🍓
Öpüşme sesleri odanın içinde tatlı tatlı yankılanırken kumral gencin bacağını okşadı. O yatakta kendisinden biraz daha altta dururken, Erhan sırtını yatak başlığına dayadı ve biraz daha aşağı eğildi.
O kadar kahve içmesine rağmen dudaklarındaki şeker tadı gitmemişti. Ya kendisine yalan söyleyip jelibonu dudağına sürüyordu ya da cidden şeker gibi çocuktu.
Oğuz birden dudaklarını ayırdı, ıslak ayrılan dudaklarından o garip ama tahrik edici ses çıktı.
"Peki liseyi meslek lisesinde mi okudun Anadolu lisesinde mi?" diye sordu merakla. Sürekli öpüşmeyi bölüp sorular soruyordu. Hem de saçma sapan sorular.
"İki sene düz lisede okudum, daha sonra anadolu oldu." diye cevap verip yeniden dudaklarına yapıştı. Saatlerdir öptüğü için artık dudakları şişmiş, kıpkırmızı olmuştu. Umursamadı.
Dilini kavrayıp yaladı ve alt dudağını ağzına alıp emdi. Güzel kokusu burnuna dolarken artık aletini tutmakta zorlanıyordu. Nefes alışverişleri hafiften hırıltıya dönüşmüştü.
Oğuz yine dudaklarını ayırdı, kendisine alttan alttan meraklı bir çocuk gibi bakıyordu.
"Saat kaçta doğdun?" dediğinde Erhan kaşlarını çattı.
"Ne bileyim oğlum ben?" ne kadar garip sorulardı bunlar?
"Nasıl ya? Çok saçma hiç mi annene sormadın? Hadi ben soramadım sen niye sormuyorsun. Anneni gördüğümde ilk olarak senin kaçta doğduğunu soracağım." o konuştukça öne doğru büzülen dudakları Erhan'ın dikkatini dağıtıyordu.
"Peki senin dudakların neden bu kadar tatlı? Bana bunun cevabı ver." dedi baş parmağı ile kendi ıslattığı dudağı okşarken.
"Başka yerlerimde tatlıdır." diye yanıtladı muzip bir sesle.
"Oralara daha zaman var." Erhan oraları düşünmek bile istemiyordu.
"Peki ben tadına bakabilir miyim?" tatlı tatlı sorduğunda kafasını olumsuz anlamda salladı.
"Olmaz." sesi bile boğuk çıkıyordu, kendiyle savaşıyordu resmen.
"İyi, öyle olsun." dedi yataktan destek alıp bedenini biraz kaldırırken. Aynı Erhan gibi oturup kafasını göğsüne yasladı ve ilk üç düğmesi açık olan göğsüne elini koyup muskası ile oynadı.
"Anne mi taktırıyor bunları sana?" diye sordu, Erhan derin bir nefes alıp kolunu beline sardı ve biraz kendine çekti.
"Kısmen."
Bir süre onunla öylece oynadı.
"Peki ailenizde hiç alkolik var mı? Abim ve babam gibi?" Erhan anında kafasını olumsuz anlamda salladı.
"Asla, yani kötü alışkanlıklardan bir tek sigara var onu da annem tek tük içiyor. Azalttırmaya çalışıyorum. Kimse içemez bizim evde."
"Neden?" diye sordu Oğuz boynuna taktığı siyah muska ile oynamayı bırakıp, kafasını kaldırıp yüzüne baktı.
"Çünkü," dedi Erhan, durdu. Dilini köpek dişlerinde gezdirdi, bunu söylemek hiçbir zaman kolay olmamıştı. "Kardeşim uyuşturucu yüzünden öldü."
Oğuz'dan bir süre ses çıkmayınca kafasını çevirip baktı. Oğuz gözlerini iri iri açmış, dudakları aralık biraz endişe ile kendisine bakıyordu. Ama gözleri birleştiği anda yüzündeki ifadeyi sildi.
"Çok... üzüldüm." dedi duraksayarak. Erhan bir şey demedi. Oğuz oturduğu yerde kıpırdandı ve biraz daha yukarı çıkıp daha sıkı sarıldı.
"Başımız sağ olsun." dedi başını göğsüne koyup.
Erhan kendisine sarılan çocuğun saçlarına bir öpücük kondurdu ve kafasını daha çok göğsüne bastırdı. Oğuz onun sarılışına aynı şekilde karşılık verdi.
"Bugün benimle kal." dedi Oğuz mırıltı ile.
Erhan ikilemde kaldı ama ardından kafasını salladı.
"Tamam."
Bir süre öylece durdular ama ardından yatakta tamamen uzandılar ve birbirlerine sıkıca sarılarak gözlerini kapattılar.
İkiside sadece nefes alışverişlerini dinliyorlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FERNWEH
Teen Fiction[TAMAMLANDI] Bölümler kısadır. Bu kitaba başlamak için No:31 kitabında "K-A" bölümlerini okumanız yeterli... "Kerem," dedi ardından herkesin yüzünde gezen gözleri sanki rastgele Asef'in yüzünde kalırmış gibi durdu. "Yakında geliyormuş." Asef öyle...