22- ASEFLERİN ÇATIŞMASI

23.7K 2.4K 1.7K
                                    

"İstersen gideceğin yere bırakabilirim Asef?"

Asef saçını düzeltip yoğun caddeye kısa bir bakış attı, arabasını tamire verdiği için iki gündür taksilerde sürünüyordu ve bu süre içinde arabasının değerini çok iyi anlamıştı.

Kendisinden cevap bekleyen Elif'e döndü. Kız büyük çantasını takmak için kıvırcık saçlarını geriye atmış, çantasının içinden araba anahtarını çıkarmaya çalışıyordu. Aslında arkadaşlarının evine bıraksa iyi olabilirdi, Kerem'i bir gündür görmüyordu. Hızla ona kavuşmak istiyordu. Ama Elif bugün nişanlısının yanına gidecekti ve oldukça zıt düşüyordu gideceği yer kendisine.

"Teşekkür ederim, ben bir taksiye atlar giderim. Birkaç işim daha var." dediğinde kız iri, yeşil gözlerini kaldırıp kendisine baktı.

"Peki, sen bilirsin. Acelem olmasaydı gideceğin yerlere götürürdüm ama Halit bekliyor, biliyorsun bekletilince deliye dönüyor." memnuniyetsiz bir şekilde konuşunca Asef gülümsedi.

"Evet, bilirim." dedi ve ardından elini kaldırıp yüzüklü parmaklarını oynattı. "Görüşürüz o zaman yarın."

"Görüşürüz!" dedi Elif sonunda anahtarını bulup arabasına ilerlerken. Asef birkaç saniye onu izledi ardından elini cebine koyup taş kaldırımda caddeye doğru yürüdü.

Arabalar vızır vızır geçiyordu ama taksi namına hiçbir şey yoktu. Durağın yanındaki kafe görünümlü, geceleri içkili mekana dönüşen barın önünde durdu ve hızla geçen arabaları göz ucuyla takip etti.

O sırada görüş alanına beyaz, lüks bir araba girdiğinde birkaç saniye kaşlarını çatarak baktı, Kerem'in arabasına benziyordu. Yanına yaklaştıkça yabancı plakayı gördüğünde ise Kerem olduğuna emin oldu.

Sürücü koltuğunda telefonla konuşan Kerem rastgele etrafına bakınırken kendisini görünce afalladı, hâlâ konuşmaya devam ediyordu. Asef olduğu yerde kilitlenmiş onu izliyordu. Tam önünde yavaşlayan ve duran arabayla ise kalbi yine göğüs kafesini zorlamaya başlamıştı.

Yan koltuğun camı otomatik bir şekilde açıldığında Kerem kafasını eğmiş, diğer eliyle telefonu tutarken kendisine bakıyordu. Karşı taraf ile Fransızca konuştuğu belliydi ama caddenin kalabalığından net olarak duyamamıştı.

"Haberleşiriz, kapatıyorum şimdi." dedi gözleri birbirinden ayrılmazken. Asef kapıya yaklaşıp o da kafasını biraz eğdi, Kerem telefonu kapattıktan sonra yüzüne kibar bir gülümseme yerleştirdi.

"Naber? Ne yapıyorsun burada?" öylesine sorulan bir soruydu, merak etmediği ses tonundan bile belliydi ama Asef bozuntuya vermeden gülümsedi.

"Atölyem var hemen şurada," deyip yüzüklü parmağı ile az önce çıktığı siyah demir kapılı alanı gösterirken. Kerem'in eli direksiyondayken gözleri oraya kaydı. "Az önce işim bitince çıktım, şimdi sizin eve geçiyordum."

"Araban tamirdeydi sanırım, geçen gün öyle demiştin. İstersen seni bırakabilirim." bu nazik teklife dışarıdan hafifçe gülümserek karşılık verdi ama içindeki yeni yeni ortaya çıkan aşık ve ergen Asef havalara zıplıyordu.

"Olur, yani zahmet olmazsa... İşlerini engellemeyeyim." Kerem oturduğu yere yayıldı.

"Yok, ben de eve gidiyorum zaten." 

Asef onun gülümseyen ifadesine bakıp 'peki' der gibi kafasını salladı ve vücudunu dikleştirip yoğun caddeye kısa bir bakış atıp, sanki denizin en dibine dalacakmış gibi ciğerlerini dolduran bir nefes aldıktan sonra kapıyı açtı. Seri bir hamleyle arabaya binip kapıyı kapattığında içerideki pahalı araba parfümü kokusu az önceki oksijenin yerini hızla almıştı.

FERNWEH Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin