"Asef..." Kerem kısık sesle inler gibi mırıldandı.
Asef o inlediğinde bacaklarını daha çok bastırdı bacak arasına, diğer yandanda diliyle boynunu talan ediyordu. Kalçasına uzanan eller sanki kendisini durdurmak için sertçe kavradı ve sıktı.
"Dur bebeğim." diye mırıldandı, sıktığı kalçasını okşarken Asef iyice delirmişti.
Pis tuvalette liseliler gibi sevdiği adamla yiyişiyordu ama artık bu umrunda bile değildi. Mekana geldikleri andan itibaren Kerem'in siyah gömlek ve siyah pantolon giymiş haline kendisini kaybetmişti. Onu bir kenara çekmişti.
"Seni istiyorum." dedi, istekle kasıldı. Kerem'i içinde istiyordu, hatta her hücresinde.
Boynunu öptüğü çocuğun düğmelerini çözdü, karşısındaki çocuk ona engel olmadı. İstekli halini izliyordu. Gömleğinin iki dört düğmesini açıp direkt görünen karın kaslarını öpmeye başladı.
Kerem elini kalçasından çekip saçlarına koyduğunda saçlarını yavaşça okşayıp kendisini öpüp emmesine izin veriyordu. Dudakları yavaş yavaş üste çıktı.
Tam o sırada tuvaletin kapısı tıklandı. "Kerem..." Yasef seslendiğinde dudaklarını hiç durdurmadı.
"Efendim?" dedi Kerem hâlâ saçlarını okşarken.
"Elamanlar geldi, seni bekliyorlar. Bir baksana."
"Sikeyim..." diye söylendi Kerem, ardından saçlarını hafifçe tutup çekti. "Bebeğim, içeri geçmem lazım."
Asef itiraz etmek istesede sızlanarak ondan ayrıldı, şu an ağlamak istiyordu. Kerem dudaklarına sıkı bir öpücük kondurdu, kapı bir kez daha çaldığında kendisini kapının biraz arkasına itti ve kapıyı açtı.
Yasef'i görmüyor sadece Kerem'i izliyordu.
"Adamların işi var, biraz acele et." dedi Yasef.
"Tamam, malzemeleri getirmişler mi?" dedi Kerem gömleğinin düğmelerini iliklerken.
"Yok, sadece ölçüm alacaklarmış, miktar konusunu konuşacaklar." dedi Yasef, Kerem kafasını salladı ve son iki düğmesini daha iliklerken göz ucuyla kendisine baktı. Kapının ardından nefes nefese onu izliyordu.
"Boynuna bebeğinin salyası akmış." Yasef'in alay dolu sesi geldiğinde kaşlarını çattı, bu oğlan her şeyle dalga geçmek zorunda mıydı?
Kerem bakışlarını kendinden çekip Yasef'e diktiğinde dudaklarının kenarı kıvrıldı ama bir şey demeden son düğmesini ilikleyip yakasını düzeltti.
"Git sen, geliyoruz biz." dedi kapıyı kapatıp, Yasef'in bir şey demesine izin vermedi.
Kerem kendisine döndüğünde gözleri vücudu taradı, yaklaşıp gömleğin düzeltti, güzel gözlerini gömleğinden çekip yüzüne diktiğinde bu sefer baş parmağının ucuyla dudağının ıslak kenarını sildi.
"Hadi gidelim güzelim." dedi Kerem elini çekip.
"Eve geçince koynumdasın ama unutma." dedi uyarır gibi, söz istiyordu. Kerem sırıtarak kafasını salladı.
"Tamamdır."
Elini tutmak yerine işaret parmağını, işaret parmağına kenetledi. Bu da el ele tutuşmak gibiydi, güzel hissettiriyordu. Kerem kapıyı açıp dışarı çıktığında onu takip etti, tuvaletin olduğu kısımdan çıkıp mekanın ortalarına geldiklerinde mecburen parmağını serbest bıraktı.
"Hoş geldiniz." dedi Kerem kendisinden birkaç adım önde gidip adamlara selam verirken. Ama adamlardan biraz uzak durmuştu, sırf el sıkışmamak için.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FERNWEH
Teen Fiction[TAMAMLANDI] Bölümler kısadır. Bu kitaba başlamak için No:31 kitabında "K-A" bölümlerini okumanız yeterli... "Kerem," dedi ardından herkesin yüzünde gezen gözleri sanki rastgele Asef'in yüzünde kalırmış gibi durdu. "Yakında geliyormuş." Asef öyle...