104- KÜÇÜK KARDEŞ

16.8K 2K 1.2K
                                    

Arkadaşları ile kulübenin önünde otururken kimsenin yüzüne bakmıyordu, daha doğrusu bakamıyordu.

Bulut'un anlattıklarından sonra.

Kerem aslında her şeyi bildiğini öğreneli iki saat olmuştu. İki saattir yaşadığı şok ve üzüntüden dolayı bacaklarını bile hareket ettirmekte zorluk yaşıyordu. Gözleri sürekli dolu dolu oluyor, kalbindeki o ağrı bir saniye bile olsa gitmiyordu.

Kerem kendisinin sakladığı zamandan beri Yasef'in hal ve hareketlerinden şüphelenip son zamanlarda da ilk Erhan ile sonra da belki benim anlatma ihtimalime karşı Bulut ile konuşmuş. Onlara kafasındaki planı anlatmıştı.

Aslında Nalan Hoca böyle bir oyun düzenlememişti, bu oyunu Kerem ve diğerleri düzenlemişti. Kerem onu ormanın yola bakan tarafına yaklaştırmış ve gitmesi gerektiğini söyleyip onu bırakıp gelmişti.

Bunların hepsini öğrendiğinde ormanda, Bulut'un yanında Kerem'in yanına gitmek için çırpınmıştı. Yasef'in akıl sağlığının yerinde olmadığını ve ona kötü bir şey yapacağını düşünüyordu. Ama öyle bir şey olmamış, Kerem şu an hemen yanında oturuyordu.

"Bayrağı bulamadık." dedi Turgay üzüntü ile, onun hiçbir şeyden haberi yoktu.

"Yanıma aldığım arkadaşım benden daha korkak olduğu için ormanın ortalarına bile gidemeden geri döndük. Zaten Erhan neden beni başkası ile gönderdi anlamadım." dedi Erhan'a bakıp. Erhan geriye yaslanıp gülümsedi.

"Ne var? Hep seni kısıtladığım için kızmıyor musun? Arkadaşınla gezmen ile fırsat verdim işte." dediğinde Arda kaşlarını çattı.

"Gidip senden deli gibi korkan arkadaşımı seçtin Erhan." Turgay büyük bir kahkaha attığında bu kahkaha sesi bile Asef'in irkilmesine sebep oldu.

Bakışlarını kaldırıp yanındaki sevgilisine baktığında onun sessizce sigara içtiğini gördü. Ne yüzüne bakıyordu ne de yanından ayrılıyordu. Bulut'un dediğine göre kendisine pek kızmamıştı ya da yansıtmıyordu. Bilmiyordu.

Kerem kendisine attığı bakışların farkındaydı derin düşüncelerinden ayrılıp kendisini rahatlatacak ufak bir bakışmayı bile armağan etmiyordu. Ona hak veriyordu, muhtemelen Kerem'de kendisine hak veriyordu.

"Bulut bu arada sana söylemedim ama Erhan beni ormana götürdüğünde zorla sakso çektirdi." Bulut bunun yalan olduğunu bildiği halde kaşlarını çattı.

"İzin mi verdin yani?" dediğinde Erhan sırıttı.

"Ağız işini güzel yapıyormuş."

"Erhan." diye mızmızlandı Arda.

"Baya büyükmüş, hiç böyle beklemiyordum." dedi Turgay sigarasından içerken. Arda'nın gözleri büyüdü.

"O nereden biliyor?" dediğinde Erhan gözlerini irileştirip yerden iki tane küçük taş alıp Arda'nın kucağına fırlattı.

"Arda..." dedi uyarır gibi. Bulut kardeşi utanmasın diye bakışlarını çekerken Arda ve Erhan hâlâ atışıyordu.

"Yemek yedin mi?" birden Kerem'in sesini duyunca irkildi. Hayalmiş gibi geldi, bakışlarını yanına çevirdiğinde gerçekten kendisi ile konuştuğunu fark etti. Mesafeliydi ama bu bile bir adımdı ona göre.

"Yemedim." dediğinde Kerem gözlerini yüzünde gezdirdi ve kafasını salladı.

"Tamam." dedi sadece, yemek yemesi konusunda ısrar etmedi.

Bulut ve Erhan ikisi konuştuğunda aniden susup çaktırmadan dinlemişlerdi. Bir daha ses çıkmazken kafasını önüne eğdi.

"Haydaaa..." Erhan'ın gergin sesini duyunca istemsizce kafasını kaldırıp ona baktı, tüm herkes karşıda bir yere bakıyordu. Onların baktığı yöne gergince döndüğünde gördüğü bedenle irkildi.

Yasef.

Elindeki çakmağı çevirerek, büyük adımlarla bulundukları kulübenin önüne geliyordu. Yüzü dümdüzdü ve sadece yanındaki bedene kitlenmiş bakıyordu.

"Allah rahmet eylesin." dedi Erhan.

Asef yanındaki bedene baktığında onunda gözü ayırmadan ona baktığını gördü. Yasef yaklaştıkça dudağının kenarı kıvrıldı.

Bu gülüş Asef'i tedirgin ederken tüylerini ürpertti. Soluk alışverişleri hızlandı.

Tam yanlarına gelen bedenle istemsizce kasıldı.

"Hani acil bir işin çıktığı için gitmiştin sen?" diye sordu Turgay kafasını kaldırıp ona bakarken. Yasef ona gülümsedi, ardından Kerem'e baktı.

"Gitmekten vazgeçtim."

Kerem sesli sesli gülmeye başladığında Asef irkildi. Yasef onun gülüşüne karşılık verdi.

"Elmasımı unutmuşum." dedi ardından, Asef anlamayarak kaşlarını çattı ama Kerem daha fazla güldü.

Yasef kafasıyla ona selam verip kendisine gözlerini çevirdi, birkaç saniyelik bakışmanın ardından yanlarından ayrılıp kendi yattığı odaya ilerledi.

"Salak." diye mırıldandı Bulut, bunu sadece Asef duymuştu şanlı.

Kerem yeni açtığı paketten bir dal sigara çıkarıp dudaklarının arasına koyarken hâlâ gülüyordu.

"Erhan..." dedi gülmesini zar zor bastırıp. Bakışlarını ona çevirince kahkaha attı.

"Çok şükür." dedi Erhan dudaklarının arasına cebinden çıkardığı kürdanı koyarken. Kerem'in sesli gülmesinin aksine o sırıtıyordu.

Asef endişe ile Bulut'a baktı. Onun gözlerinde 'naneyi yedi' ifadesi vardı.

Önüne döndü, gözlerini kapattı. Kerem'in başına bir iş açabilme ihtimali vücudunu kaskatı etmişti.

FERNWEH Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin