dayak yerken söylediği şeyler aklını karıştırıyordu.
Kerem ile bu konu hakkında konuşmak istemişti birkaç defa ama öyle bir yüz haline bürünüyordu ki para konusu geçtiği anda kafasını eğiyordu. Kaçacak yer arıyordu sanki.
Kardeşini böyle sıkıştırmak hoşuna gitmiyordu. Ama 'uyuşturucu' lafı bile delirmesine sebep olacak kadar ağır bir şeydi kendisi için. Uzun bir zaman kendisini tutsada bu yüklü miktarda gelen fatura ile daha fazla düşünmeye başladı.
"Of Kerem, of..." dedi işin içinden çıkamıyorken.
En sonunda bir aydır ertelediği şeyi yapıp telefonunu eline aldı ve sohbet kısmında onun adını buldu. Hâlâ numarasını silmemişti, bugün için.
Yasef'in ismini bulup sohbet kısmına girdi.
En son onu ve Sonat'ı hastanenin yakınlarındaki Hakan'ın kliniğine götürdüğünde görmüştü. Hem dayak atıp hem de baygın bedenlerini sırtında taşımıştı.
Derin bir nefes alıp ekrana dokundu.
Erhan &Yasef özel...
Erhan: Gavat
Erhan: Bak bi bana
Yasef çevrimiçi.
Yasef yazıyor...
Yasef çevrimiçi.
Yasef yazıyor...
Yasef: Ben bir şey yapmadım
Erhan: Ne?
Yasef: Eğer bir şey olduysa ben yapmadım
Yasef: Bir şey mi oldu?
Yasef: İyiler mi?
Erhan: Sana ne lan
Erhan: Bir şey olmadı onun için yazmadım.
Yasef: Beni mi soracaksın?
Yasef: Kolum hâlâ alçıda.
Erhan: İyi, iyileşince gel bir daha kıralım.
Yasef: Aaaaaahhaaahagh
Erhan: Gülüşün değişmiş?
Yasef: Tek elimle yazıyorum ondan.
Erhan: İyi olmuş
Erhan: Neyse
Erhan: Sana bir şey soracağım ama doğru düzgün cevap vereceksin yoksa gelir ağzını burnunu kırarım.
Yasef: Sor sinir hastası piç
Erhan: Amına korum küfür etme
Erhan: Sana dayak attığımız gün Kerem hakkında bir şeyler dedin
Erhan: Parayı nasıl kazandığı hakkında, uyuşturucu falan bir şeyler zırvaladın.
Erhan: Bugün seni dövmemizin birinci ayı, kutlama yaparken aklıma geldi sorayım dedim
Erhan yazıyor...
Yasef yazıyor...
Erhan çevrimiçi.
Yasef yazıyor...
Yasef: Hiçbir şey
Yasef: Can havliyle yalan söyledim
Yasef: Yani seni sinir etmek için, kardeşimle beraber bana dayak attığın için.
Erhan: Yalan mı?
Yasef: Evet, kafa karıştırmak için öyle söyledim.
Erhan: Orospu çocuğu
Erhan: Yarrak beyinli
Yasef: Bak ben sana cevap verdim
Yasef: Sen de bana cevap ver, lütfen
Yasef: İyiler mi?
Erhan: Bunun cevabını alamazsın benden
Yasef: Asef'in resimlerini bile silmişsiniz telefonumdan, nolur. Ölüyorum özlemimden
Yasef: Lütfen.
Erhan: Sikimde değil.
Engel tuşuna basıp geriye yaslandı. İçi rahatlamıştı.
Az önce yalvaran çocuğa vicdanı ufaktan sızlasada umursamadı. Hak ediyordu.
Şimdi rahat bir uyku çekebilmek için ayağa kalktı ve içeri girdi. Omzundan bir yük kalkmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FERNWEH
Roman pour Adolescents[TAMAMLANDI] Bölümler kısadır. Bu kitaba başlamak için No:31 kitabında "K-A" bölümlerini okumanız yeterli... "Kerem," dedi ardından herkesin yüzünde gezen gözleri sanki rastgele Asef'in yüzünde kalırmış gibi durdu. "Yakında geliyormuş." Asef öyle...