145- SABAHA KADAR

20.2K 2K 3.2K
                                    

Oğuz &Erhan özel.

Oğuz: Balkona çık iniyorum (03:06)

Erhan: Kapıdan gel.

Oğuz: Tarzım değil.

Oğuz çevrimdışı.

Erhan gözlerini kapatıp derin bir nefes aldı, bir gün bu balkondan inerken düşecekti ve büyük bir vicdan azabı olarak kalacaktı.

Çarşafı bir çırpıda üzerinden attı ve koltukta bedenini kaldırdı. Gözlerini ovup hiç vakit kaybetmeden ayağa kalktı zaten balkondan gelen sesler o salağın yine balkon demirine çıktığını anladı. Bir hizka mutfağa, ordan da balkona çıktı. Soğuk havaya çıktığı an ince üstünden dolayı içi titredi.

Sağına bakıp onun bacağını gördüğünde sıkıntılı bir nefes alıp oraya gitti ve aynı geçen sefer yaptığı gibi tek eliyle onu tutup içeri çekti. Kenara tutunup saniyeler sonra sağlam yere bastığında göz göze geldiler. Üstünden sıyrılmış tişörtü düzeltirken nefes nefese kendisine gülümsedi.

"İyi geceler." diye mırıldandı kuruyan boğazını temizlemek adına yutkunurken.

"Bir daha sakın böyle gelme." Erhan çatık kaşları ile onu ciddi bir şekilde uyardığında karşısındaki inatçı çocuk şaşırtıcı bir tavırla direkt kafasını salladı.

"Tamam, bundan sonra kapıdan gelirim." sanki az önce mesajlaşırken gelen inatçı tavır gözlerine baktığında kaybolmuştu. Erhan bir süre yüzüne bakıp gözlerini çevirdi ve iki adım ötedeki sandalyeye oturdu.

Oğuz kendisini süzüp sırıtarak peşinden geldi ve hemen yanındaki sandalyeye oturdu. İkiside dümdüz karanlık geceyi izliyordu. Soğuk rüzgar esti, gecenin bir vakti öteki sokaktan gelen motor sesi duyuldu ama ikisi de konuşmuyordu. Motor sesi uzaklaştı, gece öten kuşlar ve şehirin sessizliği büyük bir gürültü oldu.

Oğuz bacaklarını titretirken en sonunda dayanamayıp konuştu.

"Normalde utanmaz biriyimdir, aklıma ne gelirse söyler, hiç sonunu düşünmeden hareket ederim. Bir kere metrobüste ağlamamak için bağırarak şarkı söylemiştim. Gram utanmadım, insanlar daha utanılacak şeyler yaparken ben neden bunun için utanayım ki? Homofobik biri yaptıklarından utanıyor mu? Ya da orospu çocuğu bir tecavüzcü? Ha benimki de normal değil..."

Erhan onu dikkatle dinledi, hafifçe kaşları çatıldı.

"Yani normalde çok utanmam ama şimdi utanıyorum ya da daha önce tatmadığım bir duygu bilmiyorum. Daha tatmadığım çok duygu var, mesela ülkücü biriyle hiç öpüşmedim. Ülkücülerin bıyıkları olur normalde ama sen onu sakalla birleştirmişsin daha güzel duruyor. Hayatımda gördüğüm en güzel oğlan olabilirsin. Öpmenin aksine aslında daha çok sarılmak istiyorum ama direkt zirveden başladığım için asıl mücevheri sonraya sakladım. Ha sikişmektende başlayabilirdik ama sen istemedin o yüzden bir level altta başladık, keşke direkt onu kabul etseydin-"

Erhan onun gittikçe saçmalayacağını anladığında sıkıntılı bir nefes alıp vücudunu ona çevirdi ve dümdüz önüne bakan çocuğun çenesine işaret parmağını yan yatırarak bastırdı ve kendine yavaşça çevirdi.

Oğuz afallayarak kendisine döndüğünde hiç duraksamadan dudaklarını dudaklarına bastırdı. Yumuşak tenle buluştuğunda hareket etmedi, elinin altındaki çocuğun kendine gelmesini bekledi. Sıkıca öpüp geri çekildi bir süre sonra.

"Nolur sus." dedi hâlâ eli çenesindeyken.

"İçim gitti." dedi Oğuz gülümseyerek. Ardından bir anda yakasından çekip yeniden dudaklarını birleştirdi.

Bu sefer Erhan afalladı ama alt dudağı kavranınca kendine gelip duraksadı ama ardından ona karşılık vermeye başladı. Ağzına gelen çilekli tat ve koku ile istemeden gülümsedi. Çocuk bildiğin şeker yemekten şeker gibi olmuştu.

Dudaklarına yapışmış şeker tadı kendisini daha çok cezbederken hızını arttırdı.

Tam o sırada balkonun kapısı bir anda açıldığında hâlâ dudakları Oğuz'un ağzındayken bakışlarını oraya çevirdi. Ve balkona giren Arda ile kaşları çatıldı.

Arda kendilerine hiç bakmadan balkon demirliklerine yürüdüğünde dudaklarını Oğuz'dan çekti, Oğuz bir şeyin farkında olmadığı için yeniden dudaklarını kavramak için refleksle yaklaştığında kendini geri çekti ve çocuğun dudağının kenarını okşayıp arkası dönük olan çocuğa bakmaya başladı.

Acaba burada olduklarını fark etmemiş miydi?

Arda dudaklarının kenarına bir sigara koyduğunda kaşları çatıldı. Sigara mı? Sigaranın ucunu yakıp içinde derin bir duman çekti.

"İyi geceler!" Oğuz'un sevecen sesi ile irkildi. Arda'ya sesleniyordu.

Arda sanki hiçbir ses duymamış gibi karanlık sokağa bakarak sigarasını içmeye devam etti. Burada olduklarının farkındaydı.

"Erhan," dedi Oğuz az önceki sesinin aksine fısıldayarak. "Sağır falan mı?"

Bunu ciddi olarak sorduğunu ses tonundan anlamıştı.

Ona cevap vermeden elini dudağının kenarından çekti, onu böyle gördüğü için kendisini suçlu hissetti. Bir şey söylemek için  dudaklarını araladı ama geri sustu. Hiçbir şey diyemezdi.

Soğuk vücuduna iyice akın ederken içi titredi, yanındaki beden gerginliğini fark edip sus pus olmuştu.

Arda sigarasını bitirene kadar orada öylece durdu, ardından sönmek üzere olan filtreyi balkondan aşağı atıp arkasını döndü. Yüzlerine bakmadan yeniden içeri girip kapıyı kapattığında ortamda yine sessizlik hakimdi.

"Eski sevgilin değil mi?" diye sordu Oğuz, bakışlarını dudakları ıslanmış cocuhs döndü. Nasıl bir ifadesi vardı anlamıyordu.

"Evet."

"Arkadaşların balkonda konuşurken duydum yani sen bana tokat attıktan sonra." diye açıkladı. "İyi geceler dedim çünkü bir an ne diyeceğimi bilemedim."

Erhan cevap vermedi, karşısındaki çocuk onu uzun uzun süzdü.

"Üzüldün mü? Pişman mı oldun?" diye sordu ardından. Erhan derin bir nefes aldı.

"Hayır, sadece içim bir garip oldu." ardından bakışlarını Oğuz'a çevirdi. İçinden neler geçiyorsa söylemek istiyordu.

"Oğuz, bak... Biz daha yeni ayrıldık ve ona karşı içimde aşk gibi duygular hissediyor muyum bilmiyorum. Seni de üzmek istemiyorum, kendimden emin bile değilim." dediğinde Oğuz ciddiyetle dinledi.

"Ben zaten sadece şansımı deniyorum." Oğuz omuz silkip konuştu. Erhan gözlerinin içine baktı.

"Peki pişman mı oldun öptüğüne?" Oğuz'un sorduğu soruyla birkaç saniyelik sorgulamanın ardından kafasını olumsuz anlamda salladı. Oğuz gülümsedi.

"O zaman bunları sonra konuşalım, tadın damağımda kaldı." deyip yeniden yaklaştığında Erhan ilk afalladı. Yeniden öpmek için bir hamle yaptığında dudakları kıvrıldı.

Yeniden dudaklarını dudaklarına bastırdığında bu sefer diğerinin aksine daha tutkuyla öpüşmeye başladılar. Öpüşme sesi sokakta yankılanırken Erhan çilek tadına daha fazla dayanamadı ve emer gibi öpmeye başladı.

Oğuz nefes nefese dudaklarını ayırmadan sandalyeden kalktı ve hiç vakit kaybetmeden Erhan'ın kucağına yerleşti. Erhan birkaç saniye duraksayıp onu daha çok kendine çektiğinde kollarını boynuna doladı.

Soluklanmak için dudaklarını çekti, Oğuz ise direkt boynuna yönelmişti.

"Dudaklarında çilek tadı var."

"Evet, daha önce öpüştüğüm kişilerde böyle derdi." dediğinde Erhan'ın kaşları çatıldı. Boynuna morluk bırakmakta olan çocuğu kendine daha çok bastırdı.

"Kes sesini." dediğinde Oğuz güldü.

Bir süre sonra dudakları yeniden birleşti, o gece hava aydınlanıncaya kadar soğuk balkonda birbirlerini öpmeye devam ettiler. Öyle ki birbirlerinden ayrılırken dudakları hafifçe şişmişti, birbirlerinin salyalarını içmekten tiryaki olmuşlardı sanki.

FERNWEH Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin